KENT GÜNCESİ: Kurallar ya da Kuralsızlıklar!

Nevzat Çağlar Tüfekçi 22/05/2017 - 10:56:03

Toplu yaşam, ister istemez uyulması gereken çok sayıda kuralı barındırmaktadır. Modern zamanlar, yoğun kentleşmeyi de yanında getirdiğinden kurallı yaşam, kentlerde daha da belirleyici bir özellik kazanmıştır. Kent yaşamı karşılıklı saygıyı, birbirini rahatsız etmemeyi, birbirinin hakkına saygı göstermeyi, empati yapmayı, düzgün araç park etmeyi, dolmuş durağına park etmemeyi, yüksek sesle müzik çalmamayı, yerlere çöp atmamayı, ev köpeğini gezdirenlerin köpeği pislediği zaman onun pisliğini orada bırakmamayı ve en önemlisi bir denetim mekanizmasını gerekli kılar. Doğrusu, herkesin bir kentte yaşıyor olmanın disiplini içinde hareket etmesi, kentdaş olmanın sorumluluğunu yerine getirmesidir. Bu olmuyorsa, o zaman, yerel yönetimin denetim mekanizmalarının işletilmesi gerekiyor…

Kentlilik bilincine sahip olanlar için, onları rahatsız eden çok şey vardır kent yaşamında. İşte bir hemşerimizin sabah evinden çıkıp işyerine geldiği saat 08.30’a kadar tuttuğu notlar, gözlemleri:

“Anayoldan, garajın önünden geçerken başlayan saygısızlık, sabırsızlık… Hyundai’nin önünden, şehre girişte park etmiş araçtan kurtulabilirseniz… O kavşakta bazen deli oluyorum, araba kullandığını sanan, nereye gideceğini bile bilmeyen tedirgin sürücüler de olunca, gelin işin içinden çıkın. Şehre girdik ama karşından gelen aracın, sinyal vermeden hava lojmanlarına döndüğünü görüyorsunuz. Hava lojmanlarından gelen durur mu, adam haklı rampa iniyor…

Trafiğe çıkınca gereğinden de yavaş gitmenin suç olduğunu bilmeyen sürücü takımı beliriyor önünde, yürüdüğü yürümediği belli değil. Akan trafiğe engel oluyorlar. Keza aynaları sökülmüş, kural tanımayan motosikletler…

Dörtyol mevkiine gelince, haftanın üç günü oradaki BİM’e mal getiren araçların, o kargaşada mal indirmeye çalışması. Trafik felç. Halbuki buraya mal getiren kamyon Özel İdare binası denilen yerde dursa, indirilen mallar arka yoldan BİM’e taşınsa, kimseye bir engel çıkmaz ama herkes bildiğini okuyor, trafik aksamış, kimin umurunda. Sen, aracının içinde sinir oluyorsun, kendi kendine söylenip duruyorsu, kendini yiyip bitiriyorsun. İllaki birilerinin bunların kulağını çekmesi gerekiyor. Kavşakta bulunan dükkânların önüne araçların park etmesi... Bu kavşakta sola dönüşlerin olması büyük sıkıntı yaratıyor.

Devamında Baltalı kapı-Maliye-Cezaevi önüne park edilmesi, belediyeye gidenlerin sadece yol onlarınmış gibi davranmaları… Tabakhane’de öğrenci servislerinin rastgele durup kalkması… Müzenin yanından giden yolun bağlantısı, hali…

Üçgen parkı anlatamam; o kadar keşmekeş park etmeler ki… İnsanı çileden çıkarır… Üçgen Park’ta yeni açılan bir mekanın, asfalt yolu, park edilmez dubalarıyla çevirmesi, işgal etmesi, kaos yaratması…

Gelelim yeni düzenlenen dönere… Öğrenci servis şoförlerinin keyfi davranışları, döneri kullanan saygısız şoförler… Kırmızı ışıkta durdunuz, arkadan gelip önünüze geçen motorlular, kurallara uyan sürücünün yolunu işgal etmeyi kendine hak sayan  motorlular… Bu anlattıklarım, sabah 07 ile 08.30 arasında yaşananlar.

Bunun benzerini, akşam eve dönerken yaşıyorum.  Dönüş yolum Kadıağa Caddesi, eski Yapı Kredi yokuşu, Burgaz üzerinden hastane yolunu kullanıyorum. Bu güzergâhları kim denetler, bu saatte bu işi kim çözer bilemiyorum. Bu kente yaşıyorum. Bazı şeylerin daha düzenli olmasını istemenin, bir kentli olarak hakkım olduğunu düşünüyorum. Milas güzel şehir ama bu düzensizlikler giderilirse yaşamaktan zevk alınan daha güzel bir kent olacak, eminim…”