YARININ POSTA PULLARI

Kemal Özcan 05/09/2017 - 10:41:45

YARININ POSTA PULLARI

Bu yıl ki 30 Ağustos resepsiyonu öncekilerden farklıydı.

İktidar ve adalet ilişkisini çok bariz gördük.

Kılıçdaroğlu’da yollarda ve Çanakkale şehitliğinde fellik, fellik adaleti arıyordu.

Halbuki adalet sarayda neredeyse amuda kalkacak.

Kuvvetler ayrılığı da neymiş?

Kuvvetleri birleştireceğiz demişlerdi, yaptılar.

Hayaldi, gerçek oldu!

AKP Genel başkanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Başkomutan sıfatıyla sarayında kutlamaları kabul etti.

Anayasa Mahkemesi başkanı Zühtü Arslan’ın, Erdoğan’ın huzuruna çıktığı o an her şeyin özetiydi sanki.

Tayyip Erdoğan’ın elini sıktıktan sonra öyle bir eğildi ki, biraz daha eğilse kesin yere düşerdi.

Kameralar önünde böyleyse dedim, kameranın olmadığı yerlerde kim bilir nasıllar?

Yargımız süper bağımsız ve kendisini atayanlara karşı sonsuz saygılı.

Tayyip Erdoğan da bu saygıdan gayet memnun olmuş ki,

yüzündeki o ketum tebessüm sanki bir zaferin ifadesi gibiydi..

Hukukun üstünlüğünden, başkanın hukukuna doğru devriliyoruz.

Bazı fotoğraflar vardır, bir dönemi tek bir karede anlatır.

İşte bu fotoğraf onlardan biri.

Nihayet iktidarla adaletin birliği sağlanmış.

Aslında bu ülkenin yargısının bittiğinin resmidir.

Hakimlerin cübbesi vicdanın ve tarafsızlığın sembolüdür.

Yargı kimseden emir almadığı gib bağımsız olduğu için bırakın birilerinin önünde eğilmeyi,

kimsenin önünde iliklemesin diye cübbelerinde düğmesi yoktur.

Hatta kimseden rüşvet almasın diye cübbelerinin cepleri de yoktur.

Demek ki, ekmek davası, ikbal kaygısı ve makam sevgisi yargıyı da sarmış.

Türk demokrasisinin alnına çalınmış bir kara lekedir bu fotoğraf kareleri.

Vatandaşın hakkını hukukunu aramak için sığındığı son liman olan,

Anayasa mahkemesinin başındaki zat böyle davranıyorsa diyecek bir şey bulamıyorum.

Allah yardımcımız olsun!

İşin en vahim tarafı ise bu yaptığı hareketi ülkenin yarısına sorsan ‘normal’ kabul eder.

Kimse umursamadığı için daha beterlerine doğru sürükleniyoruz.

Bu adamı 3 aday içinden Anayasa mahkemesi üyesi yapan kişi Abdullah Gül’dür.

Ve bu zat 2008 yılında Anayasa mahkemesini sert şekilde eleştirmiş,

AKP’yi kapatma davasını "yargı darbesi" niteliğinde olduğunu söylemişti.

Bu şahıs bugün Anayasa mahkemesi başkanı.

Resepsiyon bölümündeki fotoğraf ise dünyanın en isteksiz, en samimiyetsiz fotoğrafı.

Bütün resepsiyon ayakta, Reis ve seçtiği üç beş kişi koruma ordusunun önünde köşe koltuğunda oturuyor.

Önlerindeki sehpalarda 15 Temmuz köprüsünün maketleri ve içinde lokumlar, kurabiyeler.

Laik bir ülkede, zafer bayramı resepsiyonunda Kuran-ı Kerim tilaveti.

Artık siyasal İslam’ın, din tacirliğinin, dini şovların sınırları da kalmadı.

Protokolde 15 Temmuzda karargahında esir alınan, yani derdest edilen Genelkurmay başkanı Hulusi Akar’ın eşi de,

Emine hanımın ay yıldız broşlu ihtişamının yanında başına eğreti bir şal geçirmiş oturuyordu.

Başındaki şalla cami gezen turist kızlarını hatırlattı bana.

Bir de ‘makyaj yapan kadının kaportası bozuktur’ sözünü hatırladım ne hikmetse.

Türkiye’nin 15 yılda nerelere geldiğini gösteren ibretlik fotoğraf kareleri bunlar.

Ağlak, ağlak bir karış suratla, önlerindeki köprülü kurabiyelerle tam bir kombinezon oluşturmuşlar.

Metal yorgunluğu tüm devlete sirayet etmiş görüntüsü.

26 Ağustos büyük Malazgirt savaşı kutlamasının yorgunluğu henüz geçmemiş.

Herkes tıklam tıkış büzüşmüş ama Reis metroda oturur gibi bacaklarını açmış.

Yanına eski başbakan Davutoğlu’nu oturtmuş.

Yenisini ortada göremeyince, Reis başbakanları karıştırdı herhalde diye düşündüm.

Neyse dostlar bu görüntüler 30 Ağustos’a hiç ama hiç yakışmadı.

Amerikalı aktör Gracie Allen, ‘Bugünün devlet başkanı, yarının yalnızca posta puludur’ demiş

Yani özetle demiş ki, yalamak için acele etmeyin, yarını bekleyin!

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!

Kemal ÖZCAN-04/09/2017