BADILCAN SENİN NEYİNE

Kemal Özcan 09/02/2019 - 10:25:44

Çarşı pazarda fiyatlar patladı. Dünya liderimiz anında olaya el koydu. Marketler alım gücünün düşük olduğu yerlerde sebze, meyve satmama kararı aldı.
 
Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanıyor. Sebze, meyve satmak yasak ve badılcan karaborsa. Badılcan oturtmayı artık zenginler yiyebilecek. N’oldu bu badılcan’a, böber’e, domat’a? Bu günlerimiz gene iyi, yarın paramız olsa bile yiyecek badılcan bulamayacağız. Şu anda yaşadığımız şey henüz kriz filan değil sadece yüksek enflasyon,kriz demek için cebinde paran olduğu halde çarşıya pazara gidip ürün bulamamak demektir.
 
Türkiye'de adalet, demokrasi yok, muhalifler hapiste, maaşlar kuşa dönmüştü artık sebze, meyve de yok.Yazık! Bir tarım ülkesini bakın 16 yılda ne hale getirdiler?Bir malın fiyatını arz ve talep dengesinin belirlediğini bile düşünmekten aciz kullardan olduk.Çözümü çok basit ama sorunu yaratanlarla bu sorun çözülemez.
 
Tarımın desteklenmesi ve çok iyi planlanması lazım.Geçen yıl kırmızı et sıkıntısı yaşanmıştı ve biz o kadar çok et ithal etmişiz ki, depolar filan almadı.Şimdi de o ithal ettiğimiz etleri geri ihraç ediyoruz.Halkımız hala nereye doğru gittiğimizin farkında değil.Tarım ve hayvancılık bitti, bitecek. Tarım ve hayvancılık ülkesiydik, biber bile alamıyoruz.Kanada’da milli gelir 40 bin dolar ve biz o ülkeden nohut ve mercimek ithal ediyoruz.Nasıl bir maliyetle üretiyorlarsa artık.Kentlerde yaşayan nüfus yüzde 75’e çıkmış.Köyde çalışacak üretecek kimse kalmadı, sadece yaşlılar kaldı köylerde.Üretici, aracı, halci, pazarcı, marketçi suçluymuş algısı yaratmaya çalışıyorlar.
 
Bizde eti görüyoruz, fakı görmüyoruz.16 yıldır ekonomiyi yönetenlerin hiç mi suçu yok? Peki iktidar ne işe yarıyor? 
Madem bunlar hırsız neden bir düzenleme yapıp önüne geçilmiyor?Çıkıyor kürsüden CeHaPe iktidarına çemkiriyor.Çer-çöp, çukur, çamur, pislik, kıtlık, yokluk falan filan..
Bay Kemal SGK’yi batırdı, tüp kuyruğu, gaz kuyruğu..
 
Kıbrıs savaşı nedeniyle baş gösteren karaborsayı dillerine pelesenk edenler,alın size 2019 model tüp kuyruğu!
Düşünsenize yaklaşık 17 yıldır ülkeyi tek başına yönetiyorsun. Fiyatlar yükselince sanki bu konuda hiç payın yokmuş gibi bağırıp çağırıyorsun.Kendi yanlış politikaları sonucu ülkenin geldiği ekonomik durumu,bir muhalefet lideri gibi eleştirmesi paha biçilemez bir algı yönetimidir.
Ümmet transa geçmiş, 29 Ekim 2023’e kilitlenmiş durumda..Hiçbir şey umurlarında değil.
 
Cumhuriyetin ilanının 100’üncü kuruluş yılını kutlayacaklar.O güne kadar kendimize yetebilirsek tabi, yoksa yok oluşumuzu kutlama ihtimalleri de var. Yarın o garantili havalimanları, yap-işlet köprüleri, nükleer santraller de elimizde patlayacak.Osmangazi köprüsünden geçen yok, geçenlerde bir vatandaş resim paylaşmış altına da şöyle bir not düşmüş.‘Kendime köprü yaptırdım’ diye.Haksız da değil hani, baktım koskoca köprüde sadece kendisi var, hem de gündüz vakti.Alım garantili nükleer santral anlaşmaları tüketiciye satılan elektrik satış fiyatının tam üç katı.Bekleyin asıl kazıkları orda yiyeceğiz.
 
Osmanlının son günlerini yaşıyoruz.Sarayın önünde uçaklar, helikopterler, zırhlı araçlar..Binlerce hizmetli, koruma, aşçı, bahçıvan, yaver, vs..Ejder meyvesinden kokteyl.İtibar yerinde. Asgari ücretliyi geçtim de, orta direğin bile badılcan böber neyine..
 
