KADINLARIN KANI ELLERİMİZDE

Kemal Özcan 07/01/2021 - 08:31:18

Pınar Gültekin cinayetinin 2’nci duruşması Muğla adliyesinde görüldü.

Bu davanın sonucu Türkiye’deki adalet sistemini gözler önüne serecek.

Bence bu tür davalar uzatılmamalı, tek celsede bitirilmeli.

Haksız tahrik indirimi hakkı filan da olmamalı.

Katil ‘Pınar'ın erkek arkadaşları bana tecavüz ettiler fotoğrafımı çektiler,

ve beni bununla tehdit ettiler’ demişti.

Bu kan dondurucu ifadeler mahkemeye verdiği ek ifadesinde iddia etti.

Katilin Pınar’ı katletmek için öne sürdüğü bahanelerden biri de bu.

Çünkü ‘aman eşim bu ilişkiyi duymasın’ korkusu bu cinayeti işlemek için tek başına yeterli değildi.

Genç bir kızı canavarca bir hisle katletmenin daha kuvvetli nedenleri olmalıydı.

Kendisine tecavüz edildiği iddiasını neden ilk ifadesinde söylememiş onu anlayamadım.

Utandı mı acaba?

Bahsettiği fiili livatanın yaşandığı anların fotoğrafları Pınar’ın cep telefonunda kayıtlıymış.

Gerçi katil bunu bildiği halde nedense o sinirle telefonu kırmış, parçalara ayırmış.

Hakim bugünkü duruşmada parçaladığı telefonun İcloud geçmişini istedi.

Diyelim ki fotolar bulundu yani katil doğru söylüyor,

kadını baltayla parçalayıp, yaktıktan sonra üstüne beton dökmesi normal mi?

Hiçbir bahane, tasarlayarak ve canice bir insanı öldürme hakkı vermez.

Başından böyle bir hadise geçtiyse gerekli yerlere bildireceksin.

Şantaja uğradığın ilk anda savcılığa giderek bu olay hakkında şikayetçi olacaksın.

Asıl kendini savunması gereken insan hayatta değil, onun için ne söylense boş.

Pınar öldürüldü, kendini savunma hakkı bile yok.

Pınar gitti gelmeyecek, keşke şöyle yapsaydı, böyle olsaydı demek onu geri getirmeyecek.

Katilin cinayet sonrasında verdiği ilk ifadesinde,

bu olaydan bahsetmeyip mahkemedeki ek ifadesinde anlatması çok garip..

Yeryüzünde düşülecek en utanç verici durum bile,

bir insanı bu şekilde canice öldürme, katletme hakkı vermez.

Katilin iddiaları gerçek bile olsa çok önemi yok, 

birini canavarca öldürüp, yakıp, üstüne beton döküyorsan sen haksızsın.

Katil zanlısı planlayarak ve canavarca hislerle Pınar 'ı öldürdüğü yetmemiş gibi ölüsüne de eziyet etmiş.

Hiçbir dedikodu veya hiçbir gerçek bu adamın iğrenç bir katil olduğu gerçeğini değiştirmemeli.

Ağır haksız tahrik indiriminden yararlandırılmamalı.

Katledilmiş bir kadının arkasından yapılan dedikodulara üzülüyorum.

Muğla küçük yer, herkes birbirini tanır.

Yapılan dedikodular çok çabuk yayılır.

Kamuoyunda evli bir adamla birlikteydi, adam ayartılmış olabilir düşüncesi ağır basıyor.

Hiç sevmediğim su testisi, kuyruk sallama muhabbetleri.

Bir erkeğin canice bir kadını öldürmesinin altında,

mutlaka kadının ona kötü bir şeyler yapmış olduğuna inanan veya inanmaya hazır geniş bir kitle var.

Katilin hayatlarını kararttığı karısına ve çocuğuna karşı hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi.

Çok tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz.

Herkes sanki Pınar’ı suçlamak için adeta tetikte bekliyor.

Kesin kadın şantajcıdır, şöyledir, böyledir hikayeleri.

Yoksa o iyi aile babası zengin adam hiç öyle bir şey yapar mıydı?

Yok para ilişkisi var, yok villa almış, yok hesabında bilmem kaç lira varmış!

Pınar’ın mal varlığı konusunda değişik söylentiler var.

Mesnetsiz dedikodular çıkarılarak bazı ifadelerin altı doldurulmaya çalışılıyor.

Bu dünyada kadın olmak böyle bir şey işte ölür gidersin ama yine de kurtulamazsın.

Kurgu zayıf, oyuncular boktan, sistem çarpık ve insanlar kötü olunca durum bu.

Toplum olarak ciddi bir yozlaşma sorunumuz var maalesef.

Artık duyduğumuz hiçbir şeye kesin olmamıştır diyemez olduk.

Bu ülkede günde en az üç-dört kadın erkekler tarafından katlediliyor.

Neden?

Çünkü erkekler hormonlarına söz geçiremiyorlar.

Suç erkeklik hormonlarında.

Etraf potansiyel kadın katilleri ve onları savunmaya hazır bekleyen androitlerle dolu.

Biz ne katiller, ne tecavüzcüler gördük, cezaevine girdikleriyle çıktıkları bir oldu.

Bu katilin onlardan ne eksiği var?

Muğla bir öğrenci için oldukça pahalı bir şehir.

Ailesinin hali vakti yerinde olmayan öğrenciler için sıkıntılı.

Üniversitenin kampüsü Kötekli köyünde ve köyün nüfusunun yüzde 95’i öğrenci.

