Zorlayıcı Diplomasi ve İdlip’te Yaşananlar

Erhan Ayaz 05/03/2020 - 07:28:26

Geçtiğimiz hafta yaşananlar maalesef yüreklerimizi yaktı geçti. Türkiye’nin sorgulanır dış politika stratejisinin Suriye adımları üzerine çok yazılar kaleme aldım. İdlip’te perşembenin gelişinin pazartesiden belli olduğu bu acı tabloyu öngörmek için dahi olmaya da gerek yoktu. Birazcık coğrafya, tarih ve siyaset bilimi-uluslararası ilişkiler üzerine okumalar yapmış ve gündemi takip eden herhangi birinin  görebileceği analizleri de sizlerle paylaştım. Daha geçen hafta bu acı saldırı gerçekleşmeden önceki  “Uluslararası İlişkilerde Hesap Hatası ve Sonuçları” başlıklı yazımda geçtiğimiz yıllardaki dış politika tercihlerimizin maliyetini karşılamakta zorlandığımızdan bahsetmiştim.  3 Eylül 2019 tarihinde kaleme aldığım yazımda ise  “Suriye vekalet savaşlarının yaşandığı bir laboratuvar ise İdlip bu laboratuvarın soğuk hava deposudur” demiştim.  Artık tarafların dondurduğu sorunların çözümü için hem saha da hem de diplomasi tarafında çok yoğun bir döneme girdiği ortada. Geçtiğimiz hafta yaşadığımız büyük acının ardından silahlı kuvvetlerimiz İdlip bölgesinde çok yoğun ve başarılı bir operasyon yürütüyor. İşin silahlı mücadele kısmını uzmanlardan dinliyorsunuz ben ise kendi uzmanlık alanımdan son yaşadıklarımıza bakmak istiyorum. 
 
Bu yazımda uluslararası ilişkilerin daha teknik bir boyutu olan müzakere teknikleri ve diplomasi açısından çok önemli bir kavramdan size bahsetmek istiyorum ki İdlip’te yaşanan bu çatışmaları uluslararası ilişkiler tekniği açısından değerlendirmenize naçizane bir katkı olur. 
Aslında sadece uluslararası ilişkilerde değil hayatın hemen her anında bir çeşit müzakere halindeyiz. Bir düşünün iş yaşamından, aile hayatımıza kadar iletişim kurduğumuz birçok kişi ve sorunla farkında olmasak da müzakere halindeyiz ve hepimizin yine farkında olmadan oluşturduğumuz yöntemleri var. Ancak küresel güçlerin müzakere ediş yöntemleri çok kesin ve katı stratejileri içinde barındırır ve bu stratejiler ne yazık ki kimi zamanlar çok acımasız bir hal alabilir. İdlip’te yaşananlar da bu gerçekliğe en taze somut örnek olarak karşımıza çıkıyor. Diplomasinin en temel yöntemleri arasında yer alan müzakerenin birçok farklı çeşidi ve tekniği mevcut. Bunlardan İdlip’de yaşananları açıklayan en yaklaşık örneği ise zorlayıcı diplomasi (coercive diplomacy) kavramıdır. Zorlayıcı diplomasi en yalın anlatımıyla uluslararası bir aktörün kriz yaşadığı diğer uluslararası aktöre kendi istekleri doğrultusunda davranması için baskı yaratma stratejisidir. Zorlayıcı diplomasiyi yöntem olarak tercih eden taraf müzakere ettiği karşıtına kendi isteği doğrultusunda davranmaya zorlayıcı adımları atabileceğini, eğer karşıtının kendi istekleri doğrultusunda davranmamaya devam etmesi halinde ise de bunun ciddi bedelinin olacağını çeşitli yöntemlerle gösterir. Zorlayıcı diplomasiyi uygulayan taraf, karşı taraf üzerinde hem iç politik hem de dış politik maliyetler yaratabileceğinin mesajını verirse müzakereden istediğini sonucu alacaktır. Ancak zorlayıcı diplomasiye muhatap olan taraf bu maliyetlerin altından kalkabileceğini düşünür ise zorlayıcı diplomasiyi uygulayan tarafın istekleri doğrultusunda davranmayacaktır. Tabi burada maliyeti doğru hesaplamak ve özellikle iç kamuoyuna süreci sağlıklı şekilde anlatabilmek önemli iki husustur. Dış politik tarafında ise zorlayıcı diplomasiyi uygulayan ve muhatap olan tarafın yapması gereken en önemli mesele ise yapabileceklerinin inandırıcılığının olmasıdır. Burada da kapasite aktarım süreçlerinin yani algı yönetimi adımlarının doğru atılması elzemdir. Aslında temel faktör zorlayıcı diplomasiyi uygulayan tarafın hem sahadaki örnekleriyle hem de söylemleriyle ciddiye alınması gereklidir. Rusya’da son İdlip krizinde Türkiye üzerindeki baskıyı artırmak amacıyla zorlayıcı diplomasi yöntemini tercih eder şekilde gözükmektedir.
 
Şimdi yukarıdaki aktörlere yani zorlayıcı diplomasiyi uygulayan taraf ile muhatap olan taraf şıklarına Rusya ve Türkiye’yi ekleyip, Rusya’nın ve Türkiye’nin Astana ile Soçi Mutabakatlarına göre taleplerini hatırlayarak okuma yaparsanız yaşananları uluslararası ilişkiler sistematiği içerisinde değerlendirmeniz daha kolaylaşacaktır.