Deyimden deyime

CENGİZ BAYSU 13/02/2024 - 08:21:54

ABD cephesinde
Gazze'deki savaşın geçtiğimiz ekim ayında patlak vermesinden bu yana Husiler, Kızıldeniz’de gemilere saldırılar düzenlemeye devam etmektedirler. Bu saldırıları Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak'ta bulunan İranlı vekil gruplar yapmaktadır.
 
Bu saldırıların sonuncusu ve belki de en önemlisi geçen hafta meydana gelmiştir. ABD ordusunun Ürdün’deki karakoluna insansız hava aracıyla yapılan saldırıda üç Amerikan askeri hayatını kaybetmişti. ABD, saldırının arkasında Irak İslami Direniş adlı militan grup olduğunu belirtmiştir.
 
Uzmanlar, İran’ın bölgedeki Amerikan çıkarlarına verdiği zararları çok ileri götürmesine, hatta küresel ekonomiyi tehdit eder bir hale sokmasına rağmen, ABD’nin İran varlıklarına saldırılar düzenleyebileceğini, ancak Tahran’la doğrudan bir savaş seçeneğine şimdilik sıcak bakmadığını söylemektedirler.
 
Rusya cephesinde
Ukrayna askeri istihbaratı, 1 Şubat Perşembe günü Kırım açıklarında Rus savaş gemisini batırdığını ve işgal altındaki Kırım Yarımadası’na "büyük" bir füze saldırısı düzenledikten sonra Rusya'nın Karadeniz Filosuna bir dizi darbenin indirdiğini açıklamıştır. Rusya'nın güdümlü füze gemisi "Ivanovets"in, Kırım'ın en derin gölü olan Donuzlav Gölü limanında gövdesine birden fazla isabet alarak batmıştır.
 
Ukrayna şimdiye kadar 17 Nisan 2022’de Rusya’nın amiral gemisi Moskova kruvazörü,7 Mayıs 2022’de Amiral Makarov fırkateynini ve son olarak da İvanovetz korvetini vurmuştur.
 
Yorumlama
Özellikle Rus harp gemilerinin üstün teknolojiyle üretilen uzak menzilli füze ve elektronik muhabere sistemlerine sahip olduğunu biliyoruz. Ancak bunun adı harptir, saldırgan bir ülkenin donanması ne kadar güçlü olsa da bazı gemilerin batırılacağı, bazılarının hasara uğratılacağı ve bazılarını da infilâk ettirileceği kaçınılmazdır.
 
Bir gerçek var, iyi yetiştirilmiş askerler sayesinde tek bir gemisavar, tek bir tanksavar, tek bir füzesavar sayesinde koca koca gemiler, kara veya denizdeki üsler, zırhlı araçlar ve hava araçları muharebe dışı bırakılabilmektedir.
 
Gerek Rusya gerekse Amerika kendisine yönelik olarak icra edilen bu saldırıların arkasından karşı saldırılara geçecek ve nice insanın hayatını mahvedeceklerdir. Her türlü harp aracının yenisi yerine konulabilir, ama ya ölen insanlar? Yüksek ısıyla çeliği eriterek gemiye isabet eden o füzeler gemi mürettebatının cesetlerini bile buharlaştırır.
 
14’üncü yüzyılda Avrupa’da ateşli silahlar kullanılmaya başlandığında Osmanlı askerleri arasında tüfekler için “oluklu demir çıktı, mertlik bozuldu” tabiri söylenmeye başlamış. Şimdilerde ise, bu yakıcı füzeler için “ne olduğunu anlayamadan, Yaradan’ın adını bile anmadan öbür tarafa gönderen” deyimini kullanmak uygun olur herhalde?
 
***                           ***                           ***
Efendim yeni bir adet peydah oldu: Umrede ve namazda resim çektirmek, böylece Müslümanlığını tevsik etmek, öbür tarafta da yanında belge bulundurmak suretiyle günahlarından sildirmek…
 
Ölmek üzere olan bir Hristiyan, Müslüman olarak cennete gitmenin mümkün olduğunu hatırlamış. Kelime-i şehadet getirmeye başladığı anda bir Müslüman hemen onun ağzını kapatmış…
 
    ---O kadar da değil…
 
***                           ***                           ***
 
Mahalli seçimler öncesi bir partinin adayına yurt dışına çıkıp çıkmadığını, herhangi bir büyük şirkette çalışıp çalışmadığını ve İngilizce bilip bilmediğini sorduğumda, “Siz beni mi sorguluyorsunuz? diye çıkışmıştı. 
Önce sakin olmayı, vatandaşın sorularına hoşuna gitmese bile edepli cevap vermeyi bilmeliydi. Burası sahilde turistik bir ilçeydi. Bu kişi belki kendi işinde başarılı olabilir, ama siyasete atılmakla aynı liyakati gösteremeyebilirdi. 
 
Bu liyakatsizlik sadece bugün ortaya çıkmış bir konu değildir. 1631 yılında IV. Murat’a yazdığı Risale’sinde Osmanlı aydınlarının hissiyatını dile getiren Koçi Bey, 
 
“Bu aydınlar, toplumun ve devletin bir buhran veya dönüşüm geçirdiğinin, kendi ifadeleriyle ‘nizam-ı âleme ihtilâl (dünyaya hâkim olan düzeni değiştirme), reaya ve berayaya infial’ (vergi veren halkta içerleme, kızgınlık) geldiğinin farkına varmışlardır.” demektedir.