‘TÜRKLER TAŞ TAŞIMAKTA ÇOK İYİLER’

Kemal Özcan 29/10/2019 - 07:31:00

1945’ten beri Amerikan Emperyalizminin sömürgesiyiz. 70 küsur yıldır iliklerimize kadar yaşıyoruz bu sömürüyü.Ülke topraklarının beşte biri Emperyalist şirketlerin elinde.
Yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz işbirlikçi iktidarlar tarafından peşkeş çekiliyor.
Kendi topraklarını başka ülkelerin hizmetine açan onun hizmetinde olur.
Ekonomik bağımsızlığı olmayanın siyasi bağımsızlığı da olmaz.
Kaz dağlarını Kanadalı bir şirkete sattılar.
Şirketin adı AlamosGold..
200 hektarlık bir alanda maden aranmasına ve 195 bin ağacın kesilmesine izin verildi.
Alamos Gold şirketinin temsilcisi ‘Ağaçları şirketin değil, hükümetin kestiğini’ söylüyor.
AKP faşizminden aldığı güçle diyor ki, ‘biz bunun için para ödedik’
Ormancılık izinleri kapsamında 5 milyon dolar ödemişler.
Ağaçları kessinler ve yeniden ağaçlandırma yapsınlar diye..
Emperyalist haydutluğun bir başka versiyonu bu.
195 bin ağacı kes, 2 milyon insanın içme suyunu siyanürle zehirle, bin yıllık zeytin ağaçlarının kökle,
yeniden ağaçlandırın diye 5 milyon dolar öde.
Emperyalist tekeller bir ülkeye girmeden önce o ülkenin yasalarını dizayn ederler, işbirlikçi hükümetleri iş başına getirirler.
Engelleri kaldırtırlar ve ona göre başlarlar yağmaya talana.
AKP iktidarında zaten yasa kural hak getire.
Mesela madencilik yasasını çıkarmadan önce yeraltı zenginliklerimizden bahseder dururlar.
Onları yeraltından çıkarılınca ekonomik sorunların çözüleceği, 
zengin, mutlu, mesut, müreffeh bir ülke olacağımız duygusunu yaşatırlar millete.
Yasa meclise geldiğinde zaten itiraz eden kalmaz, itiraz edenlerin de sesi duyulmaz.
Önce yerli şirketlerle ortaklık filan kurulur, bürokratik işlemler bitince tüm madeni yabancılar alır geçer.
Madenin işi bitince yine yerli bir işbirlikçiye satar giderler.
Çöplerini, pisliğini bize temizletirler.
Sistem böyle çalışıyor.
Bu iktidar maden yasasını tam 14 kez emperyalist asalakların istediği gibi değiştirdi.
118 emperyalist tekele 593 maden arama ruhsatı verdiler.
Asıl madeni aldıktan sonra çöplüğünü bize bıraktılar.
Bir yandan GDO’lu gıdaları, bir yandan Siyanürlü içme suyunu tüketiyoruz. 
O yetmedi Kanadalı şirketin CEO’su ‘Türkler taş taşımakta çok iyiler’ diye bizi aşağıladı.
Kendi ülkende köle muamelesi görmek bu olsa gerek. 
Elin yabancı iş adamı sana firavunun piramit taşı taşıttığı köle muamelesi yapıyor.
Her an, her saat millete ‘tek vatan’ demagojisi yapan siyasi iktidar satıyor vatanı.
Oksijen deposu Kaz dağlarını delik deşik ettiler.
Öyle ki gizlenemeyecek boyutlara gelince yaptıkları tahribat ortaya çıktı.
Kaz dağları bu hale gelene kadar orada yaşayan halk ve çevre mücadelesi verenler bu tahribatı nasıl görmemiş hayret ettim.
AKP sözcüsü çıktı dedi ki, ‘Hükümet olarak Kaz dağları konusunda hassas bir tutum içerisindeyiz’
Hassasiyete bakar mısınız?
Vatan topraklarını evlek evlek, parsel parsel sattılar.
Halkın 100 yıllık birikimlerini mirasyedi bir evlat gibi har vurup harman savurdular..
Para gelsin de nasıl gelirse gelsin?
AlamosGold’un verdiği yüzde 2-3’lük kırıntıya bile razı oldular.
‘Satarım babalar gibi satarım. Gece yatağımdan kalkar gene satarım’ diyen pervasız Maliye bakanları gördü bu ülke.
Ve gözlerini kırpmadan babalar gibi sattılar!
Vatan topraklarını ve Cumhuriyet kazanımlarını yağmaya ve talana açmakta sınır tanımadılar.
Yaşar Kemal’in Anadolu insanı üzerine şöyle bir tespiti var.
‘Bu Anadolu insanı kolay bağışlamaz. Anadolu toprakları üstüne titrer. Kurtuluş savaşımıza bakın!’
Evet Anadolu tarihi isyanların ve ayaklanmaların tarihidir.
Toprağına göz dikeni affetmez.
