YEMİŞİM PARTİSİNİ

Kemal Özcan 04/02/2019 - 07:27:32

31 Mart yerel seçimleri adeta genel seçim havasında geçiyor.
Adı üstünde alt tarafı yerel seçim. Ne o öyle beka meka ayakları, çocuk mu kandırıyorsunuz siz?
 
Cumhurbaşkanı seçilecek beka, milletvekili beka, belediye başkanı beka, muhtar beka... Kimin, neyin bekası bu? Sarayın, saltanatın bekasını ülke bekası diye yutturuyorlar millete.
 
Sadece vereceğimiz oylar ile ikamet ettiğimiz bölgeyi ya da şehri en iyi yönetebilecek adayları seçeceğiz.
Muhtarları partisiz seçiyoruz ama belediye başkanlarını parti sayesinde.Belediye başkanına siyaset yapsın diye oy verilmeyecek. Yanlışlık şurada yapıldı, adayları önseçimle üyeler değil, genel başkan belirledi.Peki isimleri genel başkana kim dayatttı? Partiyi partililer sayesinde ele geçirmiş olan oligark çetesi.
 
Belediye başkanları o kentte yaşayan herkesi kucaklamalı ve kentin sorunlarını çözebilecek projeler geliştirmeli.Yerel seçimler ideolojiden, inançlardan ve partizanlıktan uzak tutulmalıdır.Seçildikten sonra yakalardaki parti rozetleri çıkarılmalıdır.Aksine belediye başkanları seçildikten sonra partinin il ve ilçe başkanı gibi çalışıyorlar.
 
İl ve ilçe başkanları onların müdürlüğünü yapıyor.
Yandaşların rant kapısı oluyor.Çünkü atayan genel başkan olunca kendilerini ona karşı sorumlu hissediyorlar.Aday yeterli liyakata, tecrübeye, dürüstlüğe sahipse, kenti en iyi onun idare edeceğine inanıyorsam, yemişim partisini.
 
Belediyecilik bir futbol maçına benzer, takım oyunu oynarsan kazanırsın.Topu ayağına alınca egoistçe gol atmaya çalışan, keseri kendine yontan, kafasındaki hesaplaşmayla takımda olanların sahada işi yok.  Partiler arasında pek fark kalmadı ama adaylar ve ekipler arasında farklılık var.Gelelim CHP’nin seçim sürecine.31 Mart yerel seçimleri CHP açısından oldukça kötü geçecek. Parti o kadar kötü bir şekilde yönetiliyor ki, sürekli iktidarın ekmeğine yağ sürülüyor. İktidar ekonomik krizden, muhalefet ise aday belirleme yönteminden dolayı oy kaybedecek.
 
CHP parti meclisinde yapılan kavgalara, istifalara bakılırsa öyle pek hizmet odaklı bir tartışma yok. Senin adamın, benim adamım kavgası. İktidardan arta kalan pastanın kimlerle paylaşılacağı kavgası. Cumhur ittifakı tam blok seçime giderken, Millet ittifakı biraz parçalı bulutlu.Süreç aynı işleyecek.Seçim akşamı Kılıçdaroğlu saat 23 gibi ekrana çıkacak seçimin galibi biziz diyecek, ardından belediye başkan adayları ‘adam kazandı’ deyip film sona erecek.Birkaç yerde olay olacak ve bir seçimde böylelikle geçip gidecek..Balkon konuşmalarının ardından, önümüzdeki seçimlere bakılacak. Göreceksiniz seçimin kazananı her zaman olduğu gibi gene Kılıçdaroğlu olacaktır.Televizyonlara çıkıp, şu kadar belediye sayımız arttı, AKP şu kadar kaybetti diyerek zafer çığlıkları atacaktır.9 kez yaşadık bu senaryoyu, 10 kez olmasında bence bir sakınca yok.Demokrasi, adalet, özgürlük, barış, eşitlik kimsenin umurunda değil.
 
Herkes koltuk sevdasında, herkes kendi cebinin derdinde.Kime oy verirsek verelim birileri gene çöreklenecek ve kaldırabilirsen kaldır.Adam 20 yıldır belediye başkanlığı yapıyor, sorsan ‘bu iş çekilmez’,  ‘bu yapılacak iş değil’ diye dert yanar durur,  seçim zamanı geldi mi, bir 5 yıl daha nasıl yapabilirim derdinde.Neredeyse Roma’yı yakacak adamlar. Azcık bir durun, bir oturun ya.
 
Muhabbet şu, kazandır beni, kazandırayım seni. Dün vekil yaptıkları bugün Osman Gürün’ü kotardı, o da kendisiyle çelişenlerin kafasını koparıyor.Ondan sonra da küsüp gidenlerin arkasından saldırılar başlıyor.Ya ne yapacaktı adamlar? İnsanlarda mensubiyet,  aidiyet duygusu mu bıraktınız?
 
MYK Marmaris adayının ismini belirliyor, hatta adayın ismi açıklanıyor, Parti Meclisinde kavga dövüş isim siliniyor, yerine başka isim yazılıyor.Bodrum adayı Mehmet Kocadon ismi geri çekiliyor.Hiç kimse topu genel merkeze atarak onlar yaptı filan demesin!
 
Bu olay Muğla’da CHP’yi yönetenlerin basiretsizliğidir! Bu parti hiç bu kadar maskara olmamıştı.
 
Bu anlayış sadece Muğla’da değil, CHP’nin güçlü olduğu her yerde var.Muğla CHP’de bütün ilçelerde aday kavgası yaşanırken,Kavaklıdere ve Seydikemer adaylarının kimler olduğunu bile bilmiyoruz. İttifak konusunda da belirsizlikler var, sanki oldu bitti ye getirildi gibi.Behçet Saatçi’nin dediği gibi ‘böyle ittifak olmaz olsun’ Büyükşehirde ittifak yap, ilçelerde atış serbest. Tüm ilçelerde hem CHP’nin, hem de İYİ partinin aday çıkarma hakları var. 
 
İlçelerde CHP ile safları netleştirircesine kıyasıya bir seçim yarışı içerisinde olacak olan,İYİ Partili seçmenlerin Büyükşehirde Osman Gürün’e,yani CHP’ye oy verme ihtimalleri nedir, bunu bilen var mı? CHP seçmeninde bile kafalar karışık, alternatif bir aday ortaya çıkarsa ki, bunun sinyalleri şimdiden verilmeye başlandı.Behçet Saatçi veya 2 şubatta atanmaması halinde Mehmet Kocadon,Osman Gürün’e oy vermeyecek CHP ve İYİ partili seçmenlerin,beklediği alternatif adaylar olabilirler.Bu oldu bitti ittifakı ve parti adaylığı içindeki kavgalardan en çok AKP kazançlı çıkacaktır.Bunu partiyi yönetenler görmüyorsa, düşünemiyorsa seçmene her yol Ankara..
 
Çünkü Muğla’da MHP Datça ve Ortaca dışında aday çıkarmayarak,AKP adaylarına kayıtsız şartsız destek vermiş durumda.Datça ve Ortaca’da AKP aday çıkarmadı, MHP desteklenecek.İttifak işte böyle olur. CHP Muğla’da çok rahat kazanacağı bir seçimi riske sokmuştur. İYİ Parti’nin Yatağan’da ittifak mı yapacak, yoksa aday mı çıkaracak henüz belli değil. Halil Arslan etrafında kendiliğinden doğal bir ittifak gelişirse seçim rahat kazanılır.Genel merkez düzeyinde becerilemeyen seçim ittifakı belediye meclislerinde vücut bulmalı.Tabi bu konuda Halil Arslan’a büyük sorumluluk düşmekte.Yatağan’da CHP’liler adayın etrafında kenetlenmiş durumda. Şimdilik Halil Arslan’ın adaylığı partide ve kamuoyunda kabul görmüş gibi görünüyor.Şimdilik diyorum, çünkü asıl destek ilerleyen günlerde,Yatağan’ı yönetecek takım sahaya çıktığında belli olur.
 
Yakın çevremde kiminle konuştuysam soru aynı.
Halil Arslan’ın ekibinde kimler var?Gözlemlediğim kadarıyla Halil Arslan’ın şahsıyla ilgili hiç kimsede herhangi bir sıkıntı yok.Ancak ekipler netleştikten sonra fotoğrafa bakarak, yemişim partisini diyecek çok insan var.Bu tespitimi de en içten ve en samimi duygularımla tarihe  bir not olarak düşeyim.Bizi bize bıraksalardı hiç bu kavgalar olmazdı.Dostlar en tehlikelisi ne biliyor musunuz? Tepede çok yoğun bir HDP propagandası yapılıyor.
 
Siyasi partiler yasasına göre kurulmuş ve ona göre siyaset yapan yasal bir partiyi, terör örgütü gibi gösterip seçmenin milliyetçilik damarlarını kabartarak, bundan oy devşirmeye çalışan çok çirkin bir siyaset dili var. Bu parti terör örgütüyse, hatta yardım ve yataklık yapıyorsa her şey elinizde,ne duruyorsunuz? kapatın gitsin.Bir daha muhabbetini dahi yapmayın. Yok illa her seçim pkk, şehit, beka cart-cur ayakları yapılacak.HDP aday çıkarmadığı yerlerde sanki ittifak yapılmışçasına kıyamet kopuyor.Bunu vakti zamanında Oslo, Dolmabahçe, Habur,  Akil adamları sahaya salan siyasetçilerin yapması çok abes.Adamlara Nevruzda Öcalan’ın mektubunu okuturlarken hiç bir sakınca yoktu.  Diyarbakır meydanında Şivan Perver ve Barzani ile halkların kardeşliği mesajları verilirken,megri megri diye halaylar çekmenin bir sakıncası yoktu.Ama HDP’nın aday göstermediği yerlerde, Kürtler istedikleri partiye oy verince pkk’lı. Yazar Emma Goldman’ın seçimlerle ilgili şöyle bir veciz sözü var.
'Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı'
 
Oy vermekle sadece şunu yapabiliyoruz.Kim daha zengin olacak, kim yandaşlarına ihale verecek, kim eşini dostunu makam, mevki sahibi yapacak onu seçebiliyoruz.
 
Sandığın şöyle de bir ortak yanı vardır. Mesela kime oy verirseniz verin birileri sizin emeğinizi çalar, onunla gününü gün eder.
 
Sahip oldukları tüm servet bizden çaldıklarıdır.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!