BİZDEN BİRİLERİ

CENGİZ BAYSU 01/04/2024 - 10:17:27

   Sabah toplantılarından birindeyiz. Kimisi defterine gün içinde yapacağı işleri yazmış, kimisi geçmişte eksik kalan işlerini sıralamış... Bugün gençlik yıllarımda tuttuğum notlarımı ve Prof. Turan Giritlioğlu'nun (rahmet olsun) binalarla ilgili şikâyete konu olacak yazılarını getirmiştim. 
İki aylık süreçte tespit edebildiklerimi sizlere yansıtmak istiyorum:
 
Uyku salonu mu?
    Abdullah, Metin Usta, Muharrem ve ben otururken Mimar Cem Aydın tebessümler saçarak geldi. Hoş beş ve hatır sormadan sonra yapacaklarımı anlatmaya başladım. Evden çıkışımla birlikte trene biniyordum.
    Tren, ister oturarak geleyim ister ayakta durayım, benim için sosyal laboratuvardır. Her anlayışta insanla iç içe olmak zevkli ve farklı bir olay benim için… Kadıköy’e geliyorum.  Bir vatandaş simit ile katık olabilecek şeyler yerken yanında oturan kişinin düşen başıyla devamlı irkiliyor. Uyuklayan kişiye eliyle dokunarak,
 
    ---bundan sonra uykunu evde bırak, burası yatma yeri değil... dedi. Diğeri altta kalır mı hiç;
    ---Sende kahvaltını yap da gel. Burası yemek salonu değil…
Aynı konuda bir önceki gün cevaplar şöyleydi:
    ---Birader horluyorsun
    ---Ne olmuş horluyorsam?
    ---Bi'şey demedik, hem horluyorsun bi’de bana hırlıyorsun...
 
Trenden bir başka sahne
    Trende 5-6 yaşlarında bir çocuk... Tren istasyonda durdukça inen binen olmazsa vatmana el işareti yapıyor ve trenin hareketini sağlıyordu. Maltepe’den Kadıköy’e kadar yılmadan bu uygulamayı yaptı. Trenden her inen ona gülümsüyordu. Ben de inerken teşekkür ettim. 
 
Lodosta motorla geçiş
    Lodos motoru indirip indirip kaldırıyor. Yolculuk süresi 20 dakika değil de bir saat olsa, eminim çok kişi kusacaktır. Bir yaşlı hanım kaptana bozuk attı.
 
    ---Be oğlum, şöyle düz bir yerden gitsene!
 
Galata Köprüsü üzerinde
    Galata Köprüsü’nün üzerinde balıkçılara baka baka yürüyorum. Önümde bir yaşlı adamcağız kızları ve gelinleriyle gidiyor. Balıkçılardan biri oldukça iri bir kefal çekti. Oltadan çıkarıp kovaya attı. Balık çırpınarak kovadan çıktı ve kendini yere attı. Adam balığı tekrar kovaya atmadan önce kesti. Hareketsiz kalan balığı kovaya atarken yaşlı adam devreye girdi.
 
    ---Onu kıbleye dönerek kesmeliydin.
 
Toplantı hazırlığı
    Beyoğlu’nda sabah toplantılarına girmeden önce sevgili Murat’tan çerez alıyorum. Malum ekonomik durumlar kötüye gittiğinde çerez alımının gramajını da düşürdük. Bir süre de böyle idare ettik. Yine ağır gelmeye başladı. 
    Bu kez az sayıda organik kayısı ve yanında iki tam ceviz alalım dedik. Dayıyı biraz da espriye vurarak kayısıyı da dört adede düşürdük. Bunu da şu şekilde fakat hızlıca söylemeyi denedik. 
 
    ---Muratçım, dört kara kuru kayısı, iki top da ceviz alayım, diyordum. (Hızlı söylemeyi deneyiniz!) 
    İçeriye gelen müşterilere de hızlı söylemesini rica ettik. Doğru ve hızlı şekliyle bir sefer söyleyen olmadı. Değerli okuyucularım, bir bilseniz Murat her gün nelerle karşılaşıyor. Daha ben oradayken bir sigarakolik geldi.
 
    ---Abi, bi’ rot balans versene!  Murat herkesin bakışından duruşundan ne istediğini biliyordu. Kişiye Rothmans sigarasını verdi.
 
Muharrem’den
Muharrem içimizde en genç olanımız. Otelde çalışıyor. İngilizce bildiğini iddia eden havalı birisinden turistin adını sormasını istiyor. Gayesi ona İngilizce bilmediğini anlatmak. Bilgiç soruyor:
 
    ---Adın yor neym?