"Salla başı al maaşı"

Gülçin Erşen 12/01/2017 - 11:19:50

Milletvekillerinin Türkiye standartları açısından çok yüksek maaşları, birkaç yıl milletvekilliği yapsalar da ölünceye dek yine yüksek "milletvekili emekliliği" maaşı almaları, baştan beri eleştirdiğim, karşı olduğum durumlar. Bunu isteyen, "istemem yan cebime koy" tavrıyla yaşama geçmesine katkıda bulunan tüm milletvekillerini kınadım ve kınıyorum. Özellikle de çoğunun yüksek gelirli başka işleri olduğunu bildiğimiz milletvekillerinin utanmadan ve vicdanları sızlamadan, sanki milletvekilliği bir meslekmiş ve 20 yıldan fazla o işe emek vermişlercesine, vicdanları sızlamadan, utanmadan aldıkların kendilerine özgü o yüksek emekli aylıklarının tek bir kuruşunun helal olmadığını düşünüyorum.
Açlık sınırının altında asgari ücretin, emekçi ve emeklilere yüzde 3-4 oranında zammın reva görüldüğü bir ülkede, zaten gelir dağılımı, vergi adaletsizliğini önleyemeyen milletvekillerinin bu uygulamaya yeni bir yasayla son vermelerini – uzak bir düşmüşçesine - ister ve umarken; şimdi ülkemizin, halkımızın kaderini, devletimizin varlığı ve yapısını etkileyecek "yeni anayasa" oylamalarında, milletin vekiline yakışır biçimde davranmalarını umuyoruz.
Onlar, eski ve yeni şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, ülkenin her kesimden vatansever yurttaşlarına beddua okutacak, yürürlükteki anayasamıza, yeminlerine ihanet edecek biçimde mi davranacaklar; yani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin adına, varlığına son verecek, demokrasiyi ve demokrasinin vazgeçilmezi "Güçler Ayrılığı"nı tümden kaldıracak, yönetimi ve iktidarı tek bir kişinin yetkisine, hatta keyfiyetine bıracak bir sistem ve anayasa değişikliğine "evet" mi diyecekler?
Yoksa, istifa eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya gibi dik bir duruş mu sergileyecekler! (Zira bizlerler "omurgasız"ların dik duramayacağını, ortaokuldaki Fen Bilgisi derslerimizde öğrenmiştik.)
 
Yakışıyor mu milletin vekillerine?
 
Dün geceyarısı haber bültenlerinden birinde anayasa değişikliğiyle ilgili TBMM'deki ilk oylama henüz tamamlanmışken, CHP'li milletvekillerinin çektiği görüntüleri izledik, gazeteci kökenli milletvekili Atilla Sertel'in açıklamalarını dinledik. Gördüğüm rezillikten ötürü, utanç ve öfke duydum. Gizli oylama ve açık sayım yapılması gereken süreçte, AKP'li milletvekillerinin oylarının rengini nasıl kabinin dışında gösterdiklerini, kabine iki üç milletvekilinin birlikte girdiklerini hayretler içinde seyrettim! Zaten AKP iktidarı geldiğinden beri şaibesiz bir seçim ya da sınav mı oldu! Bunu kendileri de itiraf edip, ortaya çıkarmadılar mı? Şimdi de milletin gözüne gözüne sokuyorlar. Sertel'in de vurguladığı gibi, bazı AKP'li milletvekillerinin güya kendilerinin "paralelci" olmadıklarını kanıtlamak, öyle yaftalanmamak için yaptıkları bu davranışlar karşısında "Pes doğrusu!" diyorum. "Körle yatan şaşı kalkar", "Üzüm üzüme baka baka kararır" atasözlerindeki gibi, AKP'lilerin de yıllarca birlikte kolkola yürüdükleri, birbirlerinin değirmenlerine su taşıdıkları FETÖ'cülerle aynı taktikleri benimsedikleri ortada! "Siz kumpas yaptıysanız, biz alâsını yaparız (sizden öğrendik)... Bir zamanlar biz madurduk (ama asıl madur başkaları) şimdi siz madur edebiyatı yapmayın!" diyorlar sanki...
Bu arada bu denli önemli bir konu görüşülür, tartışılır ve oylanırken, arka sıralarda uyuyan AKP'li bir milletvekilinin fotoğrafını çeken başka bir vekil ve her ikisini birden görüntüleyen başka bir verilin çektiği fotoğraf da ekranda uzun uzun gösterildi. Bu ne aymazlıktır! Yoksa, ileride hesap sorulduğunda "Ben uyuyordum, haberim yok olanlardan" demek için mi bu yola başvurmuş bu vekil?
"Yaratan Rabbinin adıyla oku..."*
 
