İRAN ZAFİYET GÖSTERDİKÇE

CENGİZ BAYSU 16/04/2024 - 11:28:54

İsrail, Suriye toprakları içindeki İran hedeflerini vurdu. Kısa bir süre sonrasında da İran toprakları içinde hedef olarak belirlediği yeri bombaladı. Bu eylem, İsrail’in ilk defa yaptığı bir eylem değildir.
 
**İsrail savaş uçakları 1981 yılında Irak'ın başkenti Bağdat'ın yakınlarında Osirak nükleer reaktörünü,
**Yakın geçmişte, 2007 yılının Eylül ayında, İsrail savaş uçakları, Suriye'de birçok Batılı uzmanın nükleer reaktör olduğuna inandıkları bir noktayı vurmuştu.
**2010 yılında İranlı nükleer fizikçinin öldürülmesini 17 Devrim Muhafızının öldürülmesi ve elektrik santrallarındaki patlamalar gibi asimetrik saldırılar takip etmiştir.
 
İki ülkeye ait tesisler
 
Rusya ile birlikte İran, Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşta Suriye yönetiminin yanında yer almışlardı. Hatta bir Batılı istihbarat kaynağı BBC'ye, 'Tahran'ın Suriye içinde daimi bir askeri üs kurmakta olduğunu da söylemişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 'bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceklerini' açıklamıştı.
 
İsrailli askeri uzmanlar, yıllarca yaptıkları planlamaları gözden geçirmiş ve 2012 yılında Orta Doğu'da meydana gelebilecek muhtemel askeri gelişme ve çatışmaları masaya yatırmışlardı. 
 
İsrailli uzmanların üzerinde hassasiyetle çalıştıkları konu, İran'ın nükleer silah elde etmesi durumunda ortaya çıkabilecek potansiyel tehdit durumudur. İran'a bir saldırıda uzaklık, hedeflerin çeşitliliği ve konumlanışı gibi bir dizi farklı unsur söz konusu olacaktır. 
 
Bu sorunların her biri kendi başına böylesi bir saldırıyı olanaksız kılabilecektir. Ancak, İsrailli askeri uzmanlar, bunların hepsine birden çözüm olacak teknik ve taktikler üzerine odaklanıyorlardı. 
 
Bu amaçla İsrail,
 
**Amerika Birleşik Devletlerinden 125 adet F-15I ve F16I gelişmiş savaş uçağı satın almış, bunları havacılık elektronik sistemleri ve ek yakıt tanklarıyla donatarak uçakları özellikle uzun menzilli görevlerde kullanmak için tasarlamıştır.
 
**Yer altı sığınaklarına karşı etkili füzeleri, uzun menzilli ve dayanıklı insansız uçakları da hep İran'ın nükleer tesislerine saldırı gibi görevleri göz önüne alarak geliştirmiştir. Bu sorunların her biri kendi başına bu tür bir saldırıyı olanaksız kılabilir. Ancak, İsrailli askeri uzmanlar, bunların hepsine birden çözüm olacak teknik ve taktikler üzerine odaklanmaktadır.
 
İsrail, 2018 yılında İran'a ait bir insansız hava aracının vurulduğunu söyledikten sonra İran'a ait hedeflere yönelik saldırılar düzenlemiş, bu saldırılar sırasında İsrail'e ait bir F-16 uçağı Suriye'nin hava savunma sistemleri tarafından vurulmuş ve İsrail'in kuzeyinde düşürülmüştür. 
 
Saldırı güzergahları seçimi
 
İsrail ile İran'daki nükleer tesisler arasında yaklaşık 1500 ila 1800 kilometrelik mesafenin nasıl aşılacağı sorununu güzergâh seçimiyle çözmeyi düşünmüştür: 
 
**İsrail jetleri Akdeniz üzerinden kuzeye gidip Türkiye-Suriye ve ardından Türkiye-Irak sınırı boyunca gidip İran'a girebilir,
**ABD'nin çekilmesi ile birlikte Irak'ın hava sahasını kontrol etmekte ortaya çıkan zafiyetten istifadeyle Irak üzerinden vurmak, 
**Suudi Arabistan hava sahasını kullanarak daha güneyden bir güzergâhı izlemek…
 
Ancak engeller yakıt ikmali ve mesafenin aşılmasıyla sınırlı değildir. Küçük çaplı bir saldırı ile en büyük etkiyi yaratacak hedefleri belirlemek daha da önemliydi. Örneğin; Tahran'ın güneyindeki Natanz ve kutsal Kum kentinin yakınındaki Fordo nükleer tesisleri, ağır su üretim tesisi Arak ve Isfahan'daki uranyum dönüştürme tesisleri de önemli hedefler arasındaydı. Ve nitekim 12 Nisan 2021’de Natanz tesislerini vurmuştur.
 
Son olarak 
İsrail, Şam’daki İran konsolosluğunu vurmuş ve iki İranlı generali öldürmüştür. 
 
İran, çoğunlukla Rusya'dan aldığı ancak kendisinin de geliştirdiği hava savunma sistemlerine sahip olmakla birlikte İsrail saldırılarını önleyememektedir. 
 
Her saldırı sonrasında İranlı yöneticiler büyük büyük lâflar ve intikam yeminleri etmekte, ancak karşı saldırı düzenleyememektedir.
 
Bu zafiyeti bilen İsrail, saldırılarını sürdürmektedir. Aslında İran’ın büyük menzilli füzelerle İsrail’e saldırması, bölgesel savaşa yol açacağı ve ABD’nin de müdahil olacağı gerekçesiyle mümkün görülmemektedir. İsrail’in bu şekilde saldırılarını sürdüreceği de beklenebilmelidir.