ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER!

Kemal Özcan 28/05/2021 - 09:51:18

Kaç gündür yazmıyorum, daha doğrusu yazamıyorum.

Oluk oluk akıtacağı kanlarla banyo yapmayı planlayan Sedat Peker’le,

can ve mal güvenliğimizden sorumlu bir makamda oturan Süleyman Soylu’yu izliyorum gözlerim kapalı.

Kanlarını oluk oluk akıtacağım dediği kesim barış akademisyenleri olunca iktidar cenahından hiçbir tepki gelmemişti.

Çünkü barış akademisyenleri hükümete muhalifti.

Devlet Bahçeli affıyla cezaevinden çıkarılan organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı,

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na ‘seni bakla kazığı ile tanıştırırım’ diye tehdit,

ve hakaret içerikli mektup yazdığında da tepki vermemişlerdi.

Çünkü Kılıçdaroğlu’da ana muhalefet partisi genel başkanıydı.

Demem o ki, AKP’li olmayan herkese her şey mubahtır.

2017 yılında milliyet gazetesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen,

‘şehrin en iyileri ödül töreni’nde ‘en hayırsever iş adamı’ ödülü kime verildi biliyor musunuz?

Sedat Peker'e verildi, ödülünü de duayen sanatçı Selda Alkor’un elinden aldı.

O zamanlar Sedat Reisleri AKP lehine mitingler yapıyor, muhalif kesime korku salıyor,

Suriye’ye yardım tırları gönderiyor, adına türküler yakılıyor, yan yana resimler çektirilip basında, sosyal medyada havalar atılıyordu.

İsmail Türüt  ‘Reis’ isminde bir de beste yapmıştı.

Reis reis deyiler, tam hemşeri canlısı / Yirminci asrın lider delikanlısı

Haksızları susturur, haklıyı konuşturur / Türkiye'ye yan bakan düşmana kan kusturur

Bana göre Hrant Dink'in katil zanlılarını övücü türkü yapan birine sanatçı demek, sanatçıya hakarettir.

Demet Akalın, Sedat Peker’in düğün davetiyesini aldığında şu notu paylaşmıştı.

‘Reisimiz sevgili Sedat Peker ile dünya güzeli zarif eşi, güzel kalpli arkadaşımın davetiyesine bayıldım.

Bir ömür boyu mutluluklar’

Bugün sosyal medya hesaplarını silmekle meşguller.

Geldiğimiz noktada Sedat Peker organize suç örgütü liderliği ile en hayırsever iş adamlığı arasında gidip geliyor.

Sorsan kandırıldık diye cart-curt ederler.

Kızı için dünyaları yakarmış!

Namusu maaşından yüksek olan gazetecilere selam gönderiyor.

Bu iddiaları dinledikçe ‘ulan şu memleketin haline bak!’ diyorum.

Susurluk’un ruhuna Fatiha okutacak cinsten iddialar ortaya atılıyor.

Doğrudur, değildir bilmem ama Susurluk halt etmiş bu iddiaların yanında.

Susurluk’ta devlet, mafya, siyaset üçgeni vardı.

Sedat Peker olayında ise mafyaya siyaset yaptırılmış.

Devlet ise mafyanın elinde karanlık ve zorba bir güç haline gelmiş.

Siyasi güç ise adeta devletleşmiş.

Yani devletin ülkeyi koruyan refleksleri siyaset ile yok edilmiş.

Sedat Peker’in anlattıkları post-modern bir Susurluk hikayesidir.

Bu ülkenin İçişleri bakanı için söylediği ‘o bizim dönüş biletimizdi, 20 yıldır yatırım yapıyoruz o'na’ sözleri,

olayın ne kadar siyasal boyutlarda olduğunu gösteriyor.

Hadi ve Süleyman Özışık adındaki sözüm ona gazeteci biraderler ‘arabuluculuk yaptıysak şerefsiziz’ demişlerdi.

Taak, adı geçen gazetecimsi şahsın kendi ağzıyla,

nargilesini tüttüre tüttüre arabuluculuğu doğrulayan videosunu yayınladı.

Sedat Peker bunların hepsinden daha zeki gerçekten.

O kadar konu konuşuluyor, ‘pislik meselesi ile kızına yapılan muamele’ paşamızın çok zoruna gitmiş.

Anladığım kadarıyla evi sabahın köründe, kendisi yokken, eşi ve çocukları evdeyken basılmış,

uyarıya rağmen polisler küçücük kızın odasına silahla girip çocuğa silah doğrultmuş,

Sedat Peker buna sebep olan, sorumlu kim varsa harcamaya ant içmiş.

Ya kızına ‘senin baban pislik mi?’ diye sorarlarsa ne yaparmış?

Bak hele sen babaya, bu ülkede ne vatansever babalara ‘vatan haini’, ‘hırsız’ dendiğini biliyor musun sen?

Şu evlat sevgisine bakar mısınız?

Tek sebebin bu olacağına da inanmıyorum ya neyse.

Bu mafyacı tipleri sevmesem de, bir kız babası olarak gene de empati yapmaya çalıştım.

Giderayak ortalığı iyice kızıştırıyor.

AKP lehine propaganda yapıp, oy istediği günlerde İçişleri bakanlığı tarafından,

Sedat Peker’e koruma polisi verilmiş, Süleyman Soylu döneminde de devam etmiş.

Her mabadından korkana, tehdit var diyene koruma polisi mi veriliyor?

Sedat Peker hala birileri ile pazarlık yaparım düşüncesinde.

Hala vatana dönme umuduyla bildiği her şeyi anlatmadığını düşünüyorum.

