EĞİTİM SEVDALISI DR. METE ERSOY’UN ARDINDAN

Hamdi Topçuoğlu 28/07/2017 - 08:46:58

Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı komşum Dr. Mete Ersoy’u yitirdik. O tüm varlığını Milas eğitimine harcamış bir aydındı.  Bodrum’da olduğu zamanlarda bir araya gelerek dünden, bugünden, yarından; ülke ahvalinden söz ederdik. 
 
      Dr. Mete Ersoy, üniversiteyi çalışarak okumuş biriydi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini dereceyle bitirdikten sonra mikrobiyoloji alanında ihtisasını yapar. Akabinde de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kliniği mikrobiyoloji laboratuarını 3 yıl başarıyla yönetir. 1966 yılında da “Ersoy Tıbbi Tahliller Laboratuarı”nı kurar. 
     
      Doktor, son derece disiplinli çalışan biridir. Bu, ona kısa zamanda güvenilirlik sağlar, laboratuar alanında önder bir kuruluşa dönüşür. Alanında önder olmak, doktora ekonomik kazanç olarak döner. Ancak o, kazancını asla lükse harcamaz, yatırıma ve yardıma harcamayı tercih eder.  O bunu: “Çok kazandım; ama asla bir kuruş vergi kaçırmadım. Çünkü bu halktan kazandığımı, yasaların emrettiği şekilde tekrar devlete, dolaysıyla halka vermek, benim dünya görüşümün bir gereğiydi.”sözleriyle açıklar.
 
     Birçokları gibi Dr. Ersoy da Bodrum’a ilk kez 1962’de gelir. Ama Bodrum’da ilk yatırımını 1974’te içinde evi, 300 mandalina ağacı olan 6000m2’lik Avram Galanti’nin Yahudi bahçesi denilen tarlasını alarak yapar. Amacı gelecekte burada sakin bir hayat sürmektir.
 
     Doktor eğitime gönül veren biridir 1992’de İstanbul’da sokak çocukları için Dr. Mete Ersoy Umut Çocukları Gençlik ve Eğitim Merkezini kurar. 
     
     Yine o yıllarda yaşadığı önemli sağlık sorun nedeniyle laboratuarını kapatmaya karar verir. Kazancının önemli bir bölümüyle Bodrum’da bir okul yaptırmak dileğindedir. Bir gün Belediye Başkanı Emin Anter’in kapısını çalar. Kendisine uygun bir arsa tahsis edilirse Bodrum’a modern bir okul yaptırmak istediğini, bunun için 1milyon dolar para harcamaya hazır olduğunu söyler. 
 
Başkan kendisine “Buyrun, oturun!” bile demez. “Siz filanca arkadaşa gidin; o ilgilensin sizinle” der. Bu kez kaymakama gider. Kaymakam ilgilenir görünür; ama ondan da bir yanıt alamaz.  Ancak o arada Milas’tan bir telefon gelir Milas Milli Eğitim müdürü kendisiyle görüşmek istediklerini belirtir. 
 
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Oğultürk “Milas’ın da vatan toprağı olduğunu,  çok güzel bir arsa vereceklerini söyleyerek, doktoru ikna eder. Doktor, kendisine tahsis edilen arsada Dr Mete Ersoy İlköğretim Okulunu yaptırır. Okul, 1994’te hizmete açılır.
 
      Okul yaptıran birçok hayırseverin aksine doktor, okuluyla maddi ve manevi bağını asla koparmaz. 1996 yılında MEB ile bir lise yaptırmak için protokol imzalar. Çok güzel bir proje hazırlatır. Ancak bakanlık, tahsisat ayıramadığı için okulun yapımı gerçekleşmez. Doktor buna çok üzülür. 
 
Çünkü onun en büyük düşü, öğrencilerin anaokulundan üniversiteye dek 15 yıl eğitim alabilecekleri bir komplekstir. İşte Milas’taki Mete Ersoy Okulları  bu projenin bir ürünüdürler.
    
