KÖMÜR VATANDIR

Kemal Özcan 23/08/2022 - 09:16:41

42 gün önce Soma ELİ bünyesindeki Eynez açık ocağında çalışan maden işçileri,
özelleştirmeye karşı kararlı bir direniş başlattı.
Geçtiğimiz gün bu direniş zaferle sonuçlandı.
Yıllar sonra özelleştirme konusunda ceberut bir iktidara geri adım attırdılar.
Çok sevindim, böyle zaferlere susamışız.
Selam olsun işine, geleceğine sahip çıkan Eynez maden işçilerine!
Tam 42 gündür gece gündüz süren bir direniş destanı yaratıldı.
Daha önce de Sarıkaya panosunun özelleştirilmesi gündeme gelmiş,
işçiler eylem kararı alınca özelleştirmeden hemen vazgeçilmişti..
Eynez, Manisa’nın Soma ilçesine bağlı açık maden ocağına dönüştürülmüş bölgenin adı.
Ocağın bir bölümü için özelleştirme kararı alındı.
Hem de yıllarca emek verilen, alın teri dökülen, masraf yapılan bir ocak.
Tam sıra işin kaymağını yemeye gelmişti, ‘ben yiyemedim al sen ye!’
Maden sahasının esas verimli katmanına geldiğinde özelleştirilmesi demek, 
yağmacı şirketlere dikensiz gül bahçesi bırakmak anlamına gelir.
Diğer bir tabirle ‘Devletin Malı Deniz, Yemeyen Domuz!’
Bütün özelleştirmelerin mantığında yağma ve talan vardır!
Eynez maden ocağı 25-30 milyon ton civarında bir kömür rezervine sahip.
Kurban Bayramı arifesinde ihalesiz bir biçimde sessiz sedasız devredilerek,
özel bir şirkete peşkeş çekilmek istenmişti.
İşçiler, bu haberi alır almaz iş bıraktılar, ocağın giriş çıkışlarını iş makinalarıyla kapattılar.
Üç-dört yere direniş çadırı kurup başladılar alıcı firmayı beklemeye.
Özel şirketin araçlarını maden sahasına sokmadılar.
Ankara’ya yürümek için yola çıktılar, valilik yürüyüşü yasakladı, güvenlik güçleri yolları kesti.
İşçilerin kendi ekonomik taleplerinden daha öncesi, 
milletin malının birilerine peşkeş çekilmesine karşı başlayan bir yürüyüştü bu.
‘Kömür Vatandır!’ diye yola çıktılar.
Sendika Başkanı en demokratik anayasal haklarını kullanacaklarını filan sanıyorken,
yürüyen madencilerin yolunu jandarma kesti, yürütmedi!
Ne hakkı, hangi demokrasi? 
Demokrasi dediğin vali beyin iki dudağı arasında.
24 Ocak 2014 tarihinde Yatağan’dan Ankara’ya çoluk-çocuk yola çıkan 2000 işçinin yaşadığı tiyatronun aynısı.
Vali beyin yürütmediği işçiler Kırkağaç’ta çadır kurup beklemeye başladılar.
Eynez için Maden-İş Sendikası ile Enerji Bakanlığı ve TKİ arasındaki görüşmeler başladı.
Maden işçileri ve aileleri umutla bekledi.
Biz de zamanında soğukta beklemiştik, hatta ışığı bile görmüştük ama olmadı.
42 günün sonunda yapılan sözleşme gece yarısı iptal edildi ve zafer direnen işçilerin oldu.
Eğer görüşmelerden olumlu sonuç çıkmasaydı, 
önümüzdeki günlerde yerini daha kitlesel eylemlere bırakacaktı.
Kamuoyunun yeterli tepki ve desteğini alamamalarına karşın, 
kendi güçleri ile kendilerinden önceki deneylere güvenerek, 
çıktıkları bu yolda başarılı olacaklarına inandılar. 
Bu inanç üretimden gelen güçlerini iyi tanımalarından kaynaklanıyordu.
İşin garip tarafı Akbelen’de zeytin ağacına sarılıp ‘Kömürsüz Muğla’ diye höykürenler ,
Eynez maden işçilerinin direnişine utanmadan selam çakmışlar.
Hem kömüre hayır deyip hem de Eynez madencilerinin yanındayız demek nasıl bir ikiyüzlülüktür?
Bu ne beter çizgidir bu, bu ne çıldırtan denge?
‘Kömürsüz Soma’ demelerini beklerken çok şaşırdım doğrusu.
Demek ki ‘onların derdi yılda bir tatile geldikleri Muğla’ diye boşuna dememişiz!
‘Zeytin bahane, Tatil Şahane’
Akkuyu’ da nükleer santral inşaatı bitmek üzere, önümüzdeki yıldan itibaren reaktörler sırayla devreye alınacak.
Hem de Çernobil çevre felaketini yaşatan Rus teknolojisi ile yapılıyor.
Hiç duydunuz mu nükleere karşı dişe dokunur bir direnişlerini?
Duyamazsınız anca durumu idare ederler. 
Daha santral açılmadan, inşaat halindeyken, üretim başlamadan, 
binlerce ailenin ekmek kapısı olmadan durdursanıza ya bu santrali! 
Eynez ocağı, üretim baskısıyla 301 işçinin katledildiği maden sahasına çok yakın.
Oraya da ‘hadi hadi’ düzeni getirilmek isteniyor.
Yani özelleştirme, iş güvencesini ortadan kaldırmakla kalmıyor, 
madencileri her an canıyla ekmeği arasına sıkıştıran çalışma biçimine de mahkum ediyor.
Türkiye’de vakti zamanında özelleştirmeye karşı topyekûn bir başkaldırı olmadı.
Kurbanlık koyunlar gibi sıramızın gelmesini bekledik.
Her koyunu da kendi bacağından asa asa yaptılar özelleştirmeleri.
‘SEKA vatandır, vatan satılamaz!’ dedikçe sattılar, 
‘Tekel vatandır’ dememizden tahrik oldular.
‘Kömür Vatandır’ diye yola çıkılınca eyvah dedim iktidar gene tahrik olacak.
Bugün ‘Kömür Vatandır!’ dememizden çevreci tayfa rahatsız olmaya başladı.
Bu iktidar mirasyedi müsrif bir evlat gibi her şeyi satıp, savdı.
Seka, Tekel, Telekom, Petkim, şeker fabrikaları gibi ülkenin devasa kurumları bir bir peşkeş çekilirken,
bize bir şey olmaz, satamazlar dedik sıramızı bekledik..
Enerji stratejik dedik, Maden yasası var satamazlar dedik.
Enerjiyi beş parçaya bölerlerken seyrettik.
En sonunda parça parça sattılar, madenleri de santrallerin yanında promosyon olarak verdiler.
Maliye bakanı ‘babalar gibi satarım’, ‘müşteri gelsin çıkar pijamayla satarım arkadaş’,
dediğinde espri yapıyor sandık.
Ağzımız kulaklarımızda gülüyorduk, yaptığı bu espriye.
Derken sarı öküzleri verdik.
Sıcak para getirecek her şeyi bir şekilde yolunu bulup sattılar.
Eynez maden işçilerini kutluyorum.
Gerçekten Kömürün Vatan olduğunu tüm Türkiye’ye gösterdiler.
Soma’da binlerce aile madende çalışıyor, madenden emekli olmuş yahut madende çalışmaya hazırlanıyor.
Bu zafer onlara ve ekmeği için direnen işçilere umut oldu.  
Selam olsun işi, ekmeği ve çocuklarının geleceği için direnenlere.
Yalnız bu geri adım hiç kimseye rehavete sokmasın.
Bu iktidar örgütlülüğün en zayıf olduğu anda daha vahşi bir şekilde gene saldıracaktır.
Biliyorum mutlaka bu direniş sürecinde bile zaferi istemeyen, sendikanın tökezlemesini bekleyenler,
kerhen eylem yapıyormuş gibi davrananlar olmuştur.
4B-4C beklentisi içine girenler, emekliliğini doldurmuş ‘özelleşirse giderim’ diye düşünenlerle,
taşeron işçilerinin beklentileri ile birlikte bir direnişi örgütlemek gerçekten çok zordur.
Zoru başardıkları için Eynez madencilerine ve onların temsilcilerine,
Yatağan ve Milas’taki Enerji ve Maden işçileri adına kucak dolusu selamlarımı gönderiyorum. 
Hani hep söylediğimiz bir söz vardır.
‘Direnenler her zaman kazanamazlar ama kazananlar hep direnenler olmuştur!’
Ben kamucu düşünceye sahip bir insanım.
Sonuç olarak enerji ve maden konusunda şunları söyleyebilirim.
Enerji en temel insani hakların başında gelir. 
Ülkede yaşanan ağır enflasyon ve hayat pahalılığı enerji maliyetlerini kat be kat arttırmıştır.
Avrupa bile terk ettiği kömüre tekrar dönüş yapmaya başladı.
Çünkü doğalgaz krizi kapıda. 
Bizim artık kendi topraklarımızdaki yerli kömürden enerji üretmemiz bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ucuz, güvenilebilir ve temiz enerji için tüm özelleştirme politikalarından derhal vazgeçilmeli, 
dahası şirketlere peşkeş çekilen kömür ocakları, termik santraller, 
elektrik dağıtım kurumları acilen tekrar kamulaştırılmalıdır.
Eynez’de zafer direnen madencilerin oldu!
Haklıydılar Kazandılar!
Darısı ekmeği ve geleceği için direnen tüm işçilerin başına diyorum.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!