Umarım bundan sonra samimiyetle gerçekten canından vazgeçerek bildiği her şeyi paylaşır.

Umarım frenlemez, umarım sansürlemez, bildiklerini paylaşsın ki bizde bilelim, insanlar bilmediği sorunlarla mücadele edemez.

Rakam, isim, zaman her şeyi ortaya saçmalı, bütün kirli ilişkileri anlatmalı.

Bunu severim, bu beni korur, bu benim dönüş biletim olabilir demeden anlatmalı.

Gemileri yaktıysan yakmışındır.

Yapabilir mi? Hiç zannetmiyorum.

Şimdiye kadar kim ölümden korkmuyorum dediyse en çok onun ölümden korktuğunu gördüm.

O kadar vatansever, o kadar serdengeçti ise kendini de ortaya koymalı.

Allah’tan kavga gürültü oluyor da neyin ne olduğunu öğrenebiliyoruz.

Mesela 1990 yılındaki İSKİ yolsuzluğunu CHP’li Nurettin Sözen’in İstanbul belediye başkanlığı döneminde,

İSKİ genel müdürü olan Ergün Göknel’in eşinden öğrenmiştik.

Bu yolsuzluğun etkisiyle 1994 seçimlerinde Tayyip Erdoğan İstanbul belediye başkanı olmuştu.

Tayyip Erdoğan’ı bugünlere getiren sürecin önünü açan olay İSKİ skandalıdır.

Kıskançlık krizinden gözü dönmüş, aldatılmış bir kadının ortaya çıkardığı skandalı,

seçim malzemesi yaparak bir seçim kampanyası yürütülmüştü.

Sen kalk 7 Haziran seçimlerine kadar çözüm süreci ayaklarına Kürt milliyetçiliği yap,

kargalar bile güler diyerek Pensilvanya’ya selam çak, Sedat Peker’i ayakta alkışla, şarkılar bestele,

bütün bunları kahvede, fabrikada, mahallede canhıraş savun, en yakınlarınla küs,

sonra da terörist, organize suç örgütü lideri falan filan de.

Gerçekten ümmetin başı döndü.

Ümmeti de kendilerine benzettiler.

Sedat Peker’in videoları bu ülkede milyonlarca insan tarafından izleniyor.

‘Ama çocuk pornosunu da milyonlarca kişi izliyor!’ dedi,

can ve mal güvenliğimizden sorumlu bakanımız Süleyman Soylu.

Sanırım kahramanımızda simetri hastalığı var.

Görüntülerde masanın üstü gayet düzenli ve ince mesaj içeren objeler yerli yerinde.

En son masaya Yılmaz Özdil’in ‘Son Cüret’ isimli bir kitabını koymuştu.

Ben kitabını okumadım ama mutlaka Atatürk ve milli mücadele gargarası yapmıştır.

Türkiye’de Atatürk’ün, Atatürkçülüğün ekmeğini yemeyi en iyi beceren yazarlardan biridir kendisi.

Sedat Peker’in iddiaları ile çalkalanan bir dönemde hiç gıkı çıkmadığı gibi neredeyse övgüler düzüyordu.

Yılmaz Özdil 28 Ocak 2010 tarihli bir yazısında, annesinin cenazesine izin verilmediği için,

‘aynı davada yargılanan insanların cenazesine izin verdiniz de Sedat Peker'e neden izin vermediniz?,

diyerek ona sahip çıktığı için masanın üstünde Yılmaz Özdil’in Son Cüret.

Her neyse ben Sedat Peker ile Yılmaz Özdil arasındaki sevgi bağını anlayamadım.

Organize suç örgütü liderine göre şerefi maaşından fazla olsa gerek.

Sedat Peker'den kahraman olmaz, dün de olmaz bugün de olmaz.

Kahraman falan olmadığını kendisi de reddetmiyor.

Halk adına, ezilenler adına, muhalifler adına değil, sırf ve yalnızca kendi adına yapıyor ne yapıyorsa.

Kendisinin de söylediği gibi nisan ayında sorunu çözüp dönebilseydi,

muhtemelen seçim sürecinde AKP adına mitingler düzenleyip birilerinin kanlarında duş alıyor olacaktı.

Mafya devlete sızmış!

Mafyanın olduğu yerde, akıl olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz, adalet olmaz, kanun olmaz.

Garibime giden şu, AKP destek mitingi yaparken onu alkışlayanlar, reis, reis diye elini öpenlerle,

bugün tecavüzcü pislik diyenler aynı kişiler..

Dünya lideri ile görüşürken, en hayırsever iş adamı ödülü verilirken,

AKP adına mitinler yaparken tecavüzcü pislik olduğunu bilmiyor muydunuz?

Bu gibi olaylara halk arasında köpek sahibini ısırıyor derler.

Süleyman Soylu hakkındaki iddialara cevap vermek için gazetecilerin karşısına çıktı.

Bol bol hayat hikayesini dinledik.

Sigortacılığı çok seviyormuş, hele poliçeyi yazdığı Oki marka yazıcının çıkardığı sese bayılıyormuş!

Hyundai marka cipi varmış onu öğrendik.

Ancak mafyadan 10 bin dolar maaş alan AKP vekilinin ismini öğrenemedik.

Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ı intihara götüren sürece dair soruya,

‘bize her zaman böyle konular gelir, ben de bir bakıverin derim’ dedi.

Ülke çok karanlık bir dönemden geçiyor, mafya-siyaset birlikteliği devletin temelini kazımış görünüyor.

Ne diyebilirim ki, birbirlerini yesinler ya da çivi çiviyi söksün!

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!