KÖY ENSTİTÜLERİ , YEREL YÖNETİMLER VE ÖNERİLER

Prof. Dr. Kemal Kocabaş 02/08/2019 - 08:59:38

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED)  önümüzdeki aylarda “Köy  Enstitüleri ve Yerel Yönetimler” başlıklı bir çalıştaya hazırlanıyor. Amacımız, Köy Enstitüleri özgün eğitim projesinin yerel yönetimlerdeki  karşılığını bilimsel yöntemlerle ortaya çıkarmak, yeni özgürlükçü, katılımcı ufuklar açmak. 
 
Köy Enstitüleri felsefesinin günümüze uyarlanmasındaki temel yaklaşımlar “insan, sanat, demokrasi merkezli, laik, demokratik bilimsel eğitim”, yoksullara ve kadınlara yönelik “pozitif ayrımcı”  yaklaşımlar, “liyakata” dayalı  bir organizasyon ve genel anlamda da   “eğitim hakkı, sağlık hakkı, çevre hakkı” dır. Bu kazanımların güncel karşılığı ne olmalıdır sorusunun yanıtlarını aramak durumundayız.    
 
Son yıllarda, özellikle yerel seçimler sürecinde  başkan adayları Köy Enstitüleri kazanımlarından yola çıkarak projeler gerçekleştireceklerine, enstitü kazanımlarını güncele, hayata geçireceklerine ilişkin açıklamaları ve projeleriyle  karşımıza çıktılar.  Geçen dönemlerde Balçova, Karşıyaka, Tepebaşı, Lüleburgaz, Nilüfer belediyelerinde yapılan çalışmalar bu anlamda çok değerli ve önemli çalışmalar oldu. Bu çalışmalarda kadın ve gençlere yönelik projeler öne çıkıyor. Kadınlara beceri eğitimi veriliyor, ürettikleriyle ayakta kalmaları  sağlanıyor. Kent yoksulları dediğimiz kesimlere yönelik geziler düzenleniyor,  güncel hayata dair yetişkin eğitimi veriliyor, eğitim hakkından yararlanabilmeleri adına ücretsiz kurslar sağlanıyor.
 İkinci kez 23 Haziran 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına büyük oy farkıyla gelen Sayın Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in  seçim süreçlerinde enstitü kazanımlarının güncele taşınması anlamında açıklamaları basında yer aldı. Yerel yönetimler, günümüz Türkiye’sinde TBMM’nin işlevsizleştirilmesi nedeniyle  demokratik kültürün en yoğun yaşandığı kurumlar.  Son OKS, LGS ve  ABİDE Sınav sonuçları gösterdi ki okullarımız artık çocuklarımıza bir şey kazandırmıyor. Varsıl aileler çocuklarını özel okullara yönlendirirken  yoksul aile çocuklarına imam-hatip dayatması  yapılıyor ve  öğrenciler eğitimde umutlarını yetiriyor.  Yurttaşların, ülkedeki okul ve eğitimdeki nitelik kaybı, eğitimin dinselleştirilmesi ve piyasalaştırılması  nedeniyle yerel yönetimlerden bu konudaki taleplerini yoğunlaştırdıkları da  bir gerçektir. Eğitim işlevselliğini kaybettikçe  bu talep daha da artacaktır. 
 
Bu anlamda yerel yönetimlerin eğitim-kültür çalışmalarının  günümüzdeki önemi  daha da artmıştır. Yerel yönetimler,  örgün olmayan eğitimle yurttaşların eğitim ve kültür alanındaki taleplerini  yerine getirmeye yönelik yeni projeksiyonlar üretmelidirler. Kentlerinde yaşayan insanların hayatlarını kolaylaştırma yollarından birisinin de eğitim-kültür faaliyetleri olduğu kuşkusuzdur. 
 
Yerel yönetimler,  yukarıdaki temel enstitü kazanımlarından yararlanarak yurttaşların hayatlarında çok önemli olabilecek projeleri hayata geçirebilirler. Eğitim hakkı, yoksullara, çocuklara  ve kızlara-kadınlara  yönelik pozitif ayrımcı eğitim,  demokratik sanat eğitimi, çevre eğitimi,  bireyi özgürleştiren, üretici kılan, eleştirel düşünme yetisi kazandıran, sanat ve kitapla buluşturan kazanımlar  yerel yönetim projelerinde mutlaka karşılıkları vardır. Tüm bu kazanımlar üzerinden “eğitimde adalet ve eşitlik” adına yönelik bazı önerilerimizi ifade edebiliriz:   
 
Büyük kentlere göç etmiş, kent kültüründen ve eğitim kültür olanaklarından yeterince yararlanamayan kitleler, kent yoksulları  için özellikle halkevleri deneyimini de aşan çok amaçlı adını “Aydınlanma Okulu” olarak tanımlayabileceğimiz  eğitim-kültür merkezleri açılabilir. Bu merkezlerde bilgisayar olanakları, kütüphane, kreş, teknik beceri işlikleri, müzik-resim atölyeleri, spor olanakları, sinema salonları olmalıdır. Bu çok amaçlı eğitim-kültür merkezlerinde atanamayan öğretmenler, hizmet karşılığı bursla üniversite öğrencileri  istihdam edilerek özel kurs, ders alamayan kent yoksullarının çocuklarına eğitim anlamında etüt saatleri yaratılarak okul derslerine ve geçiş sınavlarına yönelik destek verilebilir. Bu merkezlerde kent yoksulu kadınlarımızı üretici haline getirecek her alanda beceri eğitimi (Ev sanatları, biçki-dikiş-dokuma, çiçekçilik, fidecilik, hediyelik eşya, yaşlı-çocuk bakımı, bilgisayar, çalgı eğitimi, heykel, resim vb. gibi) vererek onların yaşamlarına anlam katmak, özellikle kız öğrencilerin eğitim hakkından yararlanmalarına yönelik çalışmalar üretilebilir,  kadınların ürettiği ürünler belirli dönemlerde sergilenerek satışı da sağlanabilir. Buralarda çocuklara, kadınlara ve ailelere yönelik sosyal hizmetlerden, psikologlardan, eğitimcilerden yararlanarak söyleşiler yapılabilir. 
 
