Eskiden Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Suna ve İnan Kıraç Vakfı Fotoğraf Koleksiyonu Meşrutiyet Caddesi-Beyoğlu 27 Ekim 2015-9 Ocak 2016

CENGİZ BAYSU 25/10/2023 - 15:13:13

      Suna-İnan Kıraç Vakfı’nın 2015 yılında Beyoğlu’nda düzenlediği sergiyi gezmiş ve eşsiz fotoğrafları görmüştüm.
  
Cumhuriyet’in ilk yıllarında
 
    İstanbul’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına birkaç gün öncesinden başlanırmış. Taksim’de Cumhuriyet Anıtı’na çelenkler bırakılır, resmi kurumlar, özel kuruluşlar, evler, dükkânlar, vapurlar, tramvaylar bayraklarla donatılırmış.
 
    29 Ekim günü sabahı saat 10.00 civarında Babıâli Caddesi’nde vilâyet binası önünde bir bando, jandarma ve polis bölükleri İstanbul valisini ziyarete gelenleri karşılarmış. Tören yeri Beyazıt Meydanı olup o gün Sultanahmet’te toplanan askeri ve sivil topluluklar, Beyazıt’a gelir, törenin başlamasını beklermiş. 
 
    3’üncü Kolordu Komutanının denetiminden sonra saat 12.00 civarında Darülfünun’un Beyazıt Meydanı’na bakan kapısının önünde kurulan tribünde Vali ve belediye Başkanı, 3’üncü Kolordu Komutanı, Donanma Komutanı, milletvekilleri, konsoloslar, subay ve sivil yöneticiler yerlerini alırlar, konuşmalar yapılırmış.
 
Geçit sırası ve geçit güzergâhı
 
   Bandonun çaldığı marşlarla önce muharip gaziler, askeri birlik ve okullar, tanklar ve polisler geçermiş. Darülfünun, yüksek okul ve öğretmen okulu, lise ve ortaokul öğrencileri onları takip eder; kız ve erkek izciler boru ve trampet takımlarıyla, itfaiyeciler araçlarıyla, esnaf dernekleri pankartlarıyla geçerlermiş.
    
1931’den itibaren bir de Mehter Bölüğü korteje katılmış. Tören alayı, meydandan ayrıldıktan sonra yol üzerinde toplanan halkın arasından geçer, Yeniçeriler Caddesi, Divanyolu, Alemdar Caddesi, Sultanahmet, Sirkeci, Reşadiye Caddesi ve Galata Köprüsü’nden geçildikten sonra Şişhane Yokuşu takip edilerek Tepebaşı’na ulaşılırmış. İstiklâl Caddesi üzerinden Taksim’e varılırmış.
 
Resimler
    Resimler 1920-1930’lu yıllara ait. Kurtuluş ve kuruluşunu tamamlamış olan genç Cumhuriyet, kalkınma hamlelerine başlamış. Esnaf, temin edebildiği araçlarla ürettiklerini tören alanına taşımış. Kıyafetler özenle seçilmiş, insanlar vakur görünümlü… Yurt ve  bayrak bilinci, Atatürk sevgisiyle bütünleşmiş.
  
  Bu resimde Savarona yatında bulunan  Atatürk’ü görmek isteyen İstanbullular, bindikleri vapurun sağ tarafına toplanınca vapur yana yatmış. Halâs vapuru benim çocukluk dönemimde de hizmet görüyordu.
  
 Yine resimlerde 25 Kasım 1925’te yapılan şapka devriminin ardından şapkanın her çeşidine bir rağbet başladığı görülüyor. Kıyafette yenilikler 1934 yılında çıkarılan kanuna kadar uzunca bir süreçten geçmiş. Her şeye rağmen kıyafetler pırıl pırıl.
 
Tören alanları ve sofralar 
    
Tören alanının temizliği de dikkat çekiyor. İnsanların Mustafa Kemal’e (24 Kasım 1934 Soyadı Kanunu’ndan sonra Atatürk’e) inancı, sevgisi ve bağlılığı çok yüksek seviyede. Onu gören her yaştaki insan hemen ellerine sarılıyor. Halkın içinde olmaktan son derece mutlu olan Atatürk fırsat buldukça onlarla konuşuyor ve resim çektiriyor.
    
Yemek sofraları Atatürk’ün çok önem verdiği buluşma ve tartışma yerleridir. Adeta seminer havasında geçen ve ciddi konuların tartışıldığı bu mekânlar gelecekte düşünülen hamleler için karar alma yerleridir. 
   
 Muharebe alanlarında bile kitap okumaktan geri kalmayan Atatürk’ün,  yemek protokolüne çok önem verdiği görülmektedir. Atatürk, burada kendi düşüncelerini de etrafındakilere açarak bilgilendirmeye özen göstermiştir.