İrticayı hortlatmak için sıraya girdiler

CENGİZ BAYSU 28/02/2024 - 08:14:30

II. Abdülhamid’in dördüncü kuşak torunu olan Orhan Osmanoğlu’nun kızı Berna Sultan Osmanoğlu, 17.02.2024 günü İstanbul-Beykoz’da düzenlenen törenle evlendi. Törene katılanlardan eski bir siyaset erbabının “Osmanlıyı süren soysuzları lanetliyorum” şeklindeki sözleri sert tepkilere yol açmıştı.
 
Acaba kimi/kimleri veya neyi/neleri kastetmiş olabilir diye çıkan haberleri defalarca okudum, videoları izledim. Konuyla ilgili olarak sonradan da bir açıklama yapmak zorunda kaldı kendisi. Eskilerden gelen, “Gevşek tükürük ya sakalı ya da bıyığı berbat eder”
 
şeklinde bir tabir vardır: Sözünü sarf etmeden dokuz boğumdan geçirseydi, yanlış anlamalara, kişi ve kuruluşları hedef almamaya ve özellikle milli bütünlüğümüze zarar açıklamadan kaçınmaya özen gösterseydi bu kadar infial uyandırmamış olurdu. Akıllı başlı insanlar bu şekildeki açıklamalara takılmaz belki ama, cahil veya taraflı kesimden olanlar ayağa kalkar, toplumun huzurunu bozacak tavırlar sergileyebilirler. Bunlarla ilgili bazı örnekleri vermek isterim:
 
Yüce dinin cüce din adamları
 
**Din adamı sıfatını taşıyan Hasan Akar, 9 Mayıs 2017 günü, “1938’de geberen p…” ve annesi Zübeyde Hanım için de “Selanik’te resmi kayıtlarda g…..’de çalışıyor” demişti. Yapılan tahkikat sonucu hakkında yakalama kararı çıkarılmış, önce adresinde bulunamadığı bildirilmişti. Sonra yakalandı ve tutuklandı. Görülen davanın sonunda 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra ekim ayında da tahliye edilmişti.
 
** Hoca kılıklı din adamı diye geçinenlere inanan kişiler de bazen kendilerini kaybedebiliyor. 2018 yılında Kocaeli’de iki gençten adı Yusuf olan kişi, Atatürk büstünün önünde Atatürk’e kinini kusmaya kalkmıştı. Diğer arkadaşı ise görüntüyü çekmişti. Polisler bu iki kişiyi yakalamış ve mahkemeye sevk etmiş, bu kişiler tutuklanmışlardı. 
 
**Düzce-Akçakoca ilçe müftüsü 22 Mayıs 2021 Cuma günü vaazda “…Yüzde 90'ı Selanik göçmeni ve Sabetayist. Ne demek Sabetayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler. Aslında Müslüman değil. Şu an ses çıkarmadıklarına bakmayın.”
 
**Bir başka din adamımız 29 Mayıs 2021 günü Ayasofya’da Cumhurbaşkanı’nın önünde konuşmuştu; 
 
“…Bu ve bu gibi mabedler, mabed olarak devam ettirmek için inşa edilmiştir, hediye edilmiştir. 
 
Daha sonra okuduğu “…Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içerisinde ezan, namaz ve her şey yasak oldu ve müze haline çevrildi…
 
Evet, onlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir?” ayetiyle sözlerine devam ederek “… Bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma ya Rab!” demiştir.
 
**Galata Köprüsü’nde yeşil bayraklarla yürüyüş, Diyarbakır’da kendilerine “Peygamber Sevdalıları” diyen örgütün surlara pankart asması ve burçlarda yeşil bayrak sallaması son olaylardır.
Sonuç
 
Siyaset adamlarının yerinde olmayan, kasıtlı veya yanlış beyanları aşağıda fırtınalar yaratıyor. Hele bazı kalın kafalılar halkı bölmek, İslamiyet’in hoşgörüsünü ve mütedeyyin Müslüman olmanın asaletini fark edememek, Kur’an-ı Kerim’in bir adım önüne geçmek gibi derdi olursa siyaset adamlarının sözlerini adeta dört gözle bekler hale geldiler. 
 
Oysa bölücülüğe yol açan sözleri dile getirenler insan olduklarının bile farkında değildirler. Aldıkları maaşta tüm vatandaşlarımızın vergileri, harçları, hakları vardır. Ya bu insanların yarısı haklarını helâl etmezlerse? Üç beş kişi olsa helâlleşirsiniz de nerede bulacaksınız hepsini ve nasıl helâlleşeceksiniz.     
 
Toplum olarak devlet yıkıp yeniden kurmaya ve birbirimizle kavga etmeye mütemayil bir milletiz. Her yıkılışta işbirlikçi hainlerin büyük rolleri olduğunu görmek mümkündür, tıpkı bugün olduğu gibi… Tarihteki Türk devletlerine bakınız. 
 
Devletimiz bugün iki acımasız terör örgütüne, emperyalist devletlere ve ekonomik güçlere karşı amansız bir mücadele vermektedir. Mücadele bugün için başarılıdır ve etkindir. Mücadelenin başarıya ulaşmaması için dış mihraklar ve içeride işbirlikçiler toplumu kaynatmaya devam ediyorlar. 
 
Türkiye, bir iç savaşın eşiğinden dönmüştür. Polis askere, asker halka ve polise silah kullanmıştır. Halk ve silahlı güçler birbirine kırdırılmak istenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, Cumhuriyet öncesi ve sonrasında meydana gelen irticaî ayaklanmaların yüz yıl sonra tekerrür etmiş olmasıdır. 
 
Unutmayın ki, yüz sene sonra da bugünkü örgütü ve liderini yaşatacak birileri çıkacaktır. İrtica, bu memlekette kanserojen yapıdadır ve sökülüp atılması çok zordur. Bugün devletimiz yaralarını kendi kendine sarmak zorunda kalmıştır. Birliğimize ve bütünlüğümüze zarar verecek söz ve davranışlardan kaçınmalıyız. Batı’nın ne kadar destek (!) verdiği ve ne kadar dostça davrandığı ortadadır.