ASGARİ ÜCRET TİYATROSU

Kemal Özcan 17/11/2021 - 08:12:20

ASGARİ ÜCRET TİYATROSU
Yine yeniden hep birlikte asgari ücret tespit komisyonunun tiyatrosunu izleyeceğiz.
Bir yanda ellerinden geleni yapmış olmanın dayanılmaz hafifliğindeki sendikal anlayış,
diğer yanda patronlar işçiyi daha fazla sömürsün diye,
OHAL ilan eden emek düşmanı iktidar.
Nasıl tiyatro ama?  
En sorulan sorulardan biri yeni yılda asgari ücret ne olmalı? 
Bu sorunun cevabını herkes çok merak ediyor.
Ancak asgari ücretle ilgili işçi ve işveren dışında herkesin bir fikri var.
Bu soruya asıl muhatapların fikirleri sorulmuyor bile.
İşin garibi vardiya yemeğinden kalan portakalı çocuğuna götüren babanın,
ne hissettiğini anlamayanlar asgari ücreti belirliyor.
Komisyon hükümet, sendika ve patronlardan oluşuyor,
ve birkaç istisna dışında 40 yıldır karar oy çokluğuyla alınıyor.
Bermuda şeytan üçgeni.
Yani emekçiler her halükârda 2-1 mağlup.
Sendika ise asgari ücret tiyatrosunun sadece demokrasi süsü.
TÜRK-İŞ sendikalı yapamadığı milyonlarca emekçinin ücret pazarlığını yapıyor.
Aslında dünyanın en büyük toplu iş sözleşme pazarlığı yapılıyor.
Grevsiz, lokavtsız, sessiz sedasız.
Türkiye’de emekçilerin yüzde 57’si asgari ücretle çalışıyor, 
bu oran beğenmediğimiz Yunanistan’da yüzde 4, bizi kıskanan Avrupa birliğinde yüzde 9.
İktidar cenahı açıklama yapıyor ‘çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz!’
Hangi enflasyona ezdirmeyeceksiniz?
Özel siparişle enflasyon açıklayan TÜİK enflasyonuna mı?
Yoksa herkesin iliklerine kadar hissettiği,
yüzde 50-60 seviyelerine dayanmış gerçek enflasyona mı ezdirmeyeceksiniz?
Evet asgari ücretli geçinemiyor.
Ne kadar zam yapılırsa yapılsın verilen ücret bir şekilde elinden alınıyor.
Alım gücü değişmediği sürece sıkıntılar devam edecektir.
Sabah akşam yapılan zamlarla her şeyin fiyatı iki katına çıktı. 
Üretim olmadan alım gücü asla artmaz.
Daha doğrusu emeksiz yemek olmaz. 
Alın teri dökmeden, üretmeden bu ekonomi dönmez.
Mesela geçen yılbaşında asgari ücret 385 dolardı, bugün 285 dolara düştü.
11 ayda asgari ücretlinin cebinden 100 dolarını çaldılar.
Toplumun büyük bölümünün asgari ücret aldığı bir yerde, 
asgari ücrete yapılacak zam herkes için önemlidir.
Asıl sorun asgari ücretin az ya da çok olması değil. 
Asıl sorun ülkede asgari ücretli çalışan nüfusun çok olması. 
Neredeyse asgari ücret ortalama ücret oldu.
Asgari ücret zaten adı üstünde verilebilecek en düşük ücrettir
Bu ülkede kayıtlı çalışanların yarıdan fazlası asgari ücretle çalışıyor.
Kayıt dışı, kaçak çalışan 10 milyona yakın emekçinin de ne ücreti aldığı belirsiz. 
Ülkemizde asgari ücret 2.825,90 TL, 
Türk-İş’in en iyi yaptığı işlerden biri açlık ve yoksulluk sınırını belirlemektir.
Bu konuda adeta otorite durumda.
34 yıldan beri her ay düzenli olarak açlık ve yoksulluk sınırlarını açıklıyorlar, 
ancak her defasında belirlenen asgari ücret açlık sınırının altında kalıyor.
Enflasyon oranlarında da hükümet kontrolündeki TÜİK’in insafındayız.
TÜRK-İŞ ekim sonu itibariyle yoksulluk sınırının 10 bin 076 TL, 
açlık sınırının ise 3 bin 093 TL olduğunu açıkladı.
CHP asgari ücretin insan onuruna yaraşır şekilde olması,
ve asgari ücretten vergi alınmaması için geçen hafta 81 ilde basın açıklaması yaptı.
Kitlesel değildi, aslında yasak savıldı diyebiliriz.
CHP’li belediyelerde çalışanların maaşlarından da bu kesintiler aynen devam ediyor,
ve aldıkları ücret insan onuruna yaraşır bir ücret değil. 
CHP çeyrek altın ve dolar hesaplarıyla iktidara yükleniyor,
ama iktidar olduklarında asgari ücreti kaç çeyrek altın veya kaç dolar seviyesinde yapacaklarını söylemiyorlar.
