Darülacezenin kaderi (!)

CENGİZ BAYSU 14/12/2023 - 08:21:35

Spor camiasında bazı kişilerin paralarını çarpan hanım, arkadaşlarına ve mesleğine karşı yakışmayacak işler yaptığını söyleyerek etkin pişmanlıktan faydalanmak istemiş.  Konu açığa çıkmasaydı vicdanen bir pişmanlık duyacak mıydı bilinmez, ama paralar iç edilmiş olacak, bu hanım da “Allah beni affetsin” diyerek sıyrılıp gidecekti. Paralar henüz ortada yok, bu ülkede yolsuzluk yapan kime ne olmuş ki, ona bir şey olsun?
 
Ülkemiz darülaceze gibidir. Ona sataşma, falancanın adamıdır; buna ilişme evde hastası vardır; şu kişi filânca partinin üyesidir… İş yerlerinde çalışmayan, hantal devlet yapısında liyakatine bakılmadan alınan, kafası sadece cinlik için çalışan nice insana yaptığı olumsuzluklardan, yaptığı hatalardan ve beceriksizliklerinden dolayı idari tahkikatla hesap sorulmaz ve işten el çektirilmez. Adli tahkikat başlatılır, ama o da sonuç vermez. 
 
Birileri işlediği suçtan dolayı paçasını kurtarmak için İçişleri Bakanını arar, birileri haksız olduğu davanın kapatılması için Cumhurbaşkanına gider. Neden hukuka müracaat etmez de Cumhurbaşkanına gitmek ihtiyacını hisseder? Tabii sorulacak soru çok, ancak bu kadar parası olan insanlar neden usulsüz işlere bulaşır? Normal yollardan bankaya faize yatırsalar zaten yine dünyanın parasını alacak. Neden kayıt dışılığa yönelirler?
 
Az tamah çok ziyan getirir
 
İşin daha da vahim tarafı, bu paraların vergisi ödeniyor mu? Parayı gayri meşru yollardan yurt dışına göndermek, aşırı gelir elde etmek, enflasyonu körükleyerek yoksulun hakkını çalmak dürüst bir insanın yapacağı iş midir? Neden alın terinin karşılığına rıza göstermeyiz?
 
Özellikle imar alanında dönen rüşvet, kitaplara konu olacak cinstendir. “Bir insan hak etmediği parayı nasıl alır, evine nasıl götürür, çocuklarına nasıl yedirir”, diyen kişinin bile gülerek hatta sırıtarak rüşvet verdiği bir gerçektir. Neden böyle bir yolsuzluğu ihbar etmez, neden devletin görevlisini yolundan saptırır, neden böyle kazanca alışmış olan yüzsüzü yolundan çevirmez ve ortaya çıkarmaz? 
 
Fenomenler türemiş, gayet normaldir. Buraya gelene kadar Türkiye banker facialarını yaşamadı mı? İnsanımız konut satışları sırasında kandırılmadı mı? Emekli maaşını çekmeye giden yaşlılarımız bankamatiklerde tuzağa düşürülmedi mi? Bilişim sistemlerini kullanarak siber saldırı, aldatmaca ve tehdit yapanlara ne oluyor ki bu çocuklara bir şeyler olsun. Dolandırıcılık bu ülkede tavan yapmış durumdadır.
 
Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiç bir şeyi olmayandır (Schopenhauer)
 
Tik tok denen soytarılık mecraları tam gaz faaliyetini sürdürüyor. Yaşından, evliliğinden, aile büyüklerinden utanmayan ve toplumun değer yargılarını hiçe sayan birtakım soytarılar, salak (!) tiplerin parasını çarpmak suretiyle keselerini doldurmaktadırlar.  Kendisini ekonomist gören     
bu gençlerin devletin çeşitli kademelerinden destek gördükleri sağır sultanın bile bildiği bir şeydir.
 
Fenomen olarak önümüze atılanlar piyondur, en uçtaki kişilerdir ve cezaya müstehaktırlar. Peki, bunları yönlendirenler kimlerdir, nerelerdedir? Bu kişi veya kişiler hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktır. Onların gözüyle biz enayiler olmasak onlar bu şekilde hareket edebilirler mi veya hoyratça yaşayabilirler mi?
 
Bir dönem çete faaliyetlerinin, kara para aklamanın ve rüşvetin tavan yapmış olması, Batı dünyası tarafından Türkiye’nin gri listelere alınmasına, bugün para bulmak için çırpınan yöneticilerin gittikleri ülkelerden ellerinin boş dönmesine ve yabancı sermayenin ülkemize gelmemesine neden olmaktadır. 
 
Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır. Mutsuz bir insanın en mutsuz anı ise, uykudan uyandığı andır (Schopenhauer)
 
Partilerimiz ne yapıyor? Kimisi kurultay çalışmaları yaparak ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtarmak istiyor (!), kimisi de büyükşehir belediye başkanlıklarının nasıl geri alınacağının hesabını yapıyor. Tiribünlerde oturan diğer partiler ortada oynayan iki partiye desteklerini alkışlayarak veya protestolarını bağırıp çağırarak tezahüratta bulunuyor. Salı günleri yaptıkları grup toplantıları havanda su dövmekten ileri gidemiyor.
 
Aynı şey siyaset için de geçerlidir. Siyasetin bir dönem tarikat icazetleriyle, mafya babaları ve onların türevleriyle desteklenmiş olması, İnterpol’ün aradığı suçluların Türkiye’de yakalanıyor olması, onların bu ülkede yuvalandığını ve ülkeyi suçlu cenneti haline getirdiğini göstermiştir. 
 
Borç paçamızdan akıyor. Geçmiş hükümetler zamanında da hesap sorulmadığı gibi şimdi de bir şey sorulacağına asla ihtimal vermiyorum. Nice soruşturulması gereken olay kapatılmadı mı? Sonuçta herkes birbirini aklar, Allah da hepsini affeder…  
 
Herkese geçmiş olsun!