EĞİTİMLE HER GÜÇLÜK YENİLİR, KALDIRAÇ KANUNUNU ANIMSA!

Hüseyin Anıl 23/06/2023 - 09:41:31

(Atmış yıllık bir taze anı ve bugünlere ışık tutacak bir yaşanmışlık)

Yıl 1964-65 öğretim yılı, Muğla Kız İlköğretmen Okulu sınavlarını kazandım, kaydımı yaptırdım, sevinç ve mutluk içinde ilk günlerim, yeni arkadaşlar, yeni öğretmenler ve ilk günlerimiz, ilk derslerimiz..

Henüz birinci haftanın içindeyiz, o gün ilk beden eğitimi dersine giriyoruz, nerde ne yapacağımızı bilmiyoruz. Önceki yıldan sınıfta kalan arkadaşlar yol gösterdiler, ikinci kata çıktık ve bir salona girdik.

Ben o güne kadar hiç görmediğim büyüklükte, tabanı pırıl pırıl karo kaplı, koskocaman bir salon, tiyatro gösteri sahneli, kadife perdeli, kaloriferli mükemmel bir çok amaçlı spor-kültür salonuna geldik.

Sahnenin arkasındaki kulis odalarında, üstümüzü çıkarıp, çantalarda getirdiğimiz eşorfmanlarımızı giydik, salona yayıldık.

Yeni tanıştığımız arkadaşlarla çeşitli şakalaşmalar yaparak, öğretmenimizi bekliyoruz.

Kimileri bir yere kümelenmiş, güreş tutuyor, çeşitli oyunlarla birbirini yere yatırıp, yenilenin sırtını yere vuruyordu, nasıl olduysa, ben de bir anda onların yanında buldum kendimi.

Ben o güreş tutan, hiç tanımadığım bu çocuklara göre, daha bir boylu poslu, daha bir kiloluydum, amelelikten geldiğim için de, onlardan daha adaleli ve daha kaslıydım.

Herkesin sırtını yere vuran birine dönüp, belki bende aralarına katılmak için, "hadi bana da dalsana" deyiverdim.

Soluk benizli çelimsiz pehlivan bana bakıp, "boş ver, sonra dalarım, şimdi öğretmen gelir, yarıda kalırız" dedi.

Ben de, "ne o, korktun mu, kaçıyor musun" dedim.

Çocuklardan biri hızla koşup kapıdan koridora bakıp, "arkadaşlar daha gelen giden yok" diye bağırdı.

Karşımdaki çelimsiz, çoktan elleriyle dizlerini şaplaklarla vurarak, güreşçiler gibi bir gösteriş ve havayla, "tamam, hadi gel bakalım, bi dalaşverelim" dedi.

Ben de hemen, nasılsa bana gücü yetmez diyerek, derhal üzerine yürüdüm, daha ellerimi uzatıp, onun beline sarılmak istemiştim ki, bir anda, ne olduğumu bilemeden, kendimi yerde buldum.

Hayretti, ben ona daha dokunamadan, onun da bana değip değmediğini bile bilmeden, nasıl olmuştu da, ben kendimi yerde bulmuştum?

Çevremizdekiler kahkahayı basmıştı,

160-165 santim boyundaki, 55-60 kiloluk bir çelimsiz çocuk, 176 santim boyunda, 75-80 kiloluk bir koca oğlanı armut gibi yere düşürmüştü..,, gülünmeyecek şey miydi?

Mahvolmuştum, karizma çizilmiş, gururum çok incinmişti.

Lakin beynim otomatiğe bağlıydı, "olamazdı, bu işte bir terslik vardı, o çeyrek çocuk beni yenemezdi, bir daha dalmalıydım, onu yenmeli incinen gururumu kurtarmalıydım, çünkü ben ondan çok güçlü ve çok daha kuvvetliydim.

Öyle de yaptım  ve ona bir daha daldım, dalmamla ve yine daha ona dokunamadan, kendimi 2.80 yerde bulmuştum.

Henüz ben yerde bir tahta gibi yerde yatarken, merhum beden eğitimi hocamız Seher Hanım bir düdük çalarak içeri girdi.

Seher Hanım tam üzerimdeydi, "oğlum sen ne yatıyorsun yerde?" dediğinde, ben ağlayacak durumdaydım ki, beni perişan eden o çelimsiz, "ayağıma takıldı, düştü öğretmenim, bişey yok" deyiverdi.

Anlayacağınız, ilk beden eğitimi dersi, benim okuldaki ilk karizmayı çizdirdiğim gün oldu.

Bu çelimsiz, oyunbaz baş pehlivanın adı, Pisili Halil İbrahim Evkuran idi.

Günler sonra ona sordum, "Arkadaş nedir bu senin bana yaptığın şey, bunu nasıl başarıyorsun" dedim. Halil İbrahim de, "arkadaşım bizim Pisi'de (Şimdiki Yeşilyurt) güreş bir spor olarak çok yaygındır, biz daha çocukluktan, hepimiz bir pehlivan gibi güreş dersi görürüz.

Yani ben de kendi çapımda bir pehlivanım, sense bu işin cahilisin, senin halin bir bakışta anlaşılıyor, seni bizim köyden 10 yaşındaki bir çocuk bile yenebilir" dedi.

Sonrada bir gün, birebir uygulamalı olarak güreş oyunlarını ve püf noktalarını tek tek gösterdi.

O günden sonra anladım ki, güreş işi başlı başına bir eğitim işi, başlı başına bir spormuş. Güreş eğitimi sayesinde, karşında hangi kilo ve güçte kim olursa olsun yenebiliyorsun.

Halil İbrahim Evkuran arkadaşımlar ile ilerleyen yıl ve zamanlarda çok sıkı dost olduk, 60 yıl sonra hala daha sıkı dostuz.

Kıssadan hisse; "eğitimle yenilemeyecek hiç bir zorluk-güç yoktur".

BU, BİZDEN ÇOK GÜÇLÜ, DEVLETİ YANINA ALMIŞ, YÜZLERCE TV VE MEDYANIN DESTEĞİNİ SAĞMAMIŞ İKTİDARI BİZ DE YENEBİLİRDİK.

Biz kendimizi bu seçim için yeterince eğitmedik, çalıştırmadık.

 "Kuvvet kolu çarpı kuvvet eşittir yük kolu çarpı yüktür"

Güzel bir cuma günü geçirmeniz dileklerimle.

#HepiniziÇokAmaÇokSeviyorum.