Badılcan yaz sebzesidir.Ben köyde doğdum, çocukluğum, gençliğim köyde geçti.Tütün dikmeyi bırakmış, bahçıvanlığa terfi etmiştik.Babam her yaz en az 20-30 dönüm badılcan dikerdi, tabi anamla ben nöbetçi amele, yani bedel. Fidanın yetiştirilmesinden tutun da, güzün soğuk vurana kadar bütün süreci bilirim.Koca yaz başımda çember, ayağımda çizme eksik olmazdı.Elimde su çapası 4’lük artezyen suyunun önünde savakları aça kapata badılcan sulardım.Artezyende pancar motoru, 15 metre kuyu ve kuyunun dibinde kayışla döndürülen bir türbün vardı.
 
İki de bir kayış atar, ya da kayış kopar dururdu.Tarlanın alt başından pancar motorunun sesinden anlardım kayışın attığını.Motor yerinde sayarken, birden koşar adıma geçerdi..Hadi koş bakalım, in 15 metrelik kuyuya, çıkar kayışı ipi dola yukarıdaki motorun kasnağına geçir.
 
Hele sabahları çalıştırmak ölümdür.Sigaraya başlama sebebimdir pancar motoru. Sigarayı hızlı hızlı çeker, bitmeye yakın fitil gibi takardım öyle çalışırdı meret.Beraber içerdik sigarayı.Gençliğim badılcan tarlalarında geçti benim.Yüzüne bakan yoktu badılcanın.
 
Haftada 30-40 ton badılcan toplayıp İncirliova haline götürdüğümüz zamanları bilirim.Bazen para etmez toplar ineklerin önüne dökerdik.Birinde ineğimiz neredeyse boğuluyordu, bütün bütün yutmuş , ağzını açtık babam elini ineğin boğazına soktu çıkardı badılcanı.Ondan sonra badılcanları doğradık öyle verdik ineklere.
 
Bir gün sabah gün doğmadan sırt motoruyla boyumdan yüksek badılcanın içinde kükürt atıyordum, sırt motoru bir tutuştu üzerimde ne varsa yandı, çıkardım, çok büyük yanma tehlikesi geçirdim.
 
Anacığımın badılcan tozuna karşı alerjisi vardı, tıkanırdı, nefes alamazdı, geceleri hırkıldar dururdu.O zamanlar kışın ortasında badılcan filan olmazdı.
 
Yazın ipe dizer kurutur veya cam kavanozlarda konservesini yapar, kışın onları yerdik.Sera işini köyde sadece Atçalı Murat yapardı.Bizim köyde seracılığın babasıdır Atçalı Murat.Evinin avlusunda küçük bir serası vardı, kışın hobi amaçlı yetiştirir, isteyen olursa da satardı.Sonradan seralar yaygınlaştı yazlık sebzeleri kışında yemeye başladık.Biraz fiyatlı da olsa artık yaz, kış badılcan yiyebiliyorduk.AKP iktidarının tarımı bitirme politikaları sayesinde kuru soğana muhtaç olduk.Dış güç, hain, fetö aramayın boşuna.Tükettiğin kadar üretemezsen badılcana karşıdan bakarsın.
 
Vatandaş bunlardan birer kilo alayım dese neredeyse 50 lira yapıyor.Bugün bu ülkede ucuz olan tek şey insanın değeri yani insanın hayatı. Ondan bolca üretiyoruz ve tüketiyoruz.Yıllar sonra torunlarımıza, AKP iktidarında badılcan satmak yasaklandı diye anlatacağız.Ama onlara göre bu ekonomik krizin tek suçlusu marketlerdi, hep yüksek fiyata satıyorlardı.Badılcan pahalı mı?Yeme kardeşim o zaman, satma da. Elektrik, su pahalı mı? O zaman kullanma.Eğitimin kalitesi mi düştü? Çözüm çok basit, kapatın gitsin okulları! 
 
Ya kardeşim Hollanda’nın yüz ölçümü Konya ovası kadar,ve sadece tarım ihracatından elde ettiği gelir 85 milyar euro.Zamanında dünyanın tarımda 6’ncı ülkesiydik.Başkanlık sistemiyle şaha kalkacaktık ama yerlerde sürünüyoruz.Henüz pahalı da olsa oturtma yapacak badılcan bulabiliyoruz. Ülke henüz yoklukla olan imtihanını vermedi daha.Turpun büyüğü 31 Mart yerel seçimleri sonrasında.Muhalefet partilerine bir önerim var. 
 
Barış Manço’nun bir şarkısı vardı, ‘Domates, Biber, Patlıcan’ diye.Seçimlerde bu şarkıyı değerlendirseler iyi olur. 
 
Bir de züğürt ağa filmindeki Şener Şen’in, o meşhur domates satış sahnesi de mitinglerde ekrandan gösterilebilir.Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!