CANLILARA KARŞI KIYIM

CENGİZ BAYSU 27/09/2023 - 09:06:25

Orman yangınları
 
Ağaçların kesilmesine, sebebi ne olursa olsun hep karşı çıkmışlımdır. Ağzı yok, dili yok yaratıklardır onlar… Nefes almamızı kolaylaştıran, sıcakta gölgesini esirgemeyen, birçok sanat eserinde varlığını hissettiren ağaçlar. Kendisinin sıcakta kalkıp yer değiştirme gibi bir imkânı olmasa da, kurak havalarda nehir kenarına gidip su temin edemese de, meyve verdiği halde dalı kırılsa da bize küsmez ve üzerine düşeni yapar ağaçlar…
 
Manavgat bölgesinde başlayıp günlerce yanan ve sonra ülkemizin başka bölgelerine sıçrayan alevler nice ağacımızı yuttu. Yangının sebebi ne olursa olsun götürdükleri önemli… Son iki asırda meydana gelen İstanbul yangınları da hem toplum düzenimizi bozmuş hem de kültür değerlerimizi alıp götürmüştür.
 
Yanan hayvanlarımız
 
Bunlara eyvallah diyelim ama bu son yangında hayatlarını kaybeden yüzlerce belki binlerce hayvana ne demek lazım bilmiyorum. Tavşanlar, tilkiler, sincaplar, kuşlar, yumurtalar, köstebekler… Ve bunların yavruları… kül oldu gitti…
 
Bir canlının yanarak ölmesi ne demektir? Bağıra bağıra, kasıla kasıla, çırpına çırpına… Ben kurban bayramı günlerinde kesilen hayvanlara bile çok acırım. Kaçan bir boğa belediyenin uyuşturucu timi vasıtasıyla vurulup uyuşturuluyor, daha sonra dinen caiz olduğu belirtilerek kesilip yenilebiliyorsa neden baştan uyuşturucu iğne tatbik edilmez? 
 
Hangi birimiz uyuşturmadan tırnağımızı veya dişimizi çektirebiliriz, bırakın ameliyat olmayı? Adam yeni araba alıyor, bi’ kan akıtalım, diyor. Tamam da sen iki gün sonra bu arabayı haram olan içki ile kullanacak, belki de iffeti düşük kadın taşıyacaksın. Belki bir hakkı gasp edip harama alet olacaksın. Koyunun günahı ne?
 
Kavacık’ta bir olay
 
29 Temmuz 2021 günü Alzheimer olan annemi ziyaret etmiş, Paşabahçe’den Kavacık’a gelmiştim. Kavacık-Bostancı arasında ulaşım imkânları sıkıntılı demeyim ama zordur. Otobüs daha göründüğü anda durakta bir hareketlenme olur. Bekleyenler her otobüse koşar. Birbirine çarpan, diğerinin ayağına basan, binerken iten nice insan vardır.
 
Siyah orta boy bir köpek… Ağzı açık, dili dışarıda; bitkin mi bitkin hareketleri kısıtlı… Durakta bekleyen ve her gelen otobüse koşuşturan bu güruhun içinde kalmış, çaresiz ve yerde bir şeyler arıyor. 
 
Hemen onu o kontrolsüz grubun ayaklarının arasından çıkardım. Bir şişe su aldım. Suyu avucuma dökerek içmesini, sağladım. Onu gören diğer bir köpek daha geldi. Ona da su verirken siyah köpek su içmesini tamamlamış benim ellerimi ve yüzümü yalamaya başlamış, teşekkür ediyordu. 
Allahım, iyi ki bu hayvanı benim karşıma sen çıkardın. Binlerce kez şükürler olsun! Canlılar açlığa dayanır, ama susuzluğa dayanabilir mi? Kâinatta diğer canlıların olduğunu biraz düşünsek!
 
Bir başka örnek
 
Bir barınakta dokuz yavrusu yakılan köpeğin yanan yavrularına bakışını hiç unutamıyorum. Ana olmak için insan olmak gerekmiyor. Nasıl durgun, nasıl hüzünlü bakıştı o bakış! Bu yavruların ve ananın âhı, o yavruları yakan kişiyi tutmayacak mı sanıyorsunuz? 
 
Ağaç kesen, orman yakan gaddarlar, ister hayvan ister insan olsun, eza cefa ettiğiniz varlıklar mazlumdur, mağdurdur. Hepsinin yaşam hakkı vardır. 
 
Siz bu vebalin altında ezileceğinizi ve çok daha fazla mağdur olacağınızı bilmelisiniz. Hem de öbür tarafa kalmadan bu tarafta (!).
 
Dante, “İlâhi Komedya”sında cehennemin kapısına, “İçeri girenler, bütün umutlarınızı bırakın!” sözünü yapıştırmış. Belki başka kapısı da varsa ben de “Hayvanlara özeldir” başlığını asmak isterim.