KIBRIS

CENGİZ BAYSU 22/11/2023 - 08:19:21

Yaklaşık üç asır boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmış, oldubittilerle İngilizlerin kontrolüne geçmiş ve Lozan Antlaşması ile de üç bin kadar askerin barındığı Agratur ve Dikelya üslerini kapsayan yaklaşık 255 km2’lik bir alan İngiltere’ye ait olmuş bir Ada’dır Kıbrıs… 
 
1963 yılında meydana gelen olaylar Türkiye’nin yüreğini sızlatmış, 15 Kasım 1967 Geçitkale olayları bardağı taşırma noktasına getirmişti. 1974 yılında benzer olaylar tekrarlanınca Türkiye Ada’ya müdahale etmek gereğini duymuştu.
                                                                                                              Gazilerin emanet ettiği şehitlerin yorganıdır Beşparmaklar
 
Kıbrıs’ın tarihteki yeri ve önemi
Doğu Akdeniz’in Sicilya ve Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, tarih boyunca siyasi ve stratejik açılardan önemi olan bir adadır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı alması, Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’in doğusundaki egemenlik ve güvenliğini tamamlamasına ve Kıbrıs’la doğrudan ilgilenmesine neden olmuştur. Kıbrıs Adası 1571 yılında II. Selim döneminde Venedik Cumhuriyetinden alınmıştır. 
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos Anlaşması uyarınca Osmanlı İmparatorluğu’nun kaybettiği Kars, Ardahan ve Batum’dan Rus ordularının geri çekilmesi taahhüdü ile Kıbrıs Adası 4 Haziran 1878’de İngiltere’ye kiralanmıştır. 
Ada’daki etnik kimliklerin belirginleşmesinin daha da ön plana çıktığı bu dönem sonrası I. Dünya Savaşı’na girilmiştir. 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ı ilhak eden İngiltere, 1923 Lozan Anlaşması’nın 16’ncı ve 21’inci maddeleri ile bu ilhakı resmileştirmiştir.
 
I.Dünya Savaşı’ndan sonra
I. Dünya Savaşı sonrasında yoğunlaşan sömürgelerin bağımsızlık sürecinde Ada’da “self- determinasyon” hakkına dayanarak dile getirilen bağımsızlık taleplerine Türk ve Rum toplumları arasındaki gerginlikler de eklenince 1950’li yıllarda İngiltere bazı ayrıcalıklar karşılığında adada self- determinasyon ilkesinin uygulanmasını kabul etmiştir. 
İngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasında yapılan müzakereler sonucu imzalanan 11 Şubat 1959 tarihli Zürih ve 19 Şubat 1959 tarihli Londra Anlaşmaları ile 16 Ağustos 1960 yılında iki halkın ortak egemenliği ve yönetiminde iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile Ada’da bir anlamda dondurulan etnik çatışmalar 21 Aralık 1963 yılında Lefkoşa’da yaşanan olaylar sonucu 11 yıl sürecek sıcak çatışmalara dönüşmüştür. 
 
Anlaşmanın feshi
1964 Ocak ayında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’un İttifak ve Garanti Antlaşmalarını feshettiğini açıklaması, Türk ve Rum toplumları arasında nazik dengelerle kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni fiili olarak yıkılmasına ve Türk toplumunun bağımsız devlet kurma çabalarını beraberinde getirmesine neden olmuştur. 
1964 yılında Ada’daki Türk toplumunca oluşturulan “Genel Komite”, 1967 yılında “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ne” dönüşmüş, 1968’te başlayan toplumlararası görüşmelerden 1974 yılına kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır.
 
İktidar mücadelesi
Ada’daki Rum yönetiminin Yunanistan’la iktidar mücadelesi 21 Kasım 1967’de Yunanistan’da iktidara el koyan Albaylar Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı gerçekleştirdiği darbe ile sonuçlanmıştır. Türkiye bu darbeyi gayri meşru bir askeri yönetimin kurulması olarak değerlendirmiş ve Ada’daki Türk toplumunun güvenliğinin sağlanması açısından Kıbrıs’a çıkarma harekâtı icra etme kararı almıştır.
Düşüncelerim
Kıbrıs Harekâtı’nın yapıldığı 1974 yılında ben Piyade Okulu’nda stajda bulunuyordum. Televizyonun karlı siyah beyaz görüntülerini, cızırtılı anlatımlarını takip etmeye çalışıyordum. Ama radyo haberleri daha net dinlenebildiği için bütün stajyerler sık sık radyo başında toplanıyor ve gelişmeleri takip ediyorduk. Bir gün “Magosa düştü” başlığıyla verilen haber hepimizde büyük coşku yaratmıştı…
 
Resmi yayınların dışında, harekâta katılanların anlatımlarından, yazılı ve görsel basının haberlerinden çok istifade etmiştim. Harekâtın üzerinden zaman geçtikçe daha fazla yayın (harekâta ait görüntüler, Barış Harekâtı kutlama yıldönümlerinde hatıraların anlatımı vb), kişisel mektup ve kitaplar ortaya çıkıyordu. 
 
Bir harp ceridesinin en anlamlı satırlarını yazan, ülkemizin şerefine şeref katmış, soydaşlarımızın namusunu kurtarmış ve Rum askerleri başta olmak üzere dünyaya ders vermiş olan kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyor, mücadeleye katılan tüm gazilerimize engin sağlıklar diliyorum.