İnce’yi Nasıl Okumalı, İnce‘nin Stratejisi ne Olmalı ve CHP ne Yapmalı?

Nevzat Çağlar Tüfekçi 17/08/2020 - 10:34:00

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi, eğer seçim erkene alınmazsa, 25 Haziran 2023 tarihinde yapılacak. 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayı Muharrem İnce’ydi ve %30,6 gibi iyi bir oy aldı. İnce, o süreçte başarılı bir kampanya yürütmüş, mitingleri, Erdoğan’ın devlet destekli mitinglerini aratmayacak şekilde kalabalık geçmişti… Özellikle İzmir ve İstanbul mitingleri bir umut dalgalanması yarattı.

İnce, propaganda döneminde 100’ü aşkın miting gerçekleştirdi. Mitinglerinde, kendisini dinleyenlerle iyi diyaloglar kurdu. Konuşmalarında; pozitif bilimden, kültür ve sanattan, Endüstri 4.0’dan, çağdaşlıktan ve akla gelebilecek pozitif değerlerden söz etti.  Mitinglerinde, Erdoğan’ın söylemlerine karşı; yerinde karşılıklar verdi, Erdoğan’ın eleştirilerine karşı altta kalmayan ve taşı gediğine koyar misali cümleler kurdu.

TV açık oturumlarında, medya cambazı olmuş, demagog (laf ebesi, lafazan) ve O’nu mars etmek amacıyla karşısına oturtulan güdümlü programcı ya da program katılımcısı kişilere karşı, hep üstün bir tavır sergiledi. Bu çıkışıyla herkesin beğenisini kazandı ve bazı kişilere karşı verdiği yanıtlarla da sosyal medyada fenomen oldu.

Bu seçim sürecindeki çıkışı ve başarısıyla İnce, Millet ittifakının adayı olsaydı; seçim 2. Tura kalır ve Erdoğan’la başabaş kaldığında, seçimi alan kişi de Muharrem İnce olurdu. 2018’de bu tarihi fırsat, kaçırıldı!..

MEMLEKET HAREKETİ

Muharrem İnce, “Bin Günde Memleket Hareketi” adıyla, sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir toplumsal hareket ve siyasi süreç başlattı. Bir parti kurmayacağını ve CHP’yi bölmeyeceğini açıkladı. Ayrıca, elindeki 0,3’lük pet şişelerden örnek vererek, bu tutumuyla da iktidarın değirmenine su taşımayacağını da net bir dille ifade etti. İnce’nin, “parti kurmayacağım,” tavrı, yerinde ve doğru bir karardır.

Eğer öyle yapsaydı, her geçen gün erimekte olan “Cumhur İttifakı iktidarı”nın ekmeğine yağ sürecekti. İnce, bu konudaki kesin tutumuyla, iktidar çevrelerinin, iştahlarını boğazlarında bıraktı. Bahçeli’nin kendisi için söylediklerini de , “hükümsüzdür,” diyerek ciddiye almadı ve uygun bir dille reddetti. İnce’nin “Bin Günde Memleket Hareketi”ni açıkladığı basın toplantısını, iktidar medyasının canlı olarak vermesini de, İnce aleyhine bir durum olarak değerlendirmemek gerekir. İnce’nin çıkışını, CHP aleyhine bir durum olarak değerlendiren iktidar medyasının, bu durum karşısında iştahı kabardı, ağızlarını suyu aktı ama İnce onlara da gereken yanıtı verdi. “Bugün beni göklere çıkarıyorsunuz ama yarın söylediklerimi sayfalarınızda, televizyonlarınızda yer vermeyeceksiniz,” dedi…

İNCE’NİN ÇIKIŞINI NASIL OKUMALI?

İnce, 2014 seçimi için, gerekirse 50 bin avukatı cüppeleriyle YSK önüne toplarım iddialı sözüne karşılık seçim gecesi ortalıkta görünmemesi, ertesi gün ve daha sonra, şimdiki basın toplantısında söylediklerini, o zaman dile getirmemesi hanesine yazılan en büyük eksiklikti. Bu özeleştiri zamanında verilseydi daha iyi olurdu. Siyasette özeleştiri yapmak ta bir olgunluk ve olumluluk ifadesidir. İnce, bu hatalarından ders çıkartarak yoluna devam etmelidir.

