GEÇMİŞ OLSUN ÇOCUKLAR, İYİ TATİLLER!

Hatice Yücel 07/06/2017 - 16:26:14

            19 Eylül 2017’de “Bütün çiçekleri koparsalar da yine bahar gelecek,”  yürüyelim dileklerimle başlayan eğitim öğretim yılımız, çocuklarımızın, velilerimizin, öğretmenlerin çabalarıyla artı ve eksisiyle bitti. Eğitimdir ki bizim gibi ülkelerin insan yaratma reçetesinde en önemli ilaçtır. Bu ilaç iktidarlarca hazırlandığından çoğu zaman hastayı ya uyutmuştur ya delirtmiştir. Düşüncelerim hepimizi acıtsa da kızdırsa da sonuç ortadadır. Geçmiş olsun!

Karneleri alıp okuldan koşarak çıkıp velisini istek yağmuruna tutan ve kendini bu noktada haklı gören çocuklarımızı da; nereye, kime gideceğini bilemeyen ezik, yorgun, bakımsız, güvensiz, çaresiz, kızgın ve öfkeli çocuklarımızı da göreceğiz. Oysa okullar, o ülkenin insanlaştırma kurumlarıdır. Özgürlük, eşitlik, laiklik, bilim, saygı, sevgi, hoşgörü kavramlarının yerleştiği yerdir. Birlik ve kardeşliğin temeli orada atılır. Yetenekleri ve becerileri orada geliştirilir. Tatile girerken okullarımızın bu sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiklerini sorgulamak gerekir.

            OECD raporlarında “Hayat Boyu Öğrenme ve Eğitim”de yerimiz sonlarda. Buna göre hepimiz tehlikede sayılırız. Hele 16 Nisan referandumundan sonra tek adamlı sözde demokrasiyle, önümüzdeki sorunların büyüklüğünü düşünmemek elde değil. Bununla birlikte son yıllarda tüm okullara yayılan kep atma törenleri, otellerdeki okuma bayramları, ilan panolarındaki eğitim kurumu reklamları, özgürlük adına konulan giyim serbestliği…       

            Bir yıllık mücadelenin sonunda TEOG’a baktığımızda Türkiye’de 17.000, Bodrum’da 17 öğrencinin birinciliğinden kendilerine pay çıkaran yöneticilere ne diyelim bilmem ki. Eşitsiz, adaletsiz, ezberci bir eğitim öğretimin bu sonuçlarına nasıl sevinebiliriz. Ancak “Habib’e aferin!” Gazete haberinden etkilendim. Tunceli’nin Çemişkezek ilçesinden bir çoban çocuğu 120 soruda 119’unu yaparak ikinci olabiliyor. Muş’un Yazı Köyü’nden, Gökyazı Ortaokulundan Sibel Balkaya da benzer. Habib Bitkin gazetecilere nasırlı ellerini göstererek “Bunlar süt sağmaktan oldu. Yatılı okuldayım. Evime geldiğimde aileme yardım ederim. Koyun gütmeye gittiğimde yanımda kitaplarımı taşırım. Okula bir ay geç, bir ay erken giderim. Hayat zor, ona 1-0 yenik başlıyorum.” derken hem bu ülkenin benzer yaşam öyküleriyle dolu olduğuna üzülüyor, Habib gibilerle övünüyor, umut doluyorum. 

            Veliler ne yapar bilmiyorum ama çocuklarımız tatili hak etti. Önce, her gün taşıyamadıkları ağır çantalarından kurtuldukları için. Sonra, uyumaya en ihtiyaç duydukları yaşta erkenden okul yolunu tuttukları için. Doğru dürüst okumayı, yazmayı öğrenmeden her gün dört-beş sayfa test çözdükleri için. Ceza olarak sayfalarca İngilizce sözcükleri yazdıkları için. Oyun oynayamadıkları, resim, müzik, spor yapamadıkları için. Annesi, babası, kedisiyle konuşamadıkları için. Baharın içindeyken baharı yazamadıkları için…

            Her şeye rağmen, güzel ülkemin güzel çocukları! Umut sizlerde, tatili hak ettiniz. Ancak insan olarak yaşamanın ve kalmanın bedeli zor. Bedenimizi, ruhumuzu, beynimizi geliştirmenin tatili yoktur. Eksiklerimizi tamamlamak, kazandıklarımızı sürdürmek sürekliliğe bağlıdır. Tatilde çantasız bir yaşamınız olsun. Doyamadığımız uykularımızı, oyunlarımızı tamamlayın. Çevremiz deniz; yüzelim, yelken açalım. Gazete, dergi, kitap okuyalım, arada bir tabletleri tıklayalım. Yürüyüşler yapalım dağlara, ovalara… Hayvanlarla, çiçeklerle, yıldızlarla yaşayalım. Odamızı, bahçemizi, evimizi güzelleştirelim. Arkadaşlarımızla buluşalım. Beş-on sayfa yazıp bıraktığınız kalın ders defterlerine (yazık!) güncelerimizi yazalım. Arta kalanla kâğıttan gemiler, kelebekler yapalım. Ya da onu bulamayan arkadaşlarımıza gönderelim. Haydi bakalım! Yaşam kısa. Üç ay da az bir tatil değil. Ülkemiz için canımızı vermeden önce öğrenilecek, yapılacak çok şeyler var. Hepimize kolay gelsin.