Kötekli ele alınması gereken ayrı bir vaka, incelenmesi gereken sosyolojik bir olgu.

Çünkü Kötekli’nin karanlık yüzünde boğulan, yok olan çok fazla öğrenci var.

Kötekli’yi başka bir yazıda ele almak istiyorum.

Bu tür davalara bakan avukatlar da işinin erbabı oluyor hani.

Bu avukatların hayal güçlerini tahmin bile edemezsiniz.

İfadeler genelde cinayetten çok karşı tarafın haysiyetini, itibarını hedef alma noktasında oluyor.

Mesela öğretim görevlisi Ceren Damar’ı katleden psikopat katilden de haksız tahrik indirimi beklentili ifadeler duyduk.

‘İlişkimiz vardı, beni aldattı, sen artık erkek değilsin!’ gibisinden indirim kokan ifadeler..

Ömrünün baharında bir akademisyenin hayatına kastettiği yetmezmiş gibi bir de namusuna dil uzatılıyor.

Mesela sendikacı vekil Süleyman Girgin hakkında ortaya atılan, ‘davadan vazgeç’ dediği iddiaları.

Gerçi Süleyman Girgin baştan beri yapması gerekeni yapmış, dün iddia sahipleri hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Üst üste yaptığı açıklamalarla ortalığı gereksiz yere velveleye verdi.

Ya Sıdık Gültekin’in bahsettiği CHP Hizan ilçe başkanı ve onun defalarca devreye soktuğu ricacılara ne oldu?

‘Ne kadar para istersen veririz’, ‘Ailenin peşini bırak’, ‘Davadan vazgeç’

iddiaları kimler tarafından söylendiyse veya iftira atıldıysa mutlaka ortaya çıkarılmalı.

Doğru olsa bile bunlar bir davanın seyrini değiştirebilecek iddialar olmamalı.

Bu tür psikopat katiller işledikleri suç nedeniyle değil,

karşılığında alacakları ceza nedeniyle pişmanlık duyarlar.

Bu duruşmada Pınar’ın eski ev arkadaşı Ceren Tunç’un tanık olarak dinlendi.

Yani Ceren Tunç’da ismiyle cismiyle toplumun önüne atılmış oldu.

Ceren Tunç ifadesinde Pınar’ın oturduğu villanın kirasını katilin ödediğini,

ve ayrıca her ay düzenli olarak Pınar’a para yolladığını belirtti.

Ayrıca Pınar’ın kendisine ‘her ay bana para yollamak zorunda yoksa karısına anlatırım’ dediğini söyledi.

Hadi bakalım burdan yakın!

Pınar’ın avukatı bu açıklamalara itiraz etmek istedi ama söz verilmedi.

Baba Sıddık Gültekin ayağa kalkıp, ‘Bu duruşma benim için bitmiştir!’ diyerek, salonu terk etti..

Reddi hakim talebinde bulunuldu.

İnanın şu an bu ülkedeki adaletten herhangi bir beklentisi kalmamış biri olarak yazıyorum.

Ölen öldüğü ile kalıyor bu ülkede.

Katil zanlısının güldüğü, maktul avukatının konuşturulmadığı,

katilin Pınar'la para ilişkisinin olduğu üzerinden hafifletme çabalarına girildiği izlenimi bırakıldı.

Adeta Pınar’ın özel hayatı sorgulanıyor.

Katillerin, hırsızların, dolandırıcıların kol gezdiği bu ülkede yanıltılması kesinlikle mümkün olmayan,

güçlü bir adalet sisteminin varlığına ihtiyaç var.

Evet bütün kadın cinayetleri politiktir.

Gerici, piyasacı ve ataerkil bu sistemde her gün 3-4 kadın öldürülüyor.

İstanbul sözleşmesini uygulamayan siyasi iktidar kadın cinayetlerinin de sorumlusudur.

Tayyip Erdoğan, bir zamanlar Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili şunları söylemişti.

‘Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya.’

Mitingin birinde ‘Bir tane kadın mıdır, kız mıdır bilemem?’ dediğinde,

alandaki yüzlerce kadın onu alkışlamıştı.

Bülent Arınç ‘kadın iffetli olacak, sokakta kahkaha atmayacak!’demişti.

Tecavüze uğrayan kadının kürtaj olmasıyla ilgili Melih Gökçek,

‘Çocuğun ne günahı var, anası kendisini öldürsün!’ diye saçmalamıştı.

İşte Türkiye’de yönetenlerin ve yönetilenlerin ahvali bu.

Bu zihniyet olduğu sürece Pınar Gültekin’lerin, Emine Bulut’ların, Aleyna Çakır’ların,

Zeynep Şenpınar’ların, Özgecan’ların  arkasından daha çok ağlarız.

Ünlü yazar Yaşar Kemal ne demişti hatırlayalım?

‘Bu ülkede dört şey olmayacaksın, kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı’

Bir kadına, çocuğa, hayvana ya da ağaca herhangi bir canlıya fiziksel veya duygusal şiddet uygulamak,

hafifletici gerekçesi olmayan, en ağır suç olarak görülüp, en ağır cezalara çarptırılmalıdır.

Kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun insanlar öncelikle ahlaklı ve vicdanlı olmalı. 

Umarım iyi ahlaklı ve vicdanlı insanlarla karşılaşırız ama bu düzende zor.

Duygu Asena ‘kadının adı yok’ demişti, maalesef bugün kadının adı kanla yazılır oldu.

Velhasıl hepimiz ellerimizde katledilen kadınlarımızın kanlarıyla dolaşıyoruz.

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!