HATIRLATMALAR

CENGİZ BAYSU 16/01/2024 - 08:26:47

ABD’nin âli menfaatleri (!)
*Doğu Akdeniz gerginliği… Türkiye ve Yunanistan’ın ne kazandığı veya ne kaybettiğinden ziyade büyük devletlerin ne kazandığı ve İsrail’e ne kazandırdığı önemli… Öncesinde Ürdün ve Mısır ile ittifak kuran İsrail, ABD’nin desteğiyle Bahreyn ve BAE’yi de yanına çekti.
ABD, İsrail, BAE ve Bahreyn liderleri ellerinde sözleşme veya anlaşma metinleriyle bol bol gülücükler dağıttılar. ABD, YPG ve PKK’ya silah ve mühimmat desteği sağladı. PKK’ya başsağlığı mesajları çekti.  
 
*İki devlet arasında bir anlaşmazlık çıktığında yazılı ve görsel basında genellikle tank, uçak, denizaltı, muhrip –varsa füze- adetleriyle kuvvet mukayesesi yapılmak suretiyle kızıştırmaya yer verilmektedir. Silah taciri devletler bu koroya katılır ve kızıştırmaya/kapıştırmaya hız vermeye çalışırlar. 
 
Yunanistan-Arnavutluk
*Yunan Parlamentosu’nda konuşan Başbakan Miçotakis, İtalya ile daha önce yaptıkları anlaşmaya dayanarak İyon Denizi’nde Yunan karasularını genişletmeye dair yasa tasarısı sunacaklarını ve, “Yunanistan’ın, parlamentoya sunulacak yasa tasarısıyla batı karasularını 6 deniz milinden 12 deniz miline genişleteceklerini” belirtmişti.
Arnavutluk Dışişleri Bakanlığı ise, “Yunanistan, 1982’de Jamaika’nın  ikinci büyük kenti Montego Bay’de imzalanan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin tarafı olan her ülke gibi coğrafyanın el verdiği ve başka bir ülkenin egemenlik hakları ihlal edilmediği durumlarda karasularını bu sözleşmenin hükümlerine uygun olarak genişletme hakkına sahip" ifadelerini kullanmıştı. 
Türkiye, 8 Haziran 19965’te “Yunanistan’ın Ege’de karasularını 6 milin ötesine çıkarmasının savaş sebebi (casus belli) sayılacağını, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine askeri bakımdan gerekli olanlar da dahil olmak üzere tüm yetkilerin verileceğini” beyan etmişti. Bu konu halen çözülmüş değildir.
 
Orta Doğu ve Fransa
 
*Kendi stratejik hedefleri, doyumsuz çıkarları ve toprak hırsları uğruna yanıp tutuşanlar, kimlerle ne pahasına aynı safta durabiliyor görüyorsunuz. Kanayan bir yara olarak karşımızda duran bu bölgede hesaplar başka, pastadan pay kapmak isteyen ülke sayısı daha fazla olunca çözüm umutları suya düşüyor.
 
Dünya harplerini yaşamış olan küremiz, “Soğuk Savaş” dönemini kapatmış; ama bu dönem sonrası belirsizliklerden sıyrılamamıştır. Öyle ki, Arap Baharı ile Akdeniz Havzası’nda ortaya çıkan, Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan rüzgârlar, yüzyılın göçlerini doğurmuş, Orta Doğu’daki hırlaşmalar yeni terör örgütlerini ortaya çıkarmıştır. 
 
Fransa’daki olaylar ele alındığında bu sorunların gelişmiş ülkeleri de rahatsız edeceği ve 21’nci yüzyılda sorunların daha da derinleşeceği kaçınılmaz olacaktır.
 
İç meseleler
*Devletin kurumlarının başındaki kişilerin zaman zaman birbirleriyle atışma hatta çatışma içine girdiklerini görüyoruz. Bunlar hoş manzaralar değil… Hele de şu dönemde!
 
*Gazi, Gazi Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, Kemal Paşa… Böyle söylemekle “Atatürk” soyadından imtina ediliyor. Hepimizin soyadı, “Soyadı kanununa” göre aileden gelir. Atatürk’ün soyadını Meclis vermiştir. Ayrıca Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasından sonra 19 Eylül 1921’de Mareşal rütbesi ve Gazi ünvanı verilmiştir.
 
*Atatürk’e karşı çirkin sözler sarf edip prim yapmak isteyen, fakat yakalanınca “Ben ne dediğimi biliyor muyum ki” diyen salak meczuplar, tarikat yamakları, çatlak sesli, fesli, besliler ne hikmetse adaletin önünde kendilerini küçük düşüren savunma yapıyorlar. 
 
*Bir partinin genel başkanı, Yaradan’ın kâinatı insan için yarattığını, kendilerinin insanı esas alacaklarını ve insanı yaşatacaklarını söyledi. Belediye seçimlerini kazanmaları halinde büyük şehirlerdeki başıboş hayvanların görülmeyeceğini söyledi.
Soru: Başıboş hayvanlar ne olacak?
 
Hukuk devletiyiz, diyoruz. Temelsiz demeç veren, yerine getirilemeyecek vaatlerde bulunan siyasilerden, Türk parasının değerinin düşmesine neden olan sahtekâr fenomenlerden, yanlı tutumlar gösteren her seviyedeki idarecilerden, rüşvet alanlardan, trafik magandalarından, kadın dövenlerden, siber soygunculardan bıktık artık!