     Dr.  Mete Ersoy, eğitimin salt niceliksel yanıyla ilgilenmez. O, okulun sosyal, kültürel ve sportif etkinlikleri için de yeterli ve uygun mekânları olması gerektiğinin bilincindedir. Bu bakımdan, projesinde uluslar arası yarışmaların ve maçların da yapılabileceği çok amaçlı bir spor salonu  planlanmıştır.
   
     Dr. Mete Ersoy, kişiliğiyle Atatürk’le bütünleşmiş biridir. O bu özelliğini:  “Beni bir çok öğretmenim fizik olarak da konuşma stili olarak da Atatürk’e benzetirdi. Bu beni çok etkiledi, bana sorumluluk duygusu yükledi” diye açıklar. Diyebiliriz ki onun çalışkanlığı, üretkenliği, kazandığını topluma geri verme anlayışı hep Atatürk düşüncesinin uygulaması gibidir. O, geleceğimizi, Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılarak kurabileceğimizi düşünür. Yeni kuşakların da bu bilinçle yetişmesini istediği için yaptıracağı okulda bir de Atatürk kitapları kitaplığı kurmayı planlamıştır. Bu amaçla da şu ana dek dünyada yayımlanan 8000’in üstündeki kitaplardan yaklaşık binini satın almıştır.
     
     Türk şiirinin usta şairi Behçet Necatigil, Dr. Mete Ersoy’un Kabataş Lisesinden öğretmenidir. Doktor,  bu usta yazın adamı öğretmeninin kendisine verdiği emekleri unutmaz ve yapılacak okulun bir bölümünde, öğretmeni adına bir kütüphane kurulmasını projeye koydurur. 
 
Bu kütüphane için derlediği yedi bin civarındaki kitabın sayısını, on bine çıkararak devletten bir kütüphane görevlisi alabilme derdindedir. Çünkü o, eğitimin dışında bile olsa görevlisi olmayan okul kitaplıklarının öğrencilerin hiçbir işine yaramadığını çok iyi bilmektedir. 
 
     Dr. Mete Ersoy, evinde bir hayvan beslemez; ama her yıl İstanbul’daki hayvan barınaklarına 5 bin lira bağışlar. Bunun gerekçesini: “ Biz, onların dünyalarını ellerinden aldık. Onları kendi otoritemize bağımlı kıldık.” Bu bakımdan onlara borçlu olduğumuzu düşünüyorum.” diye açıklar.
 
     Bu yazıyı okuyan kimileri, kazanmış da vermiş deyip geçebilir. Dr. Mete Ersoy 83 yaşında aramızdan ayrıldı.
 
 O son nefesine dek eğitime, kültüre katkılarını birikimlerini satarak gerçekleştirdi. Elinde kalan en değerli mülkünün kirasıyla okulu adına kurulacak bir vakıf vasıtasıyla okulundaki yoksul öğrencilerin eğitimlerine katkı sağlamayı planladı. 
    
     Ben ne zaman onu, tek başına yaşadığı mütevazı evinde ziyarete gitsem, hep okurken ve bir şeyler karalarken bulurdum. 
 
Kendi adıyla yaptırdığı sitedeki kiracıların kiralarını vermeden çıkıp gitmelerinden yakınırken bile aklı okulunda okuyan yoksul çocuklardadı:
 
 “Ben o paraları yoksul çocuklarıma harcıyorum. Kirasını vermeyen her kiracı, aslında o yoksul çocukların hakkını gasp ediyor.”diye söylenirdi.   
 
      Bu ulus hâlâ geleceğine umutla bakabiliyorsa, bunu Mete Ersoylara borçlu olduğunu unutmamalıdır. Çünkü Mete Ersoylar düşünceleri ve dünya görüşleri gereği bu ülkeye hizmet etmeyi, ibadet etmek gibi görenlerdir.
  Dileyelim, hallaç pamuğu gibi atılan Milli Eğitim sistemimizde Dr. Mete Ersoy’un okulları, onun ideallerine uygun insan yetiştirmeyi sürdürür.