EYT ERKEN EMEKLİLİK DEĞİLDİR!

Kemal Özcan 25/11/2019 - 07:57:52

Dünya liderimiz ‘seçim kaybetsem de yokum!’ dedi.
17 yıldır ilk defa duydum bu sözü onun ağzından.
Hadi gari, Allah’mı söyletiyor dedim içimden?
Hikmetinden sual olunmaz..
Belki de seçimi kaybedeceğini anladı ön alıyor da olabilir..
Biri ona yanlış bilgi vermiş olmalı ki, deyip deyip erken emeklilik diyor.
Hiç kimsenin senden erken emeklilik filan istediği yok!
Emeklilikte Yaşa Takılanlarla yani EYT ile erken emeklilik aynı şeyler değil.
Yasanın geriye doğru işletilmesiyle ortada bir hak gaspı oluştu.
Emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesiyle, herkesin erken emekli olacağı anlamına da gelmiyor.
EYT kapsamına girenler işe giriş tarihleri itibariyle maç devam ederken, maçın ortasında değişen kurallar nedeniyle mağlup veya mağdur olmuş kişilerdir.
EYT derken, halen çalışmakta olan herkesin kendisi gibi 40'lı yaşlarda emekli olması demek değildir.
Tüm çalışanlar değil, sadece hak etmiş olan insanlar 'maç oynanırken kuralları değiştiremezsin!' diyor,
bunu neden anlamak istemiyorsunuz?
Diğerleri zaten değişmiş kurallarla maça başladılar ve öyle devam ediyorlar.
8 Eylül 1999 milat ise, o tarihten itibaren yeni kurallar geçerli olur, olmalı, öncesini bağlamamalı.
Gene de sayıları 6 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor.
Reis ‘herkes vakti zamanı gelince emekli olacak!’ diyor.
‘Tutturmuşlar bir EYT. Milletimin zararına olan bir şeye asla yokum. Seçim kaybetsem de yokum!’
Kendisi 46 yaşında emekli olmuş.
Herkes o seçimde mi olacak, bu seçimde mi çıkaracak umuduyla yaşıyordu?
Hatta MHP’nin seçim vaatlerinin başında geliyordu.
EYT' liler en çok Devlet Bahçeli’ye güveniyorlardı.
Bahçeli seçimlerden önce resmen söz vermişti.
Hatırlarsanız reklam panolarına boy boy EYT afişleri astırtmıştı.
O da iktidarın dümen suyundan gidince, bütün umutlar suya düştü..
Kimse kandırıldık diye umutsuzluğa kapılmasın, Tayyip Erdoğan nelere olmaz dediyse oldu.
‘Ben şehitlerimin gazilerimin ahını alamam, bedelli çıkmayacak’ demesinin üzerinden sene geçmeden,
bildiğiniz gibi bedelliyi kalıcı hale getirdi.
‘İstanbul’a ihanet ettik, Allah affetsin!’ dedikten sonra, seçim öncesi imar barışını getirdi.
‘Bu can bu bedenden çıkmadıkça papazı vermeyeceğim’ dedi ama Trump isteyince papazı da verdi.
Emeklilere verilen bayram ikramiyesinde,
1 Mayıs’ın tatil olmasında filan hep yaşadık bunları.
Önce çıkar eser gürler, milleti bir yoklar, sonra yapar daha fazla oy devşirir.
Her söylediğinin tersini yaptığı için yakında EYT yasasını da çıkarır merak etmeyin.
Hatta şimdiden hayırlı olsun bile diyebilirim.
‘İskandinav ülkeleri bu sistemle battı’ dedi.
Haydaaa!
İşte şimdi burdan yakın!
Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda hangisi battı acaba?
Birleşmiş milletlerin yayınladığı 2019 mutluluk endeksine göre,
İskandinav ülkeleri ilk 10 içerisinde Türkiye ise 79. sırada.
Adamların kişi başına düşen milli gelirleri 50 ila 70 bin dolar arasında..
Bizde ise 8 bin dolar civarında, o da rakamları eğerek bükerek.
Onlar nasıl bir battıysa o umarım bir gün Türkiye’de öyle batar.
İskandinav ülkeleri gibi batacaksak ben buna dünden razıyım.
O ülkelerde kendi halkı sürünürken liderleri 1100 odalı sarayda pardon külliyede oturmuyorlar.
Kiliseye giderlerken zırhlı araçlar, cemırlar, akrepler eşliğinde,
şehrin tüm yollarını kapatıp, koruma ordusuyla gitmiyorlar.
O ülkelerin milletvekilleri 2 yılda kıyak emekli edilip, 20 bin küsurdan başlayan maaşlar almıyorlar.
