ALACA KARANLIK KUŞAĞI

Kemal Özcan 26/08/2020 - 09:24:30

Yeni kuşak alfabenin son harfiyle anılmaya başlandı.
Adı Z kuşağı..
Onlara sosyal bir devrimi gerçekleştirecekler diye bakılıyor.
Bu kuşak tüketim toplumunun ürünüdür.
Kendilerini adaletsizliğin dayanılmaz noktaya geleceği, 
otomasyonun insanın üretimdeki yerini neredeyse yok edecek hale getireceği yakın gelecek beklemektedir.
Toplumsal hiç bir model ortaya koymaz, bir doktrin üretmez, bir mücadele yöntemi tanımlamazlar.
Sadece tüketim özgürlüklerine yönelik kısıtlamalarda, sosyal medya sansürlerinde baş kaldırırlar.
Her şeye rağmen 2023 yılında yapılacak seçimlerin kaderini onlar belirleyecektir.
Kimilerine göre hem ülkemiz hem de insanlık için yepyeni, taptaze bir umut ışığı..
Peki kimdir, neyin nesisir bu Z kuşağı?
En basit anlatımla 2000 ve sonrasında doğan ya da AKP'den başka partiyi iktidarda görememiş nesildir.
En karanlık dönemde dünyaya gelmiş şansız bir kuşak..
Bu kuşak hem siyasete uzak, hem de siyasi konulara karşı ilgisiz.
Başladıkları işi bitirmemek, maymun iştahlılık, aynı anda birçok farklı şey isteme huyları var.
Bakalım seçimlere kadar üç yılda nasıl evrilecek.
Her kuşak, kendi coğrafyasına göre evriliyor.
Sizi bilmem ama benim umudum vardı doğrusu.
Dünyanın ve insanlığın kurtuluşunu getirecek nesil olarak bakıyordum onlara.
Bu nesil hakkında tek bildiğim şey, AKP’li çocukları hariç yaklaşık 7 milyonluk kısmı hiçbir şekilde AKP’ye oy vermeyecek.
Yıllar önce yazılan bir senaryo ile başörtüsü, özgürlükler diye diye yüzde 35’le iktidara gelenler, 
bugün tüm ülkeyi bataklığa çevirdiler, bu bataklık hepimizi içine çekiyor.
Bizim kuşak yani X kuşağı bu emperyalist- kapitalist vahşi sömürü düzenini yıkmaya ramak kala, askeri darbe ile bertaraf edildi.
Y kuşağı gezi'de salladı, Z kuşağı ise bu saltanatı ve düzeni yıkacak.
Bugün siyaset diye oynanan tiyatronun farkındalar.
Ellerinin altında internet ve sosyal medya diye bir şey var. 
Bu nedenle sorgulamasız at gözlüğü takmak imkansızdır. 
Mecburen her türlü fikri görürsün ve istesen de istemesen de düşünürsün.
Kendi halinde içe kapanık halde yaşayan bir genç, internette Ortadoğu bataklığını ve Avrupa ile Türkiye kıyaslamasını görüyor.
Yap-İşlet kazıklarını, dökülen betonları görüyor.
Yolsuzlukları, algılı algılı uçuyoruz yalanlarını görüyor..
Ekonomik durumun farkına varabiliyor, tek gerçeğin mahalle bakkalından ibaret olmadığını biliyor.
İşsizlik, yoksulluk ve sömürü gerçeğinin ne olduğunu yaşayarak öğreniyor.
Hele bir de işçi sınıfı ideolojisiyle tanışmışsa kafada şimşekler atıyor, ışıklar yanıyor.
Bizim kuşağın böyle bir şansı yoktu.
Z kuşağının yönetici, karar verici pozisyonda olacağı 2040’larda dünya tamamen farklı bir yer olacak.
En tehlikeli insan kaybedecek bir şeyi olmayandır.
En tehlikeli sınıf zincirlerinden baka kaybedecek bir şeyi olmayan sınıftır.
Önceki kuşakların az da olsa geleceğe dair umutları vardı, bu yüzden ne şiş yansın ne kebap yansın havalarındaydılar.
Z kuşağı başta iş bulma olmak üzere geleceği dair hiçbir umutları kalmadı.
