BATUM BATUM..

Kemal Özcan 21/08/2017 - 08:52:03

BATUM BATUM..

Temmuz başında ailecek bir haftalığına Doğu Karadeniz gezisine çıktık.

Eşimin ailesi Artvin Ardanuçlu olduğu için asıl amacımız onların köylerini ziyaret etmekti.

Biz oraları yaklaşık 20 yıl önce gidip görmüştük.

Bu defa çocukların merakıyla yeniden gittik.

Oraya kadar gitmişken Batum’a da gidelim dedik.

Eşimin ailesinin Gürcü kökenli filan olduğu söyleniyor ama bu konuda net bir bilgim yok.

Vardığımız gece Hopa Termik Santralinin misafirhanesinde konakladık.

Ertesi gün sabah saat sekiz gibi Sarp sınır kapısına gittiğimizde ortalık ana baba günüydü.

Sadece Batum’a değil, Türki Cumhuriyetlere, Kafkasya ve Rusya’ya da girişler bu kapıdan yapılıyor.

Araçların sıralandığı uzunca bir kuyruğa girdik.

Araçlarda sadece araç sahibi kalıyor yolcular yaya olarak personel girişinden geçiyordu.

Orası çok daha kalabalıktı.

Bizim aracın ruhsatı eşimin üzerineydi.

Eşim araç sahibi, ben ise yanında şoför olarak öğleye doğru Türk kontrol noktasına vardık.

Polis eşime personel girişinden gitmesini söyleyince onun araç sahibi, benim de onun şoförü olduğumu söyledim.

Kamelya da oturan amirine baktı kafasıyla ondan oluru aldı, sonra da eşime döndü dedi ki,

 ’Bu seferlik geçin, bir daha ki sefere bu arabayı kullanmasını öğreneceksin!’

Biz gülüştük tamam filan dedik ama o çok ciddiydi.

Neyse gümrük işlemlerimizi yaptırdıktan sonra az ilerdeki Gürcistan gümrüğüne vardık.

Orda eşim araçtan indi personel giriş kuyruğuna girdi.

Bu arada Gürcü polisler araçların arasında dolaşıp hem araçlara bakıyorlar, hem de şoförlerle şakalaşıyorlardı.

Hatta bir ara biri benim yanıma yaklaşarak arabanın camından içeri göbeğime okkalı bir şaplak attı ‘bu ne arkadaş?’ dedi.

Bende göbeğime vurarak ‘bu Türk kası’ dedim.

Aracın modelini, motorunu, yakıtını filan sordu, konuştuk.

Uzun bir bekleyişten sonra sıra bana geldiğinde araçtan indim,

kimliğimi, aracın ruhsatını ve 15 TL karşılığı verilen pasaport yerine geçen kağıdı gişedeki bayana uzattım.

Kimliğin önüne baktı, arkasına baktı, biraz önce şakalaştığımız polisi çağırdı, ona bunu hemen geri döndür gibisinden bir şeyler söyledi.

Bir yandan evrakları bana geri verirken, diğer yandan işaret parmağıyla Türk gümrüğünü gösteriyordu.

O anda her şey geldi aklıma.

Yoksa yurt dışı çıkış yasağı vardı da benim mi haberim yoktu?

O ana kadar şakalaştığımız polisin bana davranışını görmeliydiniz.

‘Git burdan’ diyordu.

‘Kardeşim ben 1700 km. yoldan geldim. Hem eşim ve çocuklarım geçti ben geri gitmem’ dedim.

Bizim aile bireyleri kontrol noktasından geçmiş, benim gördüğüm muameleden habersiz ‘nerde kaldın’ gibilerinden bana el sallıyorlardı.

İtiş kakış, bağırış çığırış derken, vazgeçmeyeceğimi anlayınca polis beni kolumdan tuttuğu gibi müdürün odasına götürdü.

Müdür jöleden parıl, parıl parıldayan saçlarıyla koltuğun kenarına oturmuş deminden beri içerden bizi seyrediyormuş.

Elimdeki kimliği aldı naylon kaplamasını ayırdı ‘kimlik problem’ dedi.

Ardından ‘kaç kişisiniz?’ dedi.

Karşıda olan bitenden habersiz el işareti yapan eşimi, kızımı, oğlumu ve onun eşini göstererek beş kişiyiz dedim.

‘Bir daha bu kimlikle gelme, geç’ dedi.

Bu seferlik ordan da yırttık.

Velhasıl güç bela akşam üstü Gürcistan topraklarına ayak bastık.

Siz siz olun eski, kaplaması ayrılmış kimlikle sakın gitmeyin geçemezsiniz.

OHAL’den ötürü zaten geri dönen çok.

Memursanız izin belgesini mutlaka yanınızda götürün.

Batum Gürcistan’ın Acaristan özerk bölgesinin başkenti.

Çoruh nehrinin denize döküldüğü delta burda.

Batum aslında eski bir Türk kentiymiş.

Kurtuluş savaşı sırasında imzalanan Moskova antlaşmasıyla Gürcistan’a bırakılmış.

Kars ve Ardahan ise Türkiye’ye kalmış.

Yol boyu boy, boy kumarhane ve otel reklamları eşliğinde gidiyorsunuz.

Batum’un Karadeniz kıyısına çok uzun ve geniş bir kumsalı var.

Türkiye’deki Karadeniz kıyısında denize girecek yerlerin ve denize girenlerin buranın yanında esamesi bile okunmaz..

Bizde Karadeniz boylu boyunca doldurulmuş.

Kıyılar bozulmuş, plaj niteliğinde çok küçük yerler kalmış.

Hatta öyle doldurmuşuz ki bu dolgulara otoyollar, havaalanları yapmışız.

Bu dolgular belediyelere rant kapısı olmuş.

Girişteki birçok döviz bürosunun birinde durduk, Türk lirası verdik, Gürcistan parası aldık.

1Türk lirası yaklaşık 0.70-0,80 Lari ediyor.

Paraları bizim paradan daha değerli.

Sovyetler Birliğinden kalma binalar hala kullanılıyor.

O binaların hemen yanında gökdelenler, rezidanslar yükselmiş.

Batum maceramızın kalan kısmını daha sonra anlatmak ümidiyle şimdilik,

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!