Yerel yönetimler eğitim kurumu olan okulların her tür tamirat, onarım ve olanakların iyileştirilmesi çalışmalarına katkı vermelidir.  Yerel yönetimlerin okul ve eğitim projeleriyle  aileler ile doğrudan teması sağlanmalı ve kentte eğitim olanağı bulamadığı için hiçbir öğrenci okul dışında kalmamalıdır. Okullarımızda yeterince verilmeyen çevre ve doğa hakkı konusunda yerel yönetimler sergilerle, konserlerle, söyleşilerle farkındalıkları arttırabilir. Yerel yönetimler, yurttaşların kitaplara ve tarihsel dökümanlara ulaşmaları için yeni kütüphane ve müzelerin kuruluş süreçlerine imza atabilirler.
Yerel yönetimler,  çalışmalarında  güzel sanatlar öne çıkarılmalıdır. Okullarımızda artık müzik, resim gibi yaratıcılığı öne çıkaran derslerin yeterince verilmediği çok açıktır. Yerel yönetimler öğrencilere yönelik resim, şiir yarışmaları düzenleyebilir. Yine öğrencilere yönelik müzik, drama, tiyatro kursları açabilir.   Sanatın yaratıcılığından yararlanarak  çocuk ve gençlere yönelik  büyük korolar, müzik grupları (mandolin, flüt, keman vb.) oluşturularak onlara bir grup içinde veya bireysel olarak ifade etme olanağı verilmeli, yeteneği ile öne çıkan çocuklar desteklenerek eğitimleri sürdürülmelidir. Benzer çalışma tüm sanat dallarında yapılmalıdır. Kent yoksullarının kendilerini ifade edebilmeleri için yerel yönetimler  dergi,  gazete gibi yayın organları çıkarılabilir.
 
Yetişkin eğitimi yerel yönetimlerde önemli bir çalışma alanı olarak yer almalıdır. Yerel yönetimler,  Muğla Üniversitesinde bir grup öğretim üyesinin emeği ve imecesiyle başarıyla gerçekleştirilen “Yenilenme Üniversitesi”  adını verdikleri 60 yaş ve üzeri yetişkinlere  yönelik proje bir yerel yönetim projesine dönüşebilir. Bu projeyle, yetişkinler  özel bir  müfredatla akşamları ders aldıkları, sanatsal aktiviteler geliştirdikleri, böylelikle yaşama daha çok tutundukları, geliştikleri çalışmalar hayata geçebilir. 
 
Yerel yönetimlerin hayata geçirdiği proje eğitimlerinde katılımcılara Köy Enstitülerindeki gibi kooperatifçilik ile ilgili her tür bilgi verilmeli, sürece katılanlara imece-dayanışma ve üretici olmanın önemi ve değeri bir kültür ve uygulamalı olarak aktarılmalıdır. Onlara bu konuda destek vermelidir. Yerel yönetimler yurttaşların tüketici haklarının içselleştirilmesine yönelik çalışmaların merkezinde olmalıdır.
 
Yerel yönetimler, çalışmalarında  farklı demokratik kitle örgütlerindeki gönüllülerin de katılımı sağlanarak yeni bir dayanışma kültürünün yaratılması sağlanabilir. Yerel yönetimler büyük kentin bazı bölgelerinde “dernekler yerleşkesi” yaratarak demokratik kitle örgütlerinin ayakta kalmasına katkı sağlamalıdır.
 
Son yıllarda ülkemizde özellikle kadınlara yönelik şiddete karşı kadın sığınma evleri, kreşler, yaşlı bakım merkezleri  geliştirilerek çoğaltılmalı ve buralarda kalanlara  yönelik her tür destek verilmelidir. Yerel yönetimlerde enstitülerde olduğu gibi yönetime katılma, süreçlerin değerlendirildiği eleştiri-özeleştiri kültürü gelenek haline getirilmelidir.  Çalışmalarda  kadın-erkek cinsiyet ayrımı yapılmadan eşitlikçi bir anlayışın hayata geçirilmesi ve laik–demokratik toplum  gerçekliğinin yurttaşlara iş içinde aktarılması  sağlanmalıdır.
 
Tüm bu çalışmalarda insan hakları ve demokrasi eğitimi temel alınmalıdır. Bu konuda orta-lise öğrencilerine, üniversite öğrencilerine yönelik ayrı programlar düzenlenebilir. Bu öneriler daha da zenginleştirilebilir. Yerel yönetimler, halka vereceği nitelikli yerel yönetim hizmetleri dışında kent yoksullarının “eğitim, sağlık, yaşam ve çevre” hakkını öne çıkararak, onların özgür ve bağımsız birey olarak ayakta kalma, yaşama tutunma, üretici kılma, kültür ve sanatla buluşmalarını sağlama amacıyla bu merkezlerde tıpkı 1940’lı yıllarda enstitülerdeki gibi aydınlanma düşüncesini hayata geçirebilir…  
 
Son olarak, Yerel yönetimlerde son günlerde çokça tartışılan  yakınlarına yönelik kayırmacılık olarak tanımlanan  Nepotizm asla yer almamalıdır. Liyakat esas olmalıdır…Ne dersiniz?