Hele hele ihaneti hiç affetmez.
Bakın Kaz Dağları nasıl da bir vatan savunmasına dönüştü.
Kirazlı’nınBalaban tepesinde ilk konuşma yapan kimdi biliyor muşunuz?
Ayağında şalvarı, başında yazmasıyla Hafize teyzeydi.
Vatana olan sevgisini, ihanete olan öfkesini şöyle dile getirmişti.
‘Kaz Dağları anamız, babamız, aşımız, ekmeğimizdir. 
Sen yanacaksın diye yüreğimiz titrerken seni yabancılara kim sattı?’
Halkımız ormanlar yakılmasın diye uğraşırken, onlar gelip ormanları kestiler.
Hafize teyzeler, ‘Devlet benim’ diyen Havva analar oldukça,
AKP faşizmi Anadolu topraklarında istediği gibi at koşturamayacaktır.
Türkler taş taşımakta çok iyilermiş!
Bu ülke insanının aşağılanması ilk değil.
Kore savaşı sırasında Amerika’nın Dışişleri bakanı,
‘Türk askerleri çok ucuz, bize maliyetleri adam başı 23 cent’  demişti.
Yakın bir geçmişte Soros 'Türklerin en iyi ihraç kalemleri orduları’ sözünü söylemişti.
Büyüklerimiz‘Laf taşıma taş taşı’derlerdi.
Belki de taş taşımakta iyi oluşumuz ondandır.
Yalnız şunun altını çizeyim, Yaşar Kemal’in de dediği gibi,
eğerbu millet bir ayağa kalkarsa taşı taş üstünde bırakmaz onu da bilesiniz..
Şeyh Bedreddin ise ‘sen bakma havanın durgunluğuna, derya dediğin uyur uyur uyanır’ diyerek özetlemiştir Anadolu insanını.
Batıyı sömürgecilikle suçlayansiyasi iktidar kendi ülkesinin sömürülmesine hiç ses çıkartmıyor.
Kanadalı şirket 100 milyon dolarlık yatırımla 4,7 milyarlık altını götürüyor.
Harcadıklarının 45 katı kar yapıyorlar.
Kaz Dağlarında maden aramak apaçık ihanettir ve her şey gözümüzün önünde gerçekleşiyor.
İktidarın bu memlekete daha ne kadar kötülük yapabileceğini görmek için yaşıyoruz sanki.
Madenin ruhsatı 1987 yılında verilmiş daha sonra iptal edilmiş.
2002 yılında yeniden ihale edilmiş, hisseler el değiştirmiş.
22 Eylül 2009’da Kirazlı ruhsatları 40 milyon dolara Fronteer’denAlamosGold’a devredilmiş. 
Tam bu sırada MADEN Yasası değiştirilmiş.
CHP Maden Yasasının bazı maddelerini, 
Orman izinleri ile ilgili 7. Madde de dahil Anayasa Mahkemesine taşımış. 
Orman izinleri askıya alındıysa da bu kural eski ruhsatlara geçerli olmadığı için Alamos Gold mevcut izinlerle devam etmiş.
Bu yasaya göre 25 dönümden küçük madenler için ÇED gerekmiyormuş.
Ardından şirketler kapasite genişletme başvurusu yapıyorlarmış.
O yüzden de projenin adı ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi.’imiş.
Benim anlamadığım bu kadar ağaç kesilirken,
koca Kaz Dağları bu hale gelirken neden hiç görmedik?
İlk kazmayı vurduklarında, ilk ağacı kestiklerinde neredeydik?
Adamlar ciğerlerimize siyanür basıp, üstüne ‘bunlar çok iyi taş taşırlar’ diye dalga geçiyorlar.
Zeka gerektirmeyen işlerde sadece beden gücüyle yapılan işlerde çok iyiyiz.
Avrupa’nın en büyük altın madeni Uşak Kışladağ’da..
Maden 2006 yılından beri işletiliyor ve tam 240 tonluk bir potansiyele sahip.
Protestolarıyla ünlü Bergama Ovacık’ın potansiyeli 24 ton .
Köylülerin elinden arazilerini üç kuruşa aldılar.
Sonra siyanür zehirlenmesi şüphesi ile 837 köylü hastanelik oldu. O köylüler şimdi çaresiz ölümü bekliyor.
Çünkü siyanür öldürücü bir zehirdir.
Öldürmese bile ilerleyen yıllarda Parkinson gibi merkezi sinir sistemi bozuklukları yapabiliyor..
Bu zehirlenme olayından sonra maden Danıştay kararı ile kapatılıyor, maalesef ardından tekrar açılıyor.
Dünyada altın madenlerinin yüzde 90’nı Kanadalı şirketlerin elinde. Taşı da arazisini üç kuruşa satın aldıkları köylüye taşıtıyorlar. Kaz Dağları bu ülkenin ciğerleridir, oksijen deposudur.
Talan edilmesi ihanettir! Kaz Dağlarının üstü altından daha değerlidir! Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!