İnce, kendisini 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklamalı ve tüm stratejisini buna uygun olarak geliştirmelidir. O bu süreçte, geliştirdiği söylem ve politikalarla herkesi kucaklayan, iktidarın yanlış politika ve uygulamaları karşısında, söylemlerini eğip bükmeden, gerçekleri açık bir şekilde dile getiren siyasi kimlik olabilmelidir. O bu saatten sonra, CHP’nin içinde olması ya da olmaması gereken durumlarla ilgili bir yorum yapmamalıdır.

O’nun hedefi salt Cumhurbaşkanlığı seçimi olmalı ve eleştiri politikalarını yönelteceği yer de iktidar olmalıdır. İnce’nin, Memleket Hareketi olarak, hedef alacağı tek odak, iktidar olmalıdır. Bu süreçte arada bir CHP ile uğraşması ise onun gücünü zayıflatır ve ancak iktidar medyasının eline koz vermiş olur. Buna gerek yok. İnce’nin bunları düşünebilecek tecrübede bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum. İnce’nin geliştireceği nitelikli bir siyasi çalışma sürecinin, CHP’ye de olumlu katkılar yapacağına inanıyorum.  Geçmişte SHP’de parti içi sol kanatın, partinin gelişmesi yönünde bir motor güç olduğu gibi…

İNCE’NİN STRATEJİSİ NE OLMALI?

İnce, önceki bölümde yazılanlar doğrultusunda hareket etmeli, tek hedefi 25 Haziran 2023 olmalıdır. Söylemlerinde istikrarlı ve net olmalı. Propagandasını; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çöküntü, yoksulluk, işsizlik, eğitimin içinde bulunduğu kötü durum, toplumsal barış, hukukun üstünlüğü, adalet vb. konular üzerinde temellendirilmeli. Mevcut durumunun her eleştirisi, bir çıkış yolunu da içermelidir. İnce, bu ülke insanlarının kendi güçlerinin farkında olurlarsa, güzel günlere ulaşma umudunun da her zaman var olduğu mesajını topluma vermeyi becerebilmelidir. “Ya hep beraber ya hiçbirimiz,” kolektif düşüncesini topluma yayabilmelidir. Bunu yaparsa, bir başarı şansı olabilir. Bir de İnce, oluşacak potansiyel gücün şehvetine kapılarak gereksiz söylem ve tekrarlara girmemelidir.  2014 propaganda döneminde benim aklımda kalanlardan birisi, apolet sökme olayıydı. Böyle iddialı ve sık tekrar edilen söylem biçimlerine gerek yok. İddialar; ülkeyi kalkındırma, adaleti sağlama, yoksulluğu önleme, yurtta barış dünyada barış vb. konularda olmalı…

CHP NE YAPMALI?

CHP yönetimi Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül gibi, o siyasi çizgideki isimleri hiç düşünmemeli; “İnce, bizim Cumhurbaşkanı adayımızdır,” diye açıklama yapmalı. İmamoğlu ve Yavaş gibi isimleri de istifa ettirerek aday yapmamalıdır. Bu ülkenin CHP içinden çıkacak ve tüm toplum kesimlerini kucaklayacak bir adaya ihtiyacı var. Bu ülke, siyasetin içinden gelen “sosyal demokrat” bir Cumhurbaşkanına sahip olmalı. Bunun koşulları var şu anda. Parti tabanın ve solun buna ihtiyacı var. Bizim kuşağın(65-70 yaş grubu), buna özlemi var. İyi yönetilen bir Türkiye hep hayalimiz oldu, çocuklarımızın da iyi yönetilen çağdaş bir Türkiye’de yaşamalarını istiyoruz. CHP ve İnce uzlaşması; her şeyden önce CHP, sonra toplum yararına olacaktır. Siyasette, inatlaşma yerine diyalog arama çabaları her zaman olumlu sonuçlar doğurur…