Eyvah Sivilce…

Arzu Eraltuğ Oymacı 05/10/2016 - 18:17:17

Gençliğimizin korkulu rüyasıdır sivilceler. “Elleme geçer, üzerine kolonya bas, yaz gelsin de denize gir, gör bak kalır mı?” Bütün bu sözler korkulu rüyamızın kabusa dönüşmesinde büyük rol oynamış ve neredeyse atasözüne dönüşmüşlerdir. Oysaki Bodrum’un kavurucu sıcağında denizden çıkıp da güneşlenenler, geçecek sandıkları sivilcelerinin acısıyla yüzlerine çarpacak soğuk sular aramışlardır. Neyse ki şimdi gerçek bilgiye ve doğru çözüme ulaşmak, gençliğimizdeki gibi zor değil.

Şimdi biraz da bu korkulu rüyanın başrol oyuncusu akneden bahsedelim. Sivilce ya da tıbbi deyimle akne, sıklıkla ergenlik çağında görülür. Cildin estetik bütünlüğünü bozar, kişinin ruhsal ve sosyal düzenini etkiler. Çeşitli faktörlerin de etkisiyle cildin aşırı yağ üretimi ve cildin enfekte olması ile ortaya çıkan bir yağ bezi hastalığıdır. Derinin yağlı bölgelerinde kendini gösterir. Çoğunlukla yüz, boyun, sırt, göğüs, omuzlar ve bazen kalçalarda görülür. Tedavisi ihmal edildiğinde enfekte olabilir, iz kalır ve en çok da yüz bölgesindeki izler estetik açıdan problem yaratır.

Aknenin oluşum nedenlerini hormonal faaliyetler, artan sebum (yağ) üretimi, follikülün içindeki değişiklikler ve mikroorganizmalar olarak sıralamak mümkündür. Vücutta erkeklik hormonu olarak adlandırılan androjen hormonu üretimi 11 – 14 yaş aralığında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüal döngü sebebiyle değişen hormon seviyeleri aknelerde artmalara neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini de etkilemektedir. Androjenler tarafından uyarılan yağ bezleri daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Aşırı üretilen yağ, follikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir ve enfekte olabilir. Yağ üretimi arttıkça, follikülün tıkanma ve komedonlara (siyah noktalara) neden olma ihtimali de artmaktadır.

Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl follikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha uygundurlar. Yağ ile temas ettiklerinde follikülü tıkayabilirler. Bu durumda yağ ve ölü hücreler follikülde bir tıkaç oluştururlar. Kapalı follikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle bu ortamda yaşayan bazı bakteriler vardır. Bu bakteri, sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi yağ ile dolduğunda bu bakteri çok daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği kimyasallar follikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona (iltihap) neden olur.

Yukarıda sıraladığım, aknenin oluşum sebeplerine ait bilgiler, tıbbın bize sunduğu gerçek bilgilerdir. Bu bilgileri sizlere anlatma sebebim ise, halk arasındaki hatalı bazı söylemleri, hatta tedavilere varan gerçek dışı uygulamaları kabul etmemeniz içindir. Ülkemizdeki meslek edindirme kurslarında öğretilen bu bilgiler tıbbın ve diğer pozitif bilimlerin bizlere sunduğu gerçeklikler sayesinde olmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığımızın hazırlamış olduğu ders kitapları da bizler için çok önemli bir bilgi kaynağıdır.

Sarı yazın bu güzel günlerinde sizleri fazla sıkmamak için akne problemine bir sonraki yazımda devam edeceğim.

Sevgiyle kalın…