Patronlardan da 2022 asgari ücret zammı için bir öneri geldi,
‘bizden alınan 1.550 lira çalışanın cebine girsin’ dediler.
Kaç lira olursa olsun bu hayat pahalılığında hiçbir önemi yok.
Nasıl olsa kaşıkla verip kepçeyle alacaklar.
Asgari ücret Türkiye'de bir işçinin kanunen 30 gün üzerinden minimum alması gereken ücrettir.
Bu ücretin hikayesi şöyle, 
Türkiye’de asgari ücret 1936 tarihli İş Kanunu ile mevzuata girmesine karşın,
uygulaması1951 yılına kadar gerçekleşmedi. 
1951 yılından 1967’ye kadar geçen süre içinde asgari ücret, mahalli komisyonlar tarafından belirlendi. 
Günümüze kadar birkaç değişiklikle varlığını sürdüren,
asgari ücret tespit komisyonu uygulaması 1967’den sonra başladı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2022'de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek için,
her yıl yaptığı gibi aralık ayında masaya oturacak.
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerini içeren, 
her biri bir oy hakkına sahip 5’er kişiden oluşan 3 farklı taraf bulunmaktadır.
Komisyonda ilgili kararların kesinleşmesi için oy birliği yerine oy çokluğu yeterlidir.
Asgari ücret belirlemek toplu sözleşmek yapmakla eş değerdir.
Emekçilerin yarıdan fazlası bu kölelik ücretine talim ediyor.
Memura verilen zam böyle devam ederse, işçisi-memuru bir gün herkes asgari ücretli olacak.
Resmi TÜİK verilerine göre bile dar gelirlinin enflasyon sepeti son 1 yılda yüzde 40-50 civarında artmış.
Yani 2022’de asgari ücret yüzde 40 artışla 3.950 liraya çıkarılırsa,
emekçiler ancak 2020’deki alım gücüne ulaşabilir.
Asgari ücret açlık sınırının altında..
Daha önceleri ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa belirlenirdi.
2016 yılı öncesinde asgari ücrete altı aylık aralıklarla zam uygulanırken, sonrasında bu durum değişti.
Asgari geçim indirimi ayrı açıklanırdı, onu da ilave ettiler.
İşçilerin çok büyük bir bölümü sendikasız, 
toplu sözleşme hakkı olmadan günlük 10-12 saat çalıştırılıyorlar.
Her üç işçiden biri sosyal güvenceden yoksun.
Asgari ücretin bile altında çalışan 3,3 milyon işçi var
Asgari ücretin yarısından daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1 milyona yakın.
Asgari ücretli bir işçi bir yılın 122 gününü vergiler için çalışıyor.
Türkiye’deki asgari ücret Arnavutluk hariç
Avrupa’daki en düşük asgari ücret haline geldi.
Avrupa’nın en az ücretle çalışan işçileri bizim ülkemizde.
AKP iktidarı 20 yılda tekeller için bir cennet yaratırken,
işçiler ve emekçiler için ülkemizi cehenneme çevirmiştir.
Ne yapmalıyız?
Kölelik koşulları altında çalışmaya ve karnımızı bile doyurmaya yetmeyen ücretlere karşı örgütlenmeliyiz.
İşçiler örgütlenir, kendi aralarındaki birliği sağlarlarsa ancak sömürü zulmüne, 
kölelik ücretlerine karşı mücadele edebilirler.
Açlığın başını alıp gittiği, yoksulluğun sınırsız bir şekilde her gün arttığı, 
işsizler ordusuna her gün yeni yeni işçilerin katıldığı,
her gün 4 - 5 işçinin iş cinayetlerinde katledildiği, 
çalıştıkları halde aylık ücretlerini alamadıkları için eylem yapmalarına izin
verilmeyen binlerce maden işçisinin sersefil ortalıkta kaldığı, 
büyükşehirlerin hemen dışında varoşlarda, gecekondu barakalarında yaşam mücadelesi veren,
ve yarın başlarına ne geleceğinin belli olmadığı yoksul halkın sorunları ortada duruyor.
14 milyon kayıtlı işçiden, 1 milyon 900 bin emekçinin sendika üyesi olması sendikaların ayıbıdır.
Emekçilerin insan onuruna yaraşır koşullarda çalışma ve ücret mücadelesi hep vardı.
Karl Marks ‘tarih, sınıf mücadelesi tarihidir!’ derken bunu kastetmiştir.
İlkel komünal toplumdan beri ezilenler daha insancıl bir yaşam için mücadele ederler.
Bu kavga üretici güçlerle, üretim araçlarının sahipleri arasında.
Bu mücadele her seferinde zorla ve işçilerin kanı, canı pahasına olur.
Emekçiler kendi iktidarını kuramadıkça kurtuluşları mümkün değildir!
Emekçilerin yarattığı artı değere çöken, çöktüğü artı değerlerle sermayesini büyüten,
sermayesini büyüttükçe pervasızlaşan burjuvazinin iktidarı alaşağı edilmelidir.
Bu da öznenin kendisi olduğu bir tiyatroyu seyrederek değil, 
bizzat sahneye inerek, zincirleri kırarak olur!
Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!