Halkın vergileriyle, halktan kıstıklarıyla itibardan tasarruf etmeden şatafat içersinde yaşayıp gitmiyorlar.
İş kendisine ve beraber yürüdüklerine gelince her şeye tamam.
Halka gelince yok!
Hoca Nasreddin bir gün değirmene buğday öğütmeye gider.
Çaktırmadan başka birinin çuvalından avuç avuç kendi çuvalına buğday aktarırken,
değirmenci görür ve şaşkınlıkla sorar:
- Hoca ne yapıyorsun, ayıp değil mi?
Hoca cevap verir:
- Sen benim eksiğime bakma, deliyim ben.
Değirmenci:
- Delisin de niçin kendi çuvalından başkalarınınkine aktarmıyorsun hiç?
Hoca cevap verir:
- Deli dedikse o kadar da değil.
Hep halkın çuvalından aktarmayın, biraz da kendi çuvalınızdakileri dağıtın.
EYT’lilerin istediği hak, hukuk, adalettir.
Bir gecede gasp edilen haklarının geri verilmesidir.
‘Seçim kaybetsem de yokum!’ sözü Mesut Yılmaz’ı hatırlattı bana.
O da 8 yıllık eğitimle ilgili ‘siyasi hayatıma mal olsa da bu yasayı çıkartacağız’ demişti.
Ve nitekim dediği gibi yasa da çıktı, siyasi hayatı da son buldu..
Tarih tekerrür mü edecek acaba?
EYT ile 15 yıl gibi fazla çalışması gereken arkadaşlarım var.
30 yıldır sigorta primi yatırıp emekli olamayan insanlar var aralarında.
Üstelik çok ağır ve tehlikeli olan enerji işkolunda.
Düşün maratoncusun ve 40 km koşuya hazırlanmışsın ...
Yarışın bitimine yakın 65 km olsun diyorlar ..
Hadi olmadı 60 km yapalım kıyağımız olsun diyorlar.
Devlet işçiyi ölmeden emekli etmeyi düşünmüyor.
Emeklilik yaşının 65 olması demek, 'nah emekli olursunuz!' anlamına geliyor.
Hep birlikte gideceğimiz yer mezarda emekliliktir.
Tekrar söylüyorum, erken emeklilik değil bu!
Ortada verilmiş bir hak var ve bu adaletsizliğin giderilmesi lazım..
Kanun geriye doğru işlememeli.
Biri sigortalı olduğunda hangi kanun yürürlükteyse o kanuna göre emekli olmalı.
Sözleşmeyi sonradan tek taraflı değiştirmek hukuk devletinde olmaz.
Öyle bir peşkeş çekildi ki bu memlekette gitmediğimiz hastanenin,
geçmediğimiz yol ve köprülerin parasını ödüyoruz.
Halkın çuvalında ne kadar buğday varsa yandaşlarınkine boşalttılar.
Sonra çık ‘seçim kaybetsem de yokum’ de..
EYT’lilere karşı kamuoyu yaratma ayakları bunlar.
Bu ülkede 2008 sonrası SGK girişi olan herkes emeklilikte yaşa takılandır aslında.
Neden mi?
Çünkü hiç kimsenin o yaşları görme ihtimali yoktur.
Küçük yaşta emeklilik yanlış olabilir ve fakat bu hak kanunla verilmiş bir haksa,
çalışanın hakkını elinden alarak yapılan yanlışı düzeltemezsiniz.
EYT’lilerin bütçeye getireceği yük sigorta sistemini batıracak düzeyde değil.
Bu insanların çoğu 50 yaşına yaklaştı.
Çoğu yasa çıksa da, çıkmasa da en geç 6-7 sene içinde zaten emekli olacak.
Bence başka en önemli sorun Aylık Bağlama Oranlarında..
Sistemin kısa adı ABO..
ABO’yu kademeli olarak düşürülüp, asgari ücretle çalışan bir işçinin,
bin liranın altında emekli maaşı almasına neden olan bir nevi soygun.
Esas turpun büyüğü heybede.
İnsanlar çalıştıkça emekli maaşları düşüyor, düşecek.
Sadece EYT’lileri değil, seçkin sınıf ve siyasetçiler hariç tüm çalışanları ilgilendiriyor.
Hiç kimse yirmi yıl sonra emekli olurum da, ne kadar maaş alırım diye düşünmüyor?
EYT bugünümüzü, ABO geleceğimizi ipotek altına almış durumda. ABO emekçilerin ocağına dikilmiş incir ağacıdır.
Zengini daha zengin eden bu bozuk düzen değişmelidir.
Bunu da yapacak olan ezilen, sömürülen, zincirlerinden başka kaybedecek şeyi olmayan emekçilerdir.
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın.