YATAĞAN FACİASI-4

Kemal Özcan 08/09/2018 - 08:51:16

Sayın başkan Burhan Abacı’dan sonra ‘bir daha başka acı yaşamadık’, ’ta ki özelleştirmeye kadar’ diyerek aslında şunu demek istiyor. 
 
Santral özelleştikten sonra üretim baskısıyla birlikte, sendika ve kamu denetimi de olmayınca, santral Allaha emanet çalıştığı için bu facialar kaçınılmazmış!
Sayın başkanın pek unutacağını sanmıyorum ama belki unutmuş olabilir diye hatırlatıyorum. 
 
Burhan Abacı’dan sonra ‘ta ki özelleştirmeye kadar’ santralde birçok ölümlü iş kazası yaşandı.
Hayatını kaybeden, sakat kalan, felç olan arkadaşlarımız oldu.Onlar nasıl unutulur anlamış değilim
Neyse gelelim esas meseleye.
 
Erol Soğancı, çöken galerinin yakınında bir hidrojen üretim istasyonu olduğuna dikkat çekmiş.‘Eğer galeri küçük bir sapma ile onun üzerine düşmüş olsaydı, o gün Yatağan diye bir şehir kalmazdı. Haritadan silinirdi.’ demiş.
 
Yatağan haritadan silinirmiş!
Değerli dostlar bu felaket tellallığı değil de nedir?Bunu sıradan biri söylese güler geçer hiç ciddiye almazdım ama söyleyen Erol Soğancı ise durur düşünürüm.
 
Tamam herkes konuşsun, fikirlerini serbestçe söylesin, eleştirsin ona bir sözümüz yok ama lütfen bilerek konuşalım.Sayın Özcan Özgür kendisine ne söylendiyse hiç yorum katmadan olduğu gibi yayınlamış. 
Hatta yazının orta yerine santralin havadan çekilmiş bir resmini koymuş.Resmin üzerinde çöken galeri ve yanındaki hidrojen üretim istasyonu ok işaretiyle gösterilmiş.Böylelikle yazının daha inandırıcı olması sağlanmaya çalışılmış diye düşündüm.Bende santralde çalışan biri olarak size galeri ile ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum. Galeriyi tutan ayakların görevi hem üstündeki yükü taşımak, hem de galerinin yanlara devrilmesini önlemektir.
 
Ayaklar ikiz kenar üçgen şeklinde monte edilmiş.İşte bu ayak yapısından ötürü galerinin teknik olarak yanlara devrilme ihtimali ortadan kaldırılmış.
 
Hadi bir an için galerinin yana devrildiğini farz edelim, 
galerinin hidrojen üretim istasyonu yanına denk gelen yüksekliği,yaklaşık istasyonun tel çiti kadar bir mesafe aralığında.
 
Gene hiç ihtimal yok ama galerinin hidrojen istasyonu üstüne devrildiğini farz edelim, sayın başkan nasıl bir patlama hayal etmiş ki, bu patlama ‘Yatağan’ı ortadan kaldıracak’ şiddetteymiş onu anlamış değilim. 
 
Hem 20 yıla yakın şube başkanlığı yapmış birinin,ortaya attığı bu iddia eğer doğruysa bunu şube başkanlığı yaptığı sırada  dile getirmesi gerekmiyor muydu?Böyle şeyler insanın aklına yetkisiz ve sorumsuz olunca mı gelir?Amaç nedir, neyin peşindeyiz, kime ne ispatlamaya çalışıyoruz gerçekten anlamadım?Sayın başkan konuya vakıf olduğunu belirtmek için hidrojen gazının özelliklerinden filan da bahsetmiş.
 
Atmosfere sızacak gazın yüzde 4 gibi bir oranda oksijenle buluşması Yatağan’a ‘hidrojen bombası’ atılmış gibi bir etki yaratacağını söylemiş.Hidrojen konusunda size şunu rahatlıkla söyleyebilirim.Hidrojen gazı atmosfere salındığında veya sızdığında hiçbir tehlikesi yoktur.Açık havada hidrojenin gazının patlama ihtimali yoktur.
 
Diğer yakıtları yanarken teneffüs etmek tehlikelidir ama hidrojen tehlikeli değildir.Santralde hidrojenin nasıl bertaraf edildiğini biliyor musunuz?
Anlatayım, resmen atmosfere atılarak bertaraf ediliyor.Hidrojen benzin ve doğalgazdan daha az tehlikesi olan bir gazdır.Tarihte bazı hidrojen kazalar olmuş, fakat diğer yakıtlara kıyasla hidrojenin daha tehlikeli olmadığı anlaşılmıştır. Örneğin 1937 yılında Hindenburg balonu kaza yapmış. Kaza nedeninin statik elektriğin balon kaplamasını tutuşturması olduğu anlaşılmış.
 
İçindeki hidrojen gazı yanmıştır ancak balonda bulunan 56 yolcu yürüyerek balonu terk etmiştir.Hidrojen içtiğimiz sudan çeşitli yöntemlerle ayrıştırılarak elde edilir.Hidrojen gazı yakılırsa su buharı çıkar ve sonuçta sonsuz bir çevrim yaşanır.Bu yüzden bilim adamları hidrojeni geleceğin yakıtı olarak görüyorlar.
Ancak kapalı bir mekandaki veya kaptaki hidrojen gazına belli oranda oksijen karışırsa işte patlama o zaman meydana gelir..O tehlike karbondioksitle tampon yapılarak önleniyor ve ardından karbondioksit boşaltılıyor.Bu boşaltım ve dolum işlerini yapan elektrikçi arkadaşlarımız daha iyi bilir. Hepsi bu!
Hidrojenin çıkardığı enerji doğalgazdan 22 kat daha azdır.
 
Evlerimizde kullandığımız doğalgaz ve araçlarımızdaki benzin hidrojenden daha tehlikeli.Bu iddia ortaya atılmadan önce mevcut sendika yönetimiyle ve konunun uzmanlarıyla görüşülseydi daha doğru olurdu. En azından internetten bir araştırma yapılabilirdi.
 
Böyle aslı astarı olmayan, insanları tedirgin eden bir iddianın,20 yıl bu şubenin başkanlığı yapmış biri  tarafından ortaya atılması bizleri ziyadesiyle üzmüştür.
Bugüne kadar bu iddia ile ilgili bir tezkip yazısı bekledim o da olmayınca kendimi yazmak zorunda hissettim. Özcan Özgür’e lafım sözüm yok, olamaz da zaten. 
 
20 yıla yakın sendika başkanlığı yapmış, ‘o ünlü barikatları kuran adam’ dediği insana güvenmesinde ne yapsın?Gerçi ortaya atılan bu felaket senaryosuna bugüne kadar itibar eden de olmadı zaten.
 
Yoksa Yatağan’da yaşayanlar duyarlı insanlardır
‘Yatağan ortadan kalkardı’, ‘Yatağan haritadan silinirdi’iddialarında en ufak bir doğruluk payı olsaydı, inanın yer yerinden oynardı.
 
Herkes rahat olsun, böyle bir tehlike söz konusu değildir.
 
Şimdilik hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!