Almanya’nın Kafkaslara ilgisi –II-

CENGİZ BAYSU 14/11/2023 - 08:23:18

Düşünceler ve planlar
1918 yılı 22 Ağustos’ta Hintze, “…eğer Türkler kendi ordularını Bakü çevresinden geri çekerlerse ve petrol madenleri zarar görmeyecekse, o halde onlar da Bakü petrolünden pay alacaklar” diyordu (Bihl, 1992: 106).  Lüdendorf da Enver Paşa'ya gönderdiği telgraflarında Türk ordularının Bakü’ye saldırısını durdurmaya çalışıyor ve karşılığında petrol vaat ediyordu (Bihl, 1992: 105). 
 
Bakü'de İngilizlerin çok büyük bir gücü bulunmuyordu. Türkiye ve Azerbaycan askeri birliklerinden oluşan Kafkas İslam Ordusu bu işin üstesinden gelebilirdi. Alman birliklerinin müdahalesi ise yeni bir ağır durum yaratabilirdi. Sentrokaspicilerden ve İngilizlerden temizlenen Abşeron petrol madenleri Almanya'nın kontrolü altına girebilirdi. Bu nedenle Türkler bu yardımdan imtina ettiler (Swietochowski, 1988: 187).
 
10 Eylül’de Bakü’nün kurtarılması görevini doğrudan kendi üzerine alan Nuri Paşa, 13 Eylül’de Bakü üzerine nihai saldırıya başlamaya ilişkin savaş emrini imzaladı. 13 Eylül’den 14 Eylül’e bağlayan gece saat 04.00’da Bakü'yü kurtarmak için nihai saldırı başladı. Sabah saat 09.00’da güya Biçerahov’un iki vapur ordu gönderdiğine ilişkin söylentiler yayıldı. Söylentiler Osmanlı-Almanya çatışması yaratacak hale geldi.
 
İngilizlere ve Diktaturaya ait uçaklar psikolojik etki yaratmak için havalanamadı. Denstervill acilen kendi askerlerini siperden çıkarttı ve limana getirdi. Bakü deniz topçuları tarafından onun gemilerine ateş edileceğiyle tehdit etseler de artık geçti. Akşam saat 11’de İngilizler 70 subay ve 800 askerle Bakü’yü terk edip Enzəli’ye yola çıktılar. 
 
Bakü savaşlarında onlar 180 asker ve subay kayıp verdiler (Yusifzade, 1999: 120-121). Bu başarısızlığı nedeniyle General L.Denstervill London tarafından görevden uzaklaştırıldı, ordusu ise feshedildi. 1918 yılı 15 Eylül'de Bakü kurtarıldı.
 
1930’lardan sonra
Azerbaycan-Almanya ilişkileri 1930’lu yıllarında Sovyet iktidarı tarafından sınırlandırılmış,  II. Dünya Savaşı yıllarında ise tamamen durdurulmuştur. 
 
Almanya 1990’lı yılların başında Azerbaycan’a mali yardımlar yapmıştır. Bu yatırım ve yardımların başında Azerbaycan uluslararası havaalanının inşaatı gelmektedir. Azerbaycan’ın kadro eğitimi için 11,4 milyon mark, insani yardım için ise 20 milyon markı fon ayırmıştır. 114 Almanya’nın 40’tan fazla özel şirketi de Azerbaycan’da yatırımlar yapmaktadır. 
Bu ilişkilerin geliştirilmesi için 1996 yılının sonunda “Azerbaycan – Almanya Ticaret Evi” oluşturulmuştur. Azerbaycan’la Almanya ilişkileri genel olarak ciddi bir problem ve sorun yaşanmadan geliştirilmiştir.
 
Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra aralık ayında ilk Batı Avrupa devleti olarak Almanya Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanımış, 1995 yılında Azerbaycan’da savaştan mağdur olan ve zorunlu göçe maruz kalmış insanlar için 5 milyon mark yardımda bulunmuştur. Almanya, Azerbaycan’ın demokratikleşmesi için gerekli olan reformların yapılmasına katkı olarak 1,8 milyon marklık bir yardım paketi daha sunmuştur.
 
Minsk Grubu, 1992 yılında kurulmuş, ancak Karabağ sorununa çözüm bulamamıştır. Azerbaycan Cunhurbaşkanı Aliyev, çözümsüzlüğü, “Eşbaşkanlar sorunun çözümüne katkı yapmamakla, çözümsüzlüğün uzamasını sağlamış ve farklı çözüm arayışlarını sürekli sabote etmişlerdir. Sorunun çözümü konusunda sadece kendilerinin yetkili oldukları konusunda ısrarlı açıklamalar yapmışlardır” şeklinde tanımlamıştır. 
 
II. Dünya Savaşı yılları 
Hitler, Rusya içlerinde yapacağı harekât için Hazar petrollerini ele geçirmeyi aklına koymuştu. Almanlar, 8 Mayıs’ta yaz taarruzlarını başlatmış ve 16-17 Mayıs’ta Kerç Yarımadası’nı ele geçirmiş ve ardından Harkov’a ulaşmışlardır. Hazar kıyılarına ulaşabilmek için kuzey yanlarını emniyete almak düşüncesiyle 1 Eylül’de Stalingrad’da çok şiddetli muharebelere giriştiler.
 
Bu harekâtın lojistik desteğini Rus donanmasının üstünlüğü nedeniyle Karadeniz üzerinden destekleyemedi. Karadeniz kıyısından Hazar kıyılarına da demiryolu hattı olmasına rağmen Avrupa standardında olmayıp geniş aralıklı olması nedeniyle düzeltilmesi zaman gerektirecekti. Ayrıca Almanlar tank eksikliklerini karşılamakta sıkıntı yaşamaya başlamışlardı. Hava saldırılarıyla denge sağlanmaya çalışıldı. 
 
Ruslar, 1942 yılının Kasım ayından itibaren karşı taarruzları başlatmış, 6 Şubat’ta Azak Denizi’ne ulaşmışlar ve Kırım’da bulunan Alman birliklerinin yollarını kesti… 
 
Sonuç
1900’lü yılların başından beri enerji ihtiyacını karşılamak düşüncesiyle hareket eden Almanya, enerji merkezi durumundaki Hazar kıyılarına göz dikmiş ve büyük yatırımlar yapmıştır. Bu uğurda binlerce alman askeri can vermiştir. 
 
Almanya, Minsk Grubu’nun da üyesidir. Ermenistan-Azerbaycan Savaşı’nda pek de yapıcı rolü olmamış, ancak Azeri yetkililerle görüşmeler yapmış ve bölgeye olan ilgisini sürdürmüştür. Günümüzde ise büyük bir enerji ihtiyacı çeken Almanya’nın bu ilgisini sürdürmek isteyeceği değerlendirilebilir.