‘TEBRİKLER İMAMOĞLU!’

Kemal Özcan 06/08/2019 - 08:37:59

İmamoğlu aleyhinde yazı yazmak hiç içimden gelmiyordu.Henüz erkendi ve daha işin başında onu eleştirmek istemiyordum.Aslında AKP iktidarına son verecek bir lider olarak görüyor, destekliyordum.
Ancak geçen Face’de ‘O değil de, Sayın İmamoğlu,
500 işçinin 1 aylık maaşını saat diye koluna takmak halkçılık mıdır?’ diye bir soru sordum.
İşçi sayısında hata olabilir, gene de 150-200 işçi maaşından az değil.
Tabi hiç kimse ‘halkçılıktır’ diyemedi.
‘Sana ne lan kendi parasıyla almış! 
Yakışır başkanıma!’ gibisinden sığ yorumlar yapıldı.
Baktım, kutsallarına dil uzatsan bu kadar tepki vermeyecek kişiler,
müritlik mertebesinde, mabadının kılı misali işi hakarete vardırmaya başladılar..
Artık İmamoğlu'nu yazmam şart oldu dedim! 
Mesela 23 Haziran seçimlerinden sonra biri Twitter’da şöyle bir mesaj yayınladı.
‘Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için ezici bir zafer!
İstanbul ve Türkiye demokrasisi için harika haber. Tebrikler!’
Bu mesajı yayınlayan vatandaş kimdi biliyor musunuz?
Adı Kati Piri..
Görevi Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raportörü..
Bu arada Alman basını da seçim sonucunu canhıraş alkışlıyordu.
DieWelt, ‘Erdoğan dönemi sona eriyor’ başlığını atarken, 
DeutscheWelle ‘Türk demokrasisi hala canlı’ yorumunda bulunuyordu.
Türkiye’nin en büyük sermaye örgütü olan TÜSİAD ise, 
24 Haziran’da yaptığı açıklamayla İmamoğlu’nun zaferini kutladı.
Niye sevinir ki bu adamlar?
İmamoğlu, aynı zamanda TÜSİAD’ın en etkili ismi,
ve Türkiye’nin başlıca kapitalist grubu olan Koç Holding ile de sıkı ilişkilere sahip.
Nitekim göreve geldiğinde ilk iş olarak kendisine 5 danışman, 2 genel sekreter atadı.
Kimdi bunlar?
Birinin adını zikredeyim.
Yavuz Erkut..
Yavuz Erkut özelleştirmeden sonra 2015 yılına kadar Koç holding'in CEO’su.
Bu ismi TÜPRAŞ işçileri çok yakinen tanır, bilir.
4300 TÜPRAŞ işçisinin toplu sözleşmeleri Yüksek Hakem Kurulunda görüşülürken,
işçiler rafinerileri terk etmeme eylemi yapıyorlardı.
O ara atadı bu şahsı..
Hatırlarsanız seçimden önce 10 Ocak tarihinde Bedrettin Dalan ve Nurettin Sözen’le görüştükten sonra soluğu Sarayda almıştı.
Kılıçdaroğlu Beştepe’nin yolunu bilmese de, demek ki İmamoğlu biliyormuş.
Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’la ilgili tecrübe, öneri ve tavsiyelerini dinlediğini söylemişti.
İmamoğlu seçimden hemen sonra, 
‘Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum… Sizinle uyum içerisinde çalışmaya talibim’ demişti.Belediyede yapılan yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, 
bunların kişisel olarak Erdoğan’a dayandığını düşünmediğini söylemiş, ve ‘Elinizi barış için uzatmak ülkenin yararına  lacaktır’ diye konuşmuştu.
Ardından CHP sözcüsü Faik Öztrak çıktı sahneye,
ve yaptığı açıklamada, 2023’teki seçimlere kadar ‘asıl gündem’ e odaklanma çağrısı yaptı.
Asıl gündem ne ola ki?
Emekçilerin kıdem tazminatları mı, zorunlu BES dayatması mı? Yoksa aynı gemideyiz algısı yaratıp, emekçiler üzerinden ekonomik kriz kotarmak mı?
İmamoğlu solcu veya AKP’den daha ilerici bir siyasetçi değildir. İmamoğlu, yaklaşık dört yıl önce, 31 Aralık 2015’te de, adı çıkmış, Yeni Akit gazetesinin genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı Hasan Karakaya’yı da ölümünün ardından anmıştı.Karakaya, denilen gerici herif, 2014’te Soma’da 301 işçinin katledildiği madenci katliamının ardından,
protestocu bir madenciye saldıran AKP yetkilisini tebrik edip kutlamasıyla ünlü.