Sonuç olarak haz bağımlısı ve her şeyin en iyisini ve en doğrusunu bildiğini sanan bir nesilden söz ediyoruz.
Haz aldıkları anda dönebilirler de, sınıf tavrı göstermedikleri sürece iktidar bu haz noktalarını yakaladığı an, 
davalarından vazgeçme ihtimalleri büyüktür.
İşte bu nedenle Z kuşağı dediğimiz kuşağın yaşadığı zorlu pratiğin yanında sınıf ideolojisiyle de donatılması gerekiyor.
Sınıfsal olmayan hiçbir başkaldırının başarılı olma şansı yoktur.
Yani ideolojik olmayan bu kuşağa fazlaca anlam yüklemek ve adeta kurtarıcıymış gibi bakmak en hafif tabiri ile naiflik olur.
Onların bizim kuşaktan ve diğer kuşaklardan tek farkı bilgiye çabuk ulaşabilmeleridir.
Ancak bu bilgilerin doğruluğunu süzmek ve nihai amaca yönelik yorumlamalarında sıkıntı var.
Bu nesil 2000 sonrası doğan gençlerden ibaret, şu anda en büyüğü 20 yaşında.
Eline 5 yaşında tablet almış çocuğa kolay kolay bir şeyi inandıramazsınız.
Çünkü bu neslin ideolojisi yok!
Bizim kuşak din istismarı yapanlara inandı, yaşam kalitesini düşürseler bile koşa koşa gitti oy verdi.
Z kuşağı öyle değil.
2023 seçimlerinin kaderini belirleyecek olan bu kuşak Kılıçdaroğlu’nun da gözünden kaçmadı.
‘İktidara Yürüyüş Kongresi’nin açılışını Rap müzikle yaptı.
Bu sloganın hiç inandırıcılığı yok!
Kurultay grup toplantısı şeklinde yangından mal kaçırır gibi sönük geçti.
İktidara yürüyen bir parti kurultayın yapıldığı Ankara’ya afişlerle, pankartlarla donatması lazımdı.
Halka rağmen değil, halkla birlikte yapmalıydı.
Halkın katılımına kapalı yapılan kongreden iktidara yürüyemezsiniz.
Neyse konuyu dağıtmayayım sevmiyorum böyle işine geldiği an Z kuşağını etkilemek için ortaya konulan müzik zokalarından.
 Rap şeklinde ‘Altı Ok’un izinde yürüyoruz iktidara’ şarkıları çalındı.
Kılıçdaroğlu bu yüzden erken seçim istemiyor herhalde.
Ana muhalefet partisi erken seçim istemesi için iktidar daha ne yapmalı?
İki paket makarnaya oy verilen bir ülkede, Rap müzik yaptı diye CHP’ye oy veren çıkar mı acaba?
Hitap ederek elde etmek istediği bu gençler ülkenin bugünkü durumunda kendisinin de payı olduğunu gayet iyi biliyor.
Öyle iktidara yürüyorum demekle olmuyor bu işler.
Politika üretemiyorsunuz ve geminin tamamen batmasını bekliyorsunuz, gemi battıktan sonra alın o iktidarınızı başınıza çalın!
Doların artmasıyla ekonomik krizin tetiklenmesini ve halkın sokaklara çıkmasını bekliyorsunuz.
Yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği, yönetilenlerin eskisi gibi yönetilmek istemediği anı kolluyorsunuz.
İktidara yürümek için yaptığınız hiçbir değişiklik yok,
Z kuşağının oylarını devşirmek için çalınan Rap şarkılarından başka ne vaat ettiniz bu kuşağa?
CHP gençlik kollarında bu kuşağın kaç temsilcisi var?
Bırakın bu kuşağı gençlik kollarınızda kaç tane üniversite okuyan öğrenci var?
Yaşça kendisinden küçük olan herkesi genç kategorisine koyan koltuk düşkünü Dinazorlar hakim oldu partiye.
Parlamento’da yaş ortalaması en düşük parti HDP, onu AKP ve MHP takip ediyor, CHP’nin yaş ortalaması ise 51.
Sürekli olarak gençlik ve kadın konusunu işlerler ama sıralamada hep sonlardadır.. 
