İsveç’in NATO’ya alınması

CENGİZ BAYSU 26/01/2024 - 08:22:35

1814 yılından beri geleneksel tarafsızlığını sürdüren İsveç, korkuları, menfaatleri ve hezeyanları karşısında uluslararası platformlarda boy göstermeye başlamış ve işbirliğine yönelmiştir.
 
Sınırlarının içinde ve dış çevresinde sağlamaya çalıştığı barış ortamını, bölgesel ve küresel nitelikte ele almayı prensip edinmiştir. Bu anlayışını sınırlarının çok ötesinde, 1980’lerde Filistin’de ortaya çıkan Filistin Kurtuluş Örgütü’nü tanımakla ortaya koymuştur.
 
Avrupa kıtasına duyduğu ilgi ticari heveslerle başlamış,  28 Şubat 1991 tarihinde Avrupa Birliği üyeliği için başvuruda bulunmuştur. 1 Ocak 1995’te resmen Avrupa Birliği’ne üye olmuştur. 
 
Bu tarihten sonra işin doğası gereği Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Arktik Konsey, Nordik Konsey üyeliklerine de kabul edilmiştir. Halen NATO üyesi olmamasına rağmen 1994 yılında NATO’nun Barış İçin Ortaklık programına dahil olmuştur.
 
İsveç’in teröre bakışı
 
***PKK’ya bakışı da Filistin Kurtuluş Örgütü ile aynı tarihlerde başlar. (PKK teröristleri ilk tüfeği 1984 yılında Eruh’ta patlatmışlardı)
 
***NATO’ya üyelik için 20 yıl kadar önce Ortaklık programına dahil edilmiştir.
 
***İsveç’in NATO’ya alınmasına Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen İsveç, şartları zorlamakta, Türkiye’ye silah satışı yapabileceğini ima etmekteydi.
 
***Sorunların barışçı yollardan çözümü, İsveç için bir hassas yan da oluşturmaktadır. PKK’lı ve FETÖ’cü teröristleri iade etmek istemeyişimin arkasında yatan neden de buydu.
 
***Ne kadar barışçı tutum sergilese de Körfez Harekâtı’nda Koalisyon Gücü’ne destek vermiştir.
 
***İsveç’in barışçı vizyonu doğrultusunda yaptığı ilk icraat 2014 yılında Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması olmuştur. Bu kararın üzerine İsrail, İsveç elçisini geri çağırmıştır.
 
***Bu davranışlarla İsveç, uluslararası arenada kritik meselelerin lider rolünü oynamaya soyunsa da AB içerisinde hoşnutluk kazanamamıştır.
 
***Türkiye ile ilişkileri iki ileri bir geri adım atmak olan İsveç, istenen teröristlerin tamamını vermemiştir. Ukrayna’yı hizaya sokmaya çalışan Rusya elinde sopayla bekliyor diye Türkiye’ye yağ çekmeyi başarmış, TBMM’den NATO’ya giriş onayını almıştır.
 
Bir başka ikiyüzlülük
 
Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerini eleştirmekte esnek davranan İsveç, petrol ihtiyacını karşıladığı ve silah ticaretini yürüttüğü bu ülkeye karşı diplomatik kriz yaratmamaya çalışmaktadır. Bu da bir tutarsızlık değil midir? Göçmen politikası ile dış politikasıyla uyumsuz bir davranış sergilemiştir İsveç. Getirdiği sıkı kısıtlamalar ve yasal düzenlemelerle, mülteci kadınlar girse de eşleri İsveç’e giriş yapamamaktadır.
 
Bir başka nahoş olay ise göçmen erkeklerin bazılarını ülkeye kabul eden İsveçli yöneticiler, bunların eşlerini içeriye almamaktadırlar.
 
İsveç’in NATO’ya girişine Türkiye onay verdi. Bunun öncesinde Türk siyaset adamlarının söylediklerine bakarsak bir bardak suda fırtınalar estirdiklerini, ama ABD’nin baskısıyla İsveç’in NATO’ya girişine onay verdiklerini görüyoruz. Umarım İsveç de imana gelmiştir (!).
 
Bu durum Rusya’yı elbette rahatsız etmiştir. Şimdilik kankalığımız devam ettiği için Türkiye’ye karşı söz etmemiştir. Gelecekte liderler ve hükümetler değişince aynı tutumun devam edeceği şüphelidir.
 
Herkes barış güvercini, biri de İsviçre
 
Ukrayna’ya silah sevkiyatına yönelik kısıtlamaları nedeniyle eleştirilerin hedefinde olan İsviçre, kısıtlamaları azaltma kararı almış. 
 
İsviçre yasalarına göre, ülkede üretilen ya da satılan silahların üçüncü bir ülke tarafından Ukrayna’ya gönderilmesi yasaktır.
 
Rusya’ya yaptırımlara da sonradan dahil olan İsviçre hükümeti, son olarak Almanya’ya satılan tankların Ukrayna’ya gönderilmesine yeşil ışık yakmış. İsviçre yapımı tanksavar füzelerinin İngiltere tarafından Ukrayna’ya gönderilmesine de izin verildiğini belirtmiş… 
 
Ah, barış güvercini İsviçre ah!