OLUŞTURULAMAYAN İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ!

Nevzat Çağlar Tüfekçi 06/11/2017 - 08:23:00

İş kazaları artıyor, insanlar ölüyor, evlere ateş düşüyor, acı ve üzüntüler yaşanmaya devam ediliyor…

Gün geçmiyor ki iş kazası olmasın, yeni ölüm haberleri gelmesin.

13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 işçi öldü. Bu olaydan ders alınmadı. Karaman’da, Şırnak’ta vd. maden ocaklarında ve inşaatlarda yine toplu işçi ölümleri devam etti.

Sonra İstanbul’da rezidans inşaatlarında çöken asansörlerde ölen onlarca işçi…

Her olaydan sonra yetkililer, gerekli önlemlerin alınacağını söyler ama denetim mekanizmaları tam olarak bir türlü işletilemez.

Bu ecelsiz ölümlerin önüne bir türlü geçilemiyor…

İnşaatlarda, maden ocaklarında ve diğer sektörlerde iş kazaları bitmek bilmiyor.

Bazı firmalar, ucuz işgücü, çok kâr düşüncesiyle hareket ettiklerinden, işyerlerinde gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almıyorlar. İş güvenliği, oluruna bırakılıyor…

Olan, evinin geçimini sağlamak için, memleketinden çok uzaklardan kopup gelen garibana, yoksula oluyor.

Olan, okul masrafının çıkarmak için çalışmak zorunda kalan üniversite öğrencisine oluyor.

Olan, yoksullara, bir lokma ekmek için çalışanlara, çocuğunun okul masraflarını çıkartmak için ölümü göze alarak çalışanlara oluyor.

Gözünü aşırı kâr hırsı bürümüş bazı işverenler ise; iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almaktan kaçınıyor…

Türkiye’de özel işyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için de devletçe gerekli yaptırım ve denetimler tam uygulanmıyor.

Türkiye’deki işyerlerinde, iş güvenliği kültürü henüz oluşturulamadı.

Ülkemizde her yıl iş kazalarında yüzlerce kişi ölür, sakat kalır ama nedense iş güvenliğini sağlama konusunda denetimler sağlam ve kalıcı temeller üzerine oturtulamaz…

Türkiye, iş kazalarının önüne geçmek için imza koyduğu İLO sözleşmelerinin tam olarak hayata geçmesini sağlamalı ve imzalamadığı İLO sözleşmelerini de bir an önce imzalamalıdır…

İşyerlerindeki iş güvenliği uzmanları(İGU), işverene bağlı olarak çalışmamalı, maaşını işverenden almamalıdır…

İşverenin bir elemanı olan İGU, gerekli uyarıları yapsa da, bu, işverene maliyet getirdiği için uyarılar işveren tarafından dikkate alınmıyor.

İGU da, işini kaybetmemek için bir süre sonra uyarılarında ısrarcı olamaz hale geliyor…

İşyerlerindeki iş kazalarının önüne geçmek için, işyerlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimleri, özerk ve bağımsız kuruluşlar tarafından yapılmalıdır.

İş güvenliği uzmanlarının üstündeki işveren baskısı kaldırılmalıdır.

İş kazaları ne bir fıtrat, ne bir kader, ne bir alın yazısı ne de sektörel bir vakadır…

İş kazalarının önlenmesi: Tarafları işçi, işveren ve devlet olan bir iş güvenliği kültürünün yaratılmasıyla; işverenin gerekli iş güvenliği tedbirlerini almaktan kaçınmamasıyla; işçinin iş güvenliği talimatlarına uygun davranmasıyla; iş güvenliği denetimlerinin işverene bağlı olmaktan çıkarılıp, bağımsız ve özerk denetim kuruluşları tarafından yapılmasının sağlanmasıyla ve kısacası çalışanı yaşatmayı amaçlayan bir çalışma düzeninin/sisteminin hayata geçirilmesiyle mümkündür…

Çalışma yaşamının ve gündelik yaşamın her alanında amaç insanı yaşatmak olmalıdır.

İnsanlar; alınmayan iş güvenliği önlemlerinden dolayı ve bir minibüsün şoförü, tankerin çarptığı üst geçidin çökmesi sonucunda veya kaldırımda gidenler freni boşalan belediye otobüsünün çarpmasıyla tesadüfen ölmemelidirler.

Toplumsal yaşamın her alanında, insan yaşamının güvenliğini sağlayacak olan önlemler alınmalıdır.

Her şeye bir kalite ve güvenlik getirilmelidir!..

Nevzat Çağlar Tüfekçi

İş Güvenliği Uzmanı(A)

Yatağan Termik Maden Direktörlüğü