Seçim yaşı 18 olmuş ve yeni seçmen belirleyici olmak için sahaya çıkarken, 
kadın nüfusu toplam seçmenin yarısını oluştururken, 
bu alanlara ihmal edenler bunun bedelini siyaset sahnesinden silinmekle öderler. 
Kılıçdaroğlu’nun Rap çıkışı iyi ama maalesef diğerleri gibi bu politikanın da içi boş. 
Bundan sonra iktidara yürümek isteyen her siyasetçinin bu hesabı iyi yapması gerekiyor. 
Gençliğin enerjisinden yararlanamayan, 
hareket kabiliyeti azalmış, yüzleri eskimiş, isimleri yorulmuş siyasetçilerden medet umanlar siyasi mefta olurlar. 
Gençliğin temsil edilmediği yapılarda parlak bir gelecek mümkün değildir? 
Bu idrak edildiği takdirde bugün seçim kaybetmiş olabilirsiniz ama öteki seçimde mutlaka kazanırsınız.
Yoksa başarısızlık kalıcı hale gelir ki, CHP’nin içinde bulunduğu açmaz da bu.
Koltuk sevdalısı ve metal yorgunu bir dünya siyasi kadavra olmuş zatı muhteremlerin ölmesini bekliyor gençler.
Olup biteni doğru okuyamayan, her seçim hüsranı sonrası İrlandalı avcılığı yapan sabunluk tipler.
Yazık değil mi, böyle siyaset mi olur?
Olur olmasına tabi de, girdiğin 10 seçimi kaybedersin, olmadık veriler, doneler üretir seçmene kazandım diye yutturursun..
Böyle siyasi vesayet altında bile erken seçim istiyoruz diyemezsin.
Önce geleceği kurgulayacaksın, geleceği kurgulamadan iktidar olmak yok!
CHP İzmir’de il başkanını seçti, seçilen il başkanı 43 yaşındaki Deniz Yücel.
Seçimden önce gençlik kolları basına bir açıklama yapıyor, başlık aynen şöyle, 
‘İzmir CHP gençliği genç başkandan yana’
Gençlikten ne kastedildiğini anlamanız için verdim bu örneği. 
Ben burada gençleri suçlamıyorum, suçlayamam da zaten.
Onları kendilerinden 20-25 yaş büyük bir adaya ‘genç başkan’ diye destek vermek zorunda bırakan çarkı anlatmak istedim.
Muğla’da ise tamamen anti demokratik bir yapı içerisinde dönüyor siyaset.
Mesela CHP İl başkanları son 10 yıldır doldur boşalt ve atama usulü ile belirleniyor.
Atandın mı iş tamam ya ölümüne ordasın, ya da atama atlama taşı olunca ayrılıyorsun.
Mesela Muğla’da Osman Gürün 25 yıllık belediye başkanlığına doğru gidiyor.
Bir insanda 25 yıl aynı ölçüde heyecan olabilir mi?
Birazcık heyecanı olsaydı burnumuzun dibindeki Aydın Büyükşehir Belediyesince verilen,
Et, Süt, Ekmek, Yem vs gibi ucuz ve sağlıklı gıda hizmetlerinden Muğla halkı da faydalanırdı.
Pandemide fırınlardan parayla ekmek alıp halka dağıtacağına kendi ürettiklerinden dağıtırdı.
2 hadi bilemedin 3 dönem aday olma şartı getirilmediği sürece Osman Gürün 6’ıncı defa adayım dese kim ne diyecek?
Nasılsa kazı kazan, saadet zincirini kurmuş tezgah hazır.
Kim bilir ne hevesli, ne heyecanlı insanların önünü kapattılar, bizim onları görmemize engel oldular.
Ahı gitmiş vahı kalmış Deniz Baykal’ı milletvekili yap, ondan sonra da kurultayda Rap şarkıları çal.
Deniz Baykal’da 98’de Ricky Martin eşliğinde salona girmişti ama ilk seçimde baraj altında kalmıştı.
Nazım Ustanın bir sözü ile bitireyim yazımı,
‘Ben sadece ölen babamdan ileri, doğacak çocuğumdan geriyim, ve bir kavganın adsız neferiyim.’
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizme inanan biri olarak ustanın bu söylediğine tamamen katılıyorum.
Z kuşağından sonra alaca karanlık kuşağı gelecektir benden söylemesi. Hoş Kalın, İnançla ve Dirençle kalın!