AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN..

Başkomutan işaret fişeğini yaktı ve ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ dedi.

Kara kara düşünme sırası şimdi Mesud Barzani’de.

Ancak Reis yine de açık kapı bıraktı ‘geliriz değil, gelebiliriz’ dedi.

Bana sorarsanız, bir gece ansızın gidebilmek için artık çok geç olduğunu düşünüyorum.

Süleyman Şah türbesini ‘bir gece ansızın kaçırmak’ zorunda kaldığımızda gitmeliydik.

Her şeyden önce sinsi, sinsi işgal edilen Egedeki18 adaya gitmeliydik.

Kendi topraklarımıza sahip çıkamadık biz.

Adamlar eşşek adasında kuzu çevirip tüm dünyaya haber yaptırdılar.

Hatırlarsanız Reis daha önce bu şarkı sözünü Sincar için söylediğinde salonda bir alkış tufanı kopmuş,

ve hep bir ağızdan‘ya Allah, bismillah, Allah’u Ekber’ diyerek tekbir getirilmişti.

Bugün bu sözü, daha dün kendi partisinin kongresinde ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ diye tezahürat edilen,

ve Diyarbakır meydanında megri, megri ağıtları eşliğinde,

birlikte ağladıkları Mesud Barzani’nin ‘Bağımsızlık referandumu’ kararına karşı söyledi..

‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ dedikleriyle hep kanlı bıçaklı düşman oldu.

Öyleyse‘göklerden gelen bir karar var’ demenin tam zamanı.

Demek ki fetih yakın.

Ne diyelim?

Gazamız mübarek olsun!

İşte size Fırat’tan sonra bir Musul ve Kerkük kalkanı daha.

Bir de cuma namazını Şam’daki Emevi camisinde kılıvereydi, dadından yenmezdi.

Daha önce yine böyle ansızın gelebiliriz dediğinde Kılıçdaroğlu kendisini,

‘Bir operasyon yapılacaksa önceden haber verilmez’diye uyarmıştı.

Bizim köyde de böyle durumlarda‘ısırcak köpek dişini göstermez’ derler.

Netekim Ecevit Kıbrıs barış harekatından önce çaktırmadan ‘Ayşe’yi tatile çıkarmıştı’

Bülent Ecevit’in kendi çocuğu yoktu.

Ayşe’de Dışişleri bakanı Turan Güneş’in kızıydı.

O