Televizyona çıkıp, Beylikdüzü belediye başkanlığı döneminde alkolsüz sosyal tesisler,
ve haremlik-selamlık havuzlar açmış olmasından övünerek söz etti.
İmamoğlu, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevine de, 
imam eşliğinde toplu duayla başladı ve bunun fotoğrafını Twitter hesabından paylaştı.
İmamoğlu bu sömürü sisteminin emniyet sübaplarından biridir.
İşçilerin ve gençlerin artan muhalefetini düzenin güvenli kanalarına akıtmak amacıyla kurulan,
yeni bir tezgahın temsilcisidir.
İmamoğlu’na yönelik umutlar ne olursa olsun, 
bu umutlar hızla hayal kırıklığı ile sonuçlanacak diye düşünüyorum.
Umarım düşündüğüm gibi olmaz.
İmamoğlu’nu size dilimin döndüğünce anlatayım.
Ekrem İmamoğlu, İmam’ın oğlu değilmiş! 
İlkokulu, hatta ortaokulu Ekrem Müdafa adıyla okumuş!
Yani babası ve amcası bir gün ani bir karar verip, 
Müdafa olan soyadlarını İmamoğlu olarak değiştirmek için mahkemeye başvurmuş.
Sizce neden muhafazakarlara yakın bir isim tercih etmiş olabilirler?
Açıkçası soyadı değişikliğinin nedenini çok merak ettim.
Babası Hasan İmamoğlu, ANAP’tan siyasete atılmaya karar verince, böyle bir adım atmış diye bir söylenti var.
Doğru mudur şu an için bilemiyorum?
Belki kendisi ileride buna bir açıklama getirir.
En enteresan bir konuyu yazmadan geçemeyeceğim.
İmamoğlu’nun özel mi özel bir de kalem müdürü var.
Bakalım kimmiş bu müdür?
Onun da adı Yavuz…
Yavuz Saltık..
Kendisi gibi o da Trabzon’lu..
Hani İmamoğlu 31 Mart yerel seçimleri sonrası gazetecilerle konuştuğu sırada, 
omzundan sertçe çekilerek arabaya yönlendirilmişti ya,
gazeteci Emre Erciş işte o esrarengiz elin sahibinin Yavuz Saltık olduğunu iddia etti.
Amerikan Emperyalizminin ‘Renkli Devrimler’ örgütleme örgütü ile birlikte çalışmış.
Bu örgütün kısa adı NED..
National Endowment for Democracy..
Türkçesi ‘Ulusal Demokrasi Vakfı’
Bu NED’in ulvi görevi bizim gibi geri kalmış ülkelere demokrasi götürmek.
İhraç edilen aslında demokrasi değil, yeni sömürgecilik ilişkileri.
83 yılında kurulan NED’in kurucuları arasında eski ABD başkanı Reagan bile var.
Örgütte eski CİA ajanları cirit atıyormuş. 
Yavuz Saltık bu örgütte eğitmen olarak çalışmış.
İşte böyle bir emperyalist kuruluşta eğitmen olarak çalışan Yavuz Saltık özel kalem müdür yapılıyor.
‘Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyim’ derler bizim köyde.
NED için demokrasi projeleri yapanlar arasında,
12 Eylül’de ‘bizim çocuklar yaptı ‘  diyen CİA ajanı Paul Hanze’ de var.
Onun Maraş katliamında bile parmağı olduğu söyleniyor.
Her neyse 2018 yılında İstanbul’da 135 milyar vergi toplandı.
Bu rakam çoğu bakanlığın bütçesinin üstünde.
Binali Yıldırım bir toplantıda 130 ülkeden daha büyük bir şehre aday olduğunu söylemişti.
İstanbul’un büyüklüğü Türkiye ekonomisinin yüzde 40’ına tekamül ediyor. 
Neymiş, demek ki mesele saat değilmiş!
Neymiş, hiçbir şey masum değil, hiçbir şey tesadüf değilmiş?
İstanbul’da rantın el değiştirmesi için oligarşi içi it dalaşıdır yaşananlar.
En tehlikeli sömürgecilik yöntemi düşmanın bizimle aynı dili kullanmasıdır.
Ayrıca elde edilen tüm servetin kaynağı emek sömürüsünden başka bir şey değildir.
Yazacak şey çok da, onları ilerleyen zamanlarda icraatlarıyla beraber yazayım.
Bu arada Muğla’da seçim öncesi gelen tepkiler üzerine istifa ettirilen,
Ulaşım Daire Başkanı Alper Kolukısa’yı İstanbul Büyükşehir’e transfer etmiş. 
Bu nasıl bir liyakatsa artık? 
İstanbullulara hayırlı uğurlu olsun!
Yazılacak çok şey var çok!
Hoş Kalın, İnançla ve Dirençle kalın!