Bayram öncesinden itibaren…

CENGİZ BAYSU 12/06/2024 - 09:24:43

Bayram öncesi bir gün alışveriş yapmak için Eminönü’ne gittik. İş yerleri henüz dağılmamış, trafik yoğunluğu artmamış. Üstelik okulların tatil olması nedeniyle İstanbul kısmen boşalmış. Peki, bu trafiğin hali niye böyle?
 
İşte bütün mesele gelip burada düğümleniyor. Nedeni basit: Kuralları hiçe saymak… Peki, kural nedir, kuralsızlık nedir? İnsan davranışlarına yön veren, uyulması gereken ilkelere kural diyoruz. Kuralları bizler belirleriz, şirketlerde çalışma kuralları vardır. Bizim seçtiklerimiz Meclis’e gider genel kuralları yani yasaları yaparlar. Eğitim, maliye, trafik, sağlık, askerlik vb hep kurallarla düzenlenmiştir.
 
Kurallar hiçe sayılırsa 
Bazı insanların kuralları hiçe sayması, kurallara uyanların mağdur olmasına, kazaların ortaya çıkmasına, mali kayıplara hatta ceza görülmesine neden olabiliyor. Eminönü Meydanı’nda çekilen bu resimler sanırım konuyu daha iyi anlatıyordur.
 
Sadece yayalar mı ihlâlde bulunuyor. Elimizde bir sürü resim var. Kâğıt toplayan çekçek arabalı çocuklar, gelin arabasının yolunu pervasızca kesip bahşiş isteyenler, kendisini fütursuzca yaya geçidi çizgileri üzerine atan yaşlı insanlar, annesinin kontrolünden çıkan çocuklar, rastgele park eden araçlar… Daha çoğaltabilirsiniz.
 
İki büyük imparatorluğa başkentlik yapmış koca İstanbul’a olumsuzluklar hiç mi hiç yakışmıyor. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda bile Eminönü Meydanı, küfeli taşıyıcılardan, at arabalarından, mavnalardan, at binenlerden bu kadar çekmemiştir herhalde.
 
Din referanslı eğitim
Kişilerin hedefi bellidir: Cennete gitmek… Yanılgı burada başlıyor. Bir Müslüman önce iyi bir insan olmayı hedeflemelidir. Bireyler dürüst, namuslu, haramdan kaçınan, elinde imkânlar varken menfaat teminine çalışmayan, ailesine ve çevresine saygı duyan bir insan olmayı bilmelidir…
 
Başka inançtan olan birisi kendi inançlarına belki bizden fazla sahip çıkıyordur. Yabancıların çoğu insan haklarına saygılı, vergisini dürüstçe ödeyen, devlete karşı sorumluluklarını bilen bir anlayışa sahiptir. Yola böyle çıkmalı, takdiri Yaradan’a bırakmalıyız. Oysa biz sondan başa gelmeyi yeğliyoruz.
 
Tek boyutlu din eğitiminin dayattığı eksiklerle büyüdük, donandık. Örneğin; çalmak eylemini sadece bir kimsenin tasarrufu altındaki bir malı onun rızası olmadan yer değiştirmek (!), iç etmek, yok etmek anlamında öğrendik; ama şöyle düşünemedik…
 
Kamu sektöründe veya bir şirkette çalışanlardan bazı kişiler, mesai bitim saatine dikkat etmeden amir veya patronun çıkışını kollayıp hemen arkasından çıkabiliyorsa, kamuya ya da başkasına ait zamanı çalıyor demektir.
Devlet malı veya şirket aracını keyfi çıkarları için kullanan kişi, kamusal alana giriyor, çalışanların hakkını yiyor demektir.
 
Trafikte hız limitlerine dikkat etmeyen ve başkalarının hayatını tehlikeye atan kişi yol hakkını gasp ediyor demektir.
 
İşçinin hakkını vermeyen aylığını, haftalığını zamanında ödemeyen işveren, işçisinin emeğinin karşılığını iç ediyor demektir.
En azından bunları yapmamamız gerektiğini fark edebiliyor muyuz? Yaptıysak da pişmanlık duyuyor muyuz? Bundan sonra dikkat edecek miyiz? Bayram veya bayramlar sadece kurban kesmekle kişiye erdem kazandırmaz. Bu bayramdan itibaren kendimize çeki düzen verecek miyiz?
 
Bayrama gireceğiz
 
    1 Bayram süresince çocukların kural ihlâli yapan aile büyüklerini uyarmalarının yararlı olacağını,
 
    2.İskele, istasyon, durak ve metro girişlerinde özellikle iş saatlerinin bitiminde mutlak surette polis bulundurulması ve polisin kural dışı davranışlarda bulunanları uyararak mutlaka doğru olanı yaptırması uygulaması vardı. Bu uygulamanın devam ettirilmesi,
 
    3. Yayalara ceza kesilmesi,
 
    4. Alkol ve uyuşturucu almış olan, ışık hattı ve hız ihlâli yapan sürücülerin uyarılma ile başlayan ve tekrarlarında giderek artan cezalara maruz bırakılması (ehliyet iptali, yeniden sınava girme, aracın geçici sürelerle trafikten men edilmesi gibi hususlar mutlaka tatbik edilmeli, falancanın adamı, para babası, parti temsilcisi gibi kavramlara bakılmamalıdır.) 
 
Son olarak şunu da söylemem gerekir ki, kuralları bozan bizler isek düzeltenler de bizler olmalıyız. Trafik eğitimine katkıda bulunmak, polise yardımcı olmak, tıkanmış bir kavşakta ışık bize yeşil yandı diye kavşağa girmemek, emniyet şeridinden seyretmemek bize düşen basit tedbirler olabilir. Kazasız yolculuklar!
 
Şunlara dikkat edecek miyiz?
Efendim, alçakgönüllü insanlarla hasbıhal ederek onların gönlünü kazanmaya bakalım. Onlar az konuşur ve hiç büyüklenmezler. Gençlerimiz anne ve babalarını mutlaka ziyaret ederek onların hayır dualarını alsınlar. Şehit ailelerini ziyaretlerde bulunalım. Mezarlıklarda bayrağımızın gölgesinde yatan gencecik vatan evlâtlarımıza dualar edelim. Babasızlığın ne olduğunu biliyorum. 
 
Oğlunu kaybetmiş bir babanın ruh halini siz biliyor musunuz? Vatanı uğruna hayatını kaybeden gencecik şehitlerimizin anne babalarına hürmet gösterelim. Kendi imkânlarınız dahilinde ihtiyaçlarını karşılayalım. Her gününüzün bayram tadında geçmesi ve bayramların bizi adam etmesi dileğiyle!