TESADÜFEN YAŞIYORUZ...

Kemal Özcan 24/05/2017 - 09:47:31

Öylesine pisi pisine ölüyoruz ki, ne yazsak, ne anlatsak boş.

Ölümün nerden ve nasıl geleceğinin asla belli olmadığı bir ülkede yaşıyoruz.

Yitip giden hayatlar, yitip giden hayaller.

Birlikte çalıştığımız bir Alman mühendis bize ‘siz tesadüfen yaşıyorsunuz, biz ise tesadüfen ölüyoruz.’ demişti.

Şimdi bakıyorum da adam ne kadar da haklıymış.

Bu ülkenin en acı gerçeklerinden biri de trafik terörüdür.

Resmi rakamlara göre 2015 yılında sadece trafik kazalarında 7530 kişi hayatını kaybetmiş.

En vahim iş kazaları, en olmadık trafik kazaları bizde olur.

Mesela 2004 yılında bir hızlı tren faciası yaşanmıştı.

Hükümet, Cumhuriyetin ilk yıllarından kalan raylara bir hızlı tren kondurmuştu.

Sakarya’nın Pamukova ilçesinde vagonları raydan çıktı.

Bu şovda 41 kişi hayatını kaybetmiş, 80 civarında yolcu yaralanmıştı.

Kazanın siyasi sorumlusu ulaştırma bakanıydı, istifa etmesi gerekiyordu, ama etmedi.

Aynı şahıs bugün başbakan.

Ucu kendilerine dokunur korkusuyla TCDD Genel müdürü hakkında bile soruşturma açılmasına izin verilmedi.

41 kişi öldü, fakat hiç kimse ceza almadı.

Geride hayatını kaybedenler için yazılmış ‘denek hayatım’ isimli bir şarkı kaldı.

Geçenlerde anneler günü vesilesiyle bir araya gelip, İzmir’den yola çıkanlara, Azrail Muğla’nın sakar rampalarında yakaladı.

24 kişi hayatını kaybetti.

Sakar'ın gelmiş geçmiş en acı kazalarından biriydi.

Bizim yarım otobüs diye tabir ettiğimiz yaklaşık 30 kişilik bir midibüse 43 kişi doldurmuşlar.

Soma katliamı ile aynı güne denk gelmesi sanki bu ülkenin özeti gibi.

Haybeye ölümlere doyamadı gitti bu kara topraklar.

Sakar geçidi aslında çok güvensiz bir yol değildir.

Yol çift şeritli duble, ancak araçların karşı şeride veya uçuruma yuvarlanmasını engelleyecek sağlam bir düzen yok.

Bu tip tehlikeli yerlere sabit, yüksek çelik, beton bariyerler konmalı ki, kaza yapan araçlar hiç değilse yolun içinde tutulabilsin.

Yokuş aşağı ve 180 derece dönüş yapılması gereken birçok virajı var.

Burayı bilenler için pek bir sıkıntı yok, ama hiç bilmeyen veya buradan hiç geçmeyen birisi için oldukça tehlikeli bir yoldur.

Bir o kadar da seyrine doyum olmayan eşsiz bir manzaraya sahiptir.

Seyir tepesinden Gökova körfezine bakınca insan adeta büyülenir.

O doyumsuz manzara anneler gününde kana bulandı.

Katliam gibi, cinayet gibi bir kaza oldu.

Otobüs bildiğiniz karton kutu gibi açılmış, parçalanmış, yolcular içinden fırlamış, her biri bir yere savrulmuş.

Görüntüler çok korkunçtu çok.

Hafta sonu için mutlu, mesut günübirlik bir geziye çıkıyorsun ve sonuç bu.

Hayaller, ümitler, anneler, babalar ve çocuklar vardı o otobüsün içinde. 

İş stresinden, şehir stresinden kaçan mutlu insanlar vardı.

Belki de aralarında parayı zorlukla denkleştirip o otobüse binenler vardı.

Her ölüm kötüdür ve kaçınılmazdır ama bu tür ölümler insanın canını daha fazla yakıyor.

Yaşadığımız her gün bir sevdiğimizle son günümüz olabiliyor.

Artık insanların önlenebilir sebeplerden dolayı ölmeleri önlenmeli.

Sorumluları bulunsa da, nedeni bilinse de bu gidenleri geri getirmeyecektir.

İnsanlar sevdiklerini kaybetti.

Ne ölenler için, ne yaralılar için, ne de yakınları için söylenebilecek, anlamı olan çok fazla cümle kuramıyorum..

Otobüs, minibüs ve midibüslerde emniyet kemeri takma mecburiyeti getirilmeli.

Bu işin en büyük sorumlusu düzenleme ve denetim görevini yapmayan devlettir.

Yetkisiz, belgesiz, eğitimsiz sürücüler ve bakımsız araçlarla tur düzenleyenler de suçludur.

Toplu taşımanın görüldüğü kadar basit bir iş olmadığının önemi artık kavranmalıdır.

Ülkemizdeki yolcu taşımacılığı içler acısı bir durumdadır.

Yetersiz, kalitesiz taşıtlar, ufak karlar uğruna yapılan ihmaller, kaplama lastikler, bakımsız araçlar, yetersiz denetim, caydırıcı olmayan yaptırımlar.

Bütün bu olumsuzluklar bir araya gelince başka ne olabilir ki?

Artık ne desek boş..

Umarım önlemler alınır, başka canlar yitip gitmez.

Bir de Dalaman, Fethiye arasındaki Göcek rampaları var tehlikeli olarak.

Göcek tüneliyle o tehlike bertaraf edilmiş gibi görünse de geçiş ücreti 4 buçuk lira olduğundan herkes rampadan gitmeye başlamış.

960 metrelik tünelden git, gel 9 lira.

100 kilometrelik İzmir otobanı ve 3 kilometrelik selatin tüneli git, gel 7 lira.

10 yıldır resmen milleti soyduruyorlar.

Devletin yaptığı ve parasız olacağı söylenen ikinci tünelin yapımı biteli neredeyse bir yılı geçti, ama hala faaliyete geçirilmedi.  

Yatağan ile Termik Santral ve Kömür ocakları arasındaki 3 kilometrelik ölüm yolunun yapımına başlanır gibi oldu.

İş makinaları çalışmaya, zeytin ağaçları köklenmeye başlandı, ama nedense işler yavaş ilerliyor.

İşçileri taşıyan toplu taşınma araçlarının güzergahı olan bu yol en kısa sürede bitirilmesi gerekiyor.

Ayrıca bu yol üzerindeki kavşaklar, trafik ışıkları ile kontrol edilmelidir.

Yetkililere ve sorumlulara buradan bir kez daha uyarıyorum.

Bu yol, üstündeki trafiği taşıyacak durumda değil ve facia resmen “geliyorum” diyor.

Geldikten sonra da önlem almanın bir faydası yok.

Sakar geçidindeki kazada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Milletimizin başı sağ olsun, ailelerine sabırlar diliyorum.

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!