İNCE MEMED

Kemal Özcan 07/12/2019 - 07:55:27

72 yılında ortaokula yeni başlamıştım..
Derslerin en sıkı olduğu dönemde, yani sınavlar başladığı sırada,
babama yalan söyleyip Yaşar Kemal’in İnce Memed romanını okumuştum.
Gerekirse ceketini satıp beni okutacak adama yalan söylemiştim.
Babama ‘hoca ödev verdi özet çıkarmam lazım’ demiştim.
Doğruyu söylesem asla almazdı, alamazdı.
Yalan söylediğimi anlamadı, hatta ölene kadar da söyleyemedim.
Parasını verdi öğle arası gittim kitabı Yavuz Kırtasiyeden aldım.
Alış o alış..
400-500 sayfalık romanı adeta yaşayarak okumuştum..
Okumadığım zamanlar okuduğum kısımları düşünür, aklım hep kitapta olurdu..
Çok etkilendim İnce Memed romanından..
Düzene başkaldıran o gencin öyküsünde kendimi bulmuştum..
Romanı okudum okumasına da karnede 4 tane de zayıf getirmiştim.
Babam karneye baktı yüzüme tükürdü..
Çok sert şekilde sözlü ve fiziki şiddete maruz kalmıştım.
Babamın elinden beni gene dedem kurtarmıştı.
Hey gidi celep Memedali hey..
Böyle anlarda hep imdadıma yetişirdi.
Yunan harbinde Efe kızanıymış dedem, Durmuş Ali efenin kızanı..
Ona köyün kadınlarını Yunan askerlerinden koruma görevi verilmiş.
Bir nevi namus bekçiliği yani.
Harpten sonra hayvan alıp satarak celeplik yapmış..
Dedeme ben daha okula mokula gitmiyorum dedim..
Babam da göndermeyecekti zaten öyle demişti..
Dedem ‘Benim gibi eşşek çobanı mı olcaksın deyyus’ dedi.
‘Hani doktor olcaktın, bana bakacaktın?’
Küçükken bana hep öyle dedirtirdi, bu onun çok hoşuna giderdi..
--Söyle bakem aslanım büyüyünce ne olcaksın?
--Doktor..
--Dedene bakacak mısın?
--Evet!
Bazen pilot olmamı, onu tayyareye bindirip gezdirmemi isterdi.
Ya da iskemlenin üzerine çıkarıp,
‘Ben bir küçük askerim..
Vatanımı beklerim,
Eğer düşman gelirse,
ayağımın altında ezerim!’ şiirini okutur ezerim derken sağ ayağımı sertçe vurmamı isterdi.
Çok mutlu olurdu..
Dedemin ağzında hiç diş görmedim ben.
Protezi filan da yoktu, bildiğin damak..
Bazı yiyecekleri rendeleyerek, ya da havanda ezerek yerdi.
Kasığında büyükçe bir fıtığı vardı..
O yüzden daima devecilerin giydiği İngiliz kloş pantolon giyerdi..
Fıtık ona çok büyük rahatsızlık veriyordu ama ömrünün sonuna kadar doktora da gitmedi..
Kim bilir belki de Yunan harbinde Efe kızanlığı yaptığı yıllarda başlamıştı bu fıtık..
Fıtığı da onunla birlikte gitti.
Neyse ikinci dönem zayıfların hepsini kurtarmış 2’nci sınıfa geçmiştim.
Ertesi yıl soğuk bir kış gününde okuldan eve geldiğimde evdeki herkes yastaydı.
Babamı avlunun bir kenarında arkasını dönmüş hıçkıra hıçkıra ağlarken gördüm.
Bu dünyada koşulsuz sevdiğim, her zor anımda imdadıma yetişen insan beni bırakıp gitmişti.
Gidişine hiç inanamamıştım, vakitsiz ayrılmıştı.
O kısacık beraberliğimizde çok şey katmıştı benim hayatıma..
Bana verdiği her öğüt hala kulaklarımda küpe..
Elimden tutup beni kahveye götürdüğü günleri hiç unutamam.
Onunla birlikte çocukluğum da gitti benim..
Hem de koca bir boşluk bırakarak, bir çağı kapatarak gitti.
Ardında bir dünya rüya bırakarak gitti.
Tütün tabakası, muhtar çakmağı, çam dalından kendi yaptığı ağızlığı hala aklımda.
Şimdi kim koruyacaktı beni, kim imdadıma yetişecekti?
Onunla birlikte geçirdiğim zamanı hep ağlayarak anımsarım..
Bugün yaşasaydı bana ne derdi, ben ona neler sorardım, bilmediğim taraflarını anlatsın diye?
Hep onu merak ediyorum.
Ben ise onun torunun olmaktan hep onur ve gurur duydum..
Işıklar içinde uyu..
Özlemle, Sevgiyle, Rahmetle anıyorum seni..
Efe Kızanı, Celep Memedali..
Torunun #KÖZ 
Bugün de sizlerle böyle bir anımı paylaşmak istedim.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!