GANDİ KEMAL

Kemal Özcan 15/06/2017 - 14:37:57

Artık ismi Türkiye Cumhuriyeti olan bir kabile devleti gibiyiz.
Kırıntı dahi olsa hukuk diye bir şeyden söz etmek mümkün değil. 
Türkiye'de kimse güvende değil.
Herkes bir panik ve korku içerisinde.
Bu öyle bir korkudur ki, Soma'da bir madenci yakını kadın şöyle demişti,
‘Bunca şeye isyan etmemek mümkün mü? Ama bir şey dersem kocamın cesedini vermezler diye korkuyorum’
Bu insana yapılan ne çeşit bir zulümdür Allah aşkına?
Tırlarla insani yardım diye birilerine silah göndermek suç değil de, bunu haber yapmak suç!
Ülkenin, başka bir ülkeye silah göndermesi suç değil de, bir vekilin bunu bir gazeteciye haber vermesi suç!
Evet CHP milletvekili Enis Berberoğlu devlet sırrını ifşa etmek ve casusluk suçlamasıyla,
25 yıl hapis cezasına çarptırılarak tutuklandı ve Maltepe Cezaevi’ne götürüldü.
Gördünüz mü bu ülkede yargının ne kadar siyasi, taraflı ve adaletsiz olduğunu?
Genelkurmay’daki kozmik odaya girilip, tüm gizli belgelerin sızdırılması
veya 17-25 Aralık davasının delillerinin geri dönüşü olmaksızın yok edilmesi suç değil.
‘Bonzai çok yayıldı, araştırılsın’, ‘çocuk tacizleri araştırılsın’, 
‘paralel yapı araştırılsın’, ‘IŞİD 'in Türkiye yapılanması araştırılsın’ gibi önergeleri,

Meclis’te engellemek vatana ihanet olmuyor da, milletin vekili Berberoğlu vatana ihanetten tutuklanıyor.
Tutuklanan yalnızca milletin vekili değil, tutuklanan Türkiye'deki haberciliktir.
Tutuklanan gazeteciliktir. Tutuklanan basın özgürlüğüdür. 
Tutuklanan halkın haber alma özgürlüğüdür.
CHP milletvekili tutuklandı, ama meclis kürsüsünden,
‘Fetullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği büyük bir değerdir ' diyen zat hala bakan, hem de adalet bakanı.
Bu sır devletin gizli sırrı mı, yoksa hükümetin bir halt yemesi mi o da tartışılır?
Devletin suç ihtiva eden bir sırrı olamaz.
Tayyip Erdoğan ‘tırlarda silah olsa ne olur, olmasa ne olur’ derken,
‘Vallahi, billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu’ diyen Tuğrul Türkeş başbakan yardımcısı oldu.
Bunu haber yapan adamı tutukladılar!
Eğer birilerine silah gönderiyorsan yakalanmayacaksın kardeşim!
Eğer bir haltı yerken yakalanıyorsan, seni yakalayanı değil, yakalanan o beceriksizlere vereceksin cezayı.
AKP genel başkanı olan dünya liderimiz ‘bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu’ demişti, helal olsun bırakmadı da...
Bu arada CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vermekle suçlanıyor.
CHP’nin en iyi hamlelerinden biri dokunulmazlık teklifini, Anayasa değişiklik paketine dahil ettirmemesidir.
Dokunulmazlıklar mecliste kalkmasaydı, referanduma madde olarak ekleyeceklerdi.
Bu ülkenin yüzde 65'inin HDP'nin Meclis’te olmasını istemeyenlerin önüne gelecekti.
Referandumda en az yüzde 65 “evet” çıkacaktı.
Verilen destek doğrudur, yanlıştır onu tartışmıyorum, ama ortada böyle bir gerçek var.
Bir de yaratılacak olan teröre destek veriyor algısının altında kalmak istemediler.
CHP sanırım bu gerçekleri dikkate alarak dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek verdi.
Hem dokunulmazlıklar kaldırılmasaydı da, Enis Berberoğlu bu cezayı yine alırdı, ama cezasını daha sonra çekerdi.
Asıl meselenin bu habere bu cezanın verilmesi olmalıdır.
Bu karar ısmarlama değil de nedir?
Alttan alta bir gerginlik ortamı yaratılmaya çalışılıyor.
Ülkedeki gerginliği muhalefete yükleyip, çıkacak olası krizlerin sorumlusu yapacaklar..
Kılıçdaroğlu’nun ilk tepkisi her zaman olduğu gibi ‘Böyle bir şey olabilir mi ya?’ oldu.
Ardından ‘Yarın elimde ADALET yazılı bir pankartla Güvenpark'ta olacağım’ diye açıklama yaptı.
İşte bu dedim! 
Bu kararı olumlu buldum ve ayakta alkışladım.
Çekilin yoldan Gandi Kemal geliyor!
Yürüyüş 25 gün sürecekmiş.
İnşallah bu yürüyüşün sonunda ruh, muh ayaklarına, 15 Temmuz’da Yenikapı’da yapılacak mitinge katılmaz.
CHP bugüne kadar o ne der, bu ne der kaygısındaydı.
Ona da yaranayım, dinciye de yaranayım, faşiste de yaranayım, 
liberale de yaranayım diye, diye kimliksiz, kişiliksiz bir hale geldi.
Bu kadar tavizle, bu kadar orta yolculukla, bu kadar aman herkesi memnun edeyim, belki beni de severler(cilikle) olacağı buydu.
CHP’nin devletle bir dönem sorunu olmuşların sığındığı bir kulüp olmaktan çıkıp, 
kurucu iradeyi temsil eden, ilkeli, tutarlı, çağdaş, demokratik ve laik Cumhuriyete yaraşır bir parti kimliğine geri dönmelidir.
Kısacası üstündeki ölü toprağını atıp, fabrika ayarlarına geri dönmelidir.
İşçinin, emekçinin, köylünün, yoksul halkın temsilcisi olmalıdır.
Emeğin en yüce değer olarak görüldüğü, 
insanın, insanı sömürmediği, insanların yatağa aç girmediği bir ülkenin özlemiyle yanıp tutuşan,
dahası ‘toprak işleyenin, su kullananın’ felsefesini kendine şiar eden bir parti olmalıdır.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!