CHP Yakın Tarihinin En Rahat Seçimlerini Yaşamalı

Erhan Ayaz 22/05/2018 - 08:22:13

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısı ile başlayan 24 Haziran seçim süreci hızla ilerliyor. Partiler ve adaylar kendi tabanları doğrultusunda seçim stratejilerini oluşturma çabasındalar. Tabi seçimin erken ve ani şekilde gündeme gelmesi muhalefet partilerinin propaganda stratejileri açısından olumsuz bir durumdu kuşkusuz. Bu açıdan değerlendirildiğinde ortak aday üzerinde yapılan müzakereleri ve tartışmayı bu ani seçim kararına bağlamak mümkün olabilir.  Ancak ortak aday formülünün işleyemeyeceğini gören muhalefet partileri kendi adayları çıkardılar. CHP Muharrem İnce, İyi Parti Meral Akşener, Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu ve HDP ise Selahattin Demirtaş’ı aday göstererek yarışa giriyorlar. Görüldüğü üzere partiler kendi tabanlarının aday olarak görmek istediği isimler kimse onları aday gösterdiler ve oylarını büyük oranda konsolide etmiş olacaklar. 
 
CHP’nin Muharrem İnce’yi aday göstermesi kendi tabanını korumak açısından olumlu bir durum oldu. İyi Parti’nin sadece AKP ile MHP’den oy almayacağı ciddi şekilde potansiyel CHP seçmeninden de oy alabilecek kapasitesi göz önünde alındığında, Muharrem İnce’nin adaylığı CHP adına atılmış olumlu bir adımdır. Seçimin kaderinin ikinci tura kalabileceği birçok araştırma şirketinin vardığı sonuç. Gelelim başlıkta değinmeye çalıştığım duruma. 
 
Başlıkta değinmek istediğim husus CHP’nin rahat şekilde hem parlamento hem de başkanlık için yapılacak seçimleri kazanacağı değil. CHP yıllardır bir ikilem yaşamaktaydı. Yıllardır % 25 bandını aşamayan parti bunun reçetesini sağ seçmenden gelecek oylarda görmekteydi. Sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir parti ve seçmeni açısından bu ikilem oluşturmaktaydı. Ekmeleddin İhsanoğlu faciası bu reçetenin hastaya iyi gelmediğinin, aksine yan etkilere bağlı olarak daha farklı komplikasyonlara neden olduğunun ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Bu nedenle muhtemel ortak aday Abdullah Gül ya da CHP’nin adayı olarak İlhan Kesici isimleri parti tabanından gelen tepkiler nedeniyle aday olamadılar. Parti tabanından gelen bu refleks aslında siyaset biliminin bize söyledikleriyle doğru orantılı bir durum. Çünkü CHP’nin yıllardır açılmaya çalıştığı laik milliyetçi tabanın artık güçlü bir siyasi temsilcisi ve partisi var, kuşkusuz Meral Akşener ve İyi Parti merkez sağdaki boşluğu erken ve baskın bir seçim döneminde mümkün olabilecek sınırlar içerisinde doldurabilecektir. Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu ise AKP’den vazgeçen muhafazakâr seçmen açısından bir adres olabilecek potansiyele sahiptir. Selahattin Demirtaş ve HDP ise Kürt seçmenlerin tercih edeceği bir lider ve partidir. Bu durumda CHP tarihinin en rahat seçim dönemini yaşayabilecek konjonktürle karşı karşıyadır.  
 
CHP yukarıda belirttiğim ana nedenden dolayı sol ve sosyal demokrat söylemlerde bulunması gerekirken, merkez sağ ve muhafazakâr cenahtan oy alabilmek çabasıyla sağ söylemlerde bulunuyor ve merkez sağdan gelen siyasetçileri partide barındırıyordu. Ana muhalefet partisi olmanın verdiği sorumlulukla atılan bu adımların bir noktadan sonra herhangi bir fayda sağlamadığını söyleyebilmek mümkün. Ancak bu durumda CHP ne sol ne de sağ seçmenin mutlu edememe paradoksunu yaşıyordu. Bu seçimlerde İyi Parti’nin varlığı, Karamollaoğlu ile Demirtaş’ın adaylıkları CHP’nin propaganda stratejisini sosyal demokrat söylem adına rahatlatması beklenen bir durum. Tabi Muharrem İnce’nin de partinin tabanından siyasete başlamış bir isim olması da ayrı bir avantaj. Bu seçimler CHP’nin sosyal demokrat kimliğini bulmasına yardımcı olabilecek seçimler olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Muharrem İnce’nin adaylığı ile CHP’nin göstereceği milletvekili adaylarını önemle değerlendirmek gerekir.