Gündemdeki anayasa ve sistem değişikliği düzenlemesinin halkın oylamasına sunulacak aşamaya gelmeyeceğini umuyorum.Yine de milletin ve vekillerinin – Benim parti başkanım öyle istiyor diye değil - niçin böyle bir değişiklik yapılması ya da yapılmaması gerektiğinin bilincini taşıyarak, oy kullanmak için, televizyonlardaki bununla ilgili program ve açıklamaları dikkatle izlemelerini, basından ve internetten okumalarını, bilgilenmelerini istiyorum.
Çoğu milletvekillerinin okumadığı, tartışmadığı, umursamadığı yasa metinlerini, zihnini ve zamanını magazinsel televizyon dizileri ve programları, geçim derdi, komşusu ve elalem ile ilgili dedikodu ve gıybetlerle dolduran yurdum insanının okumasını beklemek de uzak bir düş sayılsa da, Kuran'daki o ilk emre uy! "OKU" diyorum. (*Alak Suresi, birinci ayet.)
Eğer Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının ürünü olan bu antidemokratik anayasa, yürürlüğe girerse, milletvekillerinin şimdiki gibi anayasaya uymama, anayasayı çiğneme, hiçe sayma şansı olur mu? Sanmam! Gerçek anlamda ve layıkkıyla siyaset ve vekillik yapamayacakları da malum. Ama, zaten şimdi de ne aldığı oyu ne de maaşı hak etmeyen yüzlerce vekil var...
Tanık olduğumuz, izlediğimiz görüntüler, bana biryandan "Salla başı al maaşı" sözünü ve bağlamında Haldun Taner ünlü eseri "Gözlerimi Kaparım Vazifemi" yaparım oyununu çağrıştırıyor. Öte yandan, küçükken ticari taksi ve dolmuşlarda sıkça gördüğüm, araba çalıştıkça kafasını durmadan sallayan köpek bibloyu anımsatıyor. Bu biblonun dili de genelde dışarıda olur; sahibinin başını okşamasını ya da önüne kemik atmasını bekleyen bir köpek gibi... Milletin vekillerinin şimdi ve gelecekte kendilerini bu sözle, oyunla ve görüntüyle özdeşleştirmemelerini umuyorum.
***
Mesleğine aşık, okulundan mezun, ün ve para için değil; halka haber ve bilgi ulaştırmak ülküsüyle gazetecilik yapan bizler için, özellikle son 15-20 yıldır "Gazeteciler Günü", kutlanması yüreklerimizdeki sızıyı, kızgınlığı artıran bir unsur. Yine de gazeteciliğin, tüm meslek ve görevlerin layıkıyla, hakkıyla yapılabileceği demokratik ve aydınlık bir Türkiye dileklerimle tüm meslektaşlarımın gününü kutlarım.
Tam yazımı bitiriyordum ki; Diyanet Takvimi'nin arka sayfasındaki "SÖZÜN ÖZÜ" gözüme ilişti: "İnsanın en büyüğü en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden, kuvvetli olduğu vakit zulmetmeyen ve adaletle hareket edendir" Abdülmelik b. Mervan... "Tek Adam" iktidarında başımızda bu meziyetlere sahip bir yönetici bulunacağının garantisi var mı?