YA İSRAF HARAM OLMASAYDI?

Kemal Özcan 19/09/2018 - 08:34:01

Devletin tepesinde bir şatafat, bir gösteriştir gidiyor..
Siyasal İslam’ın ülkemize getirdiği duruma bakın.
Kaymakamı altın varaklı makam odasında oturuyor, valisi deri yataklı VİP araç yaptırıyor.
Dünya liderimiz Katar’dan VİP uçak alıyor.
Yüzlerce milyona uçak, onlarca milyara saray.
Güya memlekette kriz var!
Siyasal İslamcılardaki şatafat, para hırsı, kibir ve kendisinden başkasını düşünmemenin nedenini bir türlü anlamış değilim.
Hani bazen düşünüyorum da ‘Allah’tan israf haram.’ diyorum.
Ya israf haram olmasaydı?
Afganistan, Pakistan, Mısır, Tunus, Cezayir, Fas, Ürdün gibi ülkelerin içine düştükleri sıkıntıların başlıca nedeni israftır..
Siyasal İslam bu ülkelerin altından girdi üstünden çıktı.
Şatafat ve gösteriş bir Ortadoğu kültürüdür.
Ortadoğu kültüründe mütevazi olmak, tevazu göstermek zayıflık belirtisi olarak görülür.
Türkiye’nin şu anki durumu ile Osmanlı'nın son dönemi birebir örtüşüyor.
Padişahların hepsi lüks ve savurganlık iç inde yaşamışlardır. 
Dünya liderimiz ilk İstanbul belediye başkanı olduğunda mütevazı bir hayatı vardı. 
İhtişamdan, israftan uzaktı. 
Şimdi ise güçlü görünmek için binlerce korumaya, koskoca saraylara, devasa uçaklara bel bağlıyor.
Bunun yanı sıra sarayı büyük olunca, 200 araçla ve 3 bin polisle geçit yapıp yolları kapatınca, 
bilmem kaç tane uçakla ülkeden ülkeye gezince ülkemizin büyük olduğuna inanan bir kitle var.
Ne demişler dünyada mekan, ahirette iman.
Şimdi batma sıra bizde..
 
Görünen köy kılavuz istemez.
Türkiye her alanda çöküş yaşıyor, sadece ekonomik anlamda değil sanattan spora, ahlaktan eğitime, 
sağlığa kısacası hayatın her alanında bir çöküş var.
Halkın sofrasındaki ekmek gitgide küçülürken,
birilerinin lüks yaşamı ekonomik büyüme diye lanse ediliyor.
Bir sürü küçük firma battı, yüz binlerce çiftçi kendi toprağını işleyemez hale geldi, 
milyonlarca işsiz yıllarca günlük işlerde çalışarak hayatta kalmaya çalıştı.
Siyasi iktidar kendi yandaşlarına, seçmenlerine bir şekilde koruyor, ancak AKP'ye minnet etmemiş, 
aç kalsa da fak-fuk fonlardan para dilenmemiş, kömüre, makarnaya oyunu satmamış çok sayıda insan var.
Çalışanların tatil yörelerine gelmesini birileri kriz yok gibi göstermeye çalışsa da, 
kazandığından fazlasını harcayan insanların olduğu, 
ürettiğinden fazlasını tüketen bir ülkede kriz her zaman vardır.
80 milyonluk bir ülkede AVM’lerin doluluğu, 
ya da trafikteki araç sayısı ile kriz yoktur diye düşünmek,
körler sağırlar birbirini ağırlar komedisidir.
Bu tatille gelişmişlik konusunda sizlere somut bir örnek vermek istiyorum.
Mesela Japonya’nın nüfusu 120 milyondur.
Nüfus sayımlarında 60 milyon civarında çıkar.
Peki diğer 60 milyon Japon nerede?
Dünyanın dört bir köşesinde tatilde.
120 milyon Japon’u aynı anda Japonya’da bir arada göremezsiniz.
Gördünüz mü tatille gelişmişliğin orantısını?
Kriz bazen şiddetini artırır, bazen sakin bir seyir izler ama bizde kriz hep vardır.
Çünkü biz dışa bağımlı, çarpık gelişen bir ekonomiye sahibiz.
Atatürk ‘çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar,
evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar’ 
demesine karşılık bunlar hala ‘itibardan tasarruf olmaz’ kafasındalar.
Yaptıkları en iyi şey ekonomiyi düzeltmek için faiz artırmak.
 
Faiz artırarak ekonomi düzelmez!
Gerçi faiz de haram ya neyse.
Üretmediğin sürece faizi tavan yaptırsan dolar düşüyor gibi görünse de üretmediğin, 
dışa bağımlı olduğun sürece o dolar gene aynı seviyeye gelir.
Bu arada Katar Emiri, Erdoğan sevgisinden olsa gerek uçağı hediye etmiş.
Dünya liderimiz kendi söyledi.
Ne diyelim hayırlı olsun.
Krizden kurtulmamızın bir tek yolu var, AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın istifa etmesidir.
Bu iktidarın mevcut ekonomik krizi çözme gibi bir şansı hiç yok.
Çünkü problemi çözmek için öncelikle onu anlamak ve planlamak gerekiyor.
Yoksa düzelme şansımız yok ve de zaten düzelemeyeceğiz!
İnşallah yanılıyorumdur ama alenen açlık ile terbiye edileceğiz gibi geliyor bana.
Vatandaşın yarısı krizin varlığından habersiz ‘dış güçlerin oyunu’ diyerek avunuyor; 
diğer yarısı öyle küstürülmüş, öyle ötekileştirilmiş ki, bu ülke için bir şeyler yapma istekleri bile kalmamış..
İşte bu yüzden daha önce hiç yaşamadığımız günlere tanık olacağız.
Türkiye yüz yıllık tarihinin en büyük ve en uzun krizini yaşayacak ve resmi olarak da iflas edeceğiz.
Kim bilir belki de ondan sonra her şey daha güzel olacak.
 
Siz en iyisi mi karınca misali bu kışa hazırlıklı olun.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!