KEYFİNİ ÇIKARIN…

Kemal Özcan 12/05/2017 - 11:39:35

Referandum kampanyası boyunca Muğla’ya 6 bakan,1 başbakan gelmiş.

Bu zafer onlara rağmen kazanılmış.

Osman başkan ‘Evet çıktı diye üzülmek değil, bununla keyif almak gerekir.’ demiş.

Öyleyse zaferin keyfini sürelim.

Her seçim sonrası söylediği beylik laflarından birini etmiş.

Partilileri böyle motive edeceğini zannediyor.

Osman başkan motivasyon içerikli konuşmalarından birini geçen yerel seçimler öncesi,

Büyükşehir Yasası’nı anlatırken Milaslılara, “İki kocanız olacak” deyip,

Biri Muhammet Tokat, biri ben’ diye eklemişti.

Ne keyif ama?

Daha bu referandumun galibinin kim olduğunu bile anlamış değilim?

Herkes kendini galip görüyor.

Geçen hafta Muğla milletvekilleri, Büyükşehir belediye başkanı,

ve il başkanı ile birlikte ilçe teşkilatlarına iki günlük bir teşekkür ziyareti yaptılar.

İl başkanı ‘kaybedilmiş seçimin teşekkür ziyareti mi olurmuş demeyin?’ diye söze başlıyor.

Ardından ‘biz Muğla’da kaybetmedik’ ki demiş.

‘Devletin pilotu, uçağı, hostesi, mazotu, benzini her şeyi seferber edildi,

bizse bir depo mazotun hesabını yaparak yola çıktık’ dedi.

Ona göre bundan sonra sandıkların güvenlik önlemleri daha da artırılmalıymış.

Mesela her sandığa 5 kişi, YSK’ya 5 bin kişi gönderilmeliymiş.

Ziyaretlerinin basına yansıtıldığı kadarıyla biliyorum.

Bodrum ilçe başkanlığında partililere teşekkür ettiler.

Bunu en fazla Bodrumluların hak ettiğini biliyorum.

Çünkü Bodrum’da yüzde 80 hayır çıktı.

Geçen seçim teşekkür plaketi dağıtmışlardı. Bu defa unuttular herhalde.

Toplantının ortasında Bodrum belediyesinin, CHP’li meclis üyeleri toplantıyı terk etmişler.

Yüzde 80 hayır oyu çıkarmış bir ilçede, CHP’li meclis üyelerinin ne sıkıntısı olabilir ki?

Osman başkan’ın buyurduğu gibi, oturun zaferin keyfini çıkarın işte.

Bodrum CHP aslında en derin çatlakların ve sıkıntıların olduğu bir ilçe.

Ona rağmen yüzde 80 hayır çıkması demek, bunda herkesin emeği ve katkısı olduğunu gösteriyor.

Gazeteye baktım dışarda toplu halde zafer fotoğrafı çektirmişler,

herkes elini havaya kaldırmış sevinç içersinde gülerek beş parmaklarını göstermişler.

Dört parmağın Rabia işareti olduğunu başımıza kaka, kaka öğrettiler de,

beş parmak göstermek ne demek oluyor henüz onu bilmiyorum?

Eğer amaç zafer işareti yapmaksa, iki parmağı V şeklinde açmaları gerekiyordu.

Herkes ordaydı, ama ömrünün 40 yılını bu partiye harcamış, milletvekili adayı olmuş,

Yarımada gazetesinin sahibi gazeteci, yazar, eğitim emekçisi Hüseyin Anıl yoktu.

Gazeteci Hüseyin Anıl’a da bir teşekkür edilebilirdi.

Yiğidi öldürün ama, hakkını da teslim edin!

Referandum süreci boyunca, hem gazete yazılarıyla, hem de sosyal medya aracılığıyla,

yapılmak istenen anayasa değişikliğine verdi veriştirdi.

Anayasa değişikliğini en ince ayrıntılarına kadar anlatarak insanların bilgi sahibi olmalarını sağladı.

Hayır oylarında katkısının büyük olduğunu düşünüyorum.

Ne yazık ki Hüseyin Anıl hocayı tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk etmişlerdi.

Parti disiplinini özümsemiş bir insanı, disiplinle ıslah etmeyi, partiden uzaklaştırmayı düşünüyorlar. 

Onun konuşmasını istemiyorlar..

Çünkü bu partiden beklentisi olanlar, onu potansiyel bir tehlike olarak görüyorlar.

Onlara cevabını veremeyecekleri sorular soruyordu.

O kral çıplak diyebilen ender insanlardan biridir.

Her şeye rağmen yılmadan, bıkmadan, örgüt disiplini içersinde hareket ederek,

referandum boyunca yürüttüğü çalışmalar, harcadığı emekler için kendisine şükranlarımı sunuyorum.    

Ortaca belediye başkanı yüzde 51 evet çıkmasında da bir hayır olduğunu söylemiş.

Hayır çıksaymış maazallah ekonomik kriz, terör filan üstlerine kalırmış.

Lafı iyi ki evet çıkmış demeye getiriyor.

Anlaşılan o da, gizli ‘evet’çilerden.

Demokratik kitle örgütlerine ve diğer partilere gıyaplarında bile olsa teşekkür etmelerine sevindim.

Genelde sen, ben, bizim oğlan, kendin pişir kendin ye olurdu.

Keşke hayır platformunun bileşenleri  ile bir araya gelinip yapılsaydı bu ziyaretler.

Nurettin Demir‘hayır cephesini korumak zorundayız’ demiş.

Ama nasıl korunacağını söylememiş.

Ömer Süha Aldan ise ekonomik krizden, 15 milyar paradan, tefecilikten filan bahsetmiş,

gerisini ilçe danışma kurullarında açıklayacağım diyerek, arkası yarınlı gizemli bir açıklama yapmış.

Doğrudur, Muğla’ya 6 bakan,1 başbakan geldi.

Mesela çalışma bakanı Mehmet Müezzinoğlu geldi, bizim işyerlerini ve sendikaları ziyaret etti.

İşçilerden evet oyu vermelerini istedi, hayırcıları caydırmaya çalıştı.

Sadece bakanlar değil, AKP il ve ilçe başkanları, milletvekilleri geldi, gitti.

Referandumdan sonra, geçenlerde AKP İl ve İlçe başkanları,Yatağan’daki sendikalara tekrar ziyarete geldiler.

Hem Maden-İş, hem de Tes-İş sendikalarının şahsında, tüm enerji ve maden işçilerine teşekkür ettiler.

Bunu aradaki fark sırıtsın diye yazdım.

CHP Muğla il başkanı ‘Muğla’ya 6 bakan 1 başbakan geldi’ dedi.

Bakanların üçü Bodrum’a gelmiş.

Bende bu CHP’nin kurmayları, Deniz Baykal, Muharrem İnce, vs neden Muğla’ya gelmediler? diye merak ediyordum.

Meğerse İl başkanı genel merkezi aramış demiş ki,

‘Bodrum’a gitmeye gerek yok. Bodrum’da tüm örgüt, tüm halk bakan demiş’

‘Genel başkan Kılıçdaroğlu Muğla’ya gelsin mi?’ diye sormuşlar.

‘Gerek yok. Muğla’da herkes genel başkan’ demiş.

Bu sözün üstüne bir şey yazılmaz artık..

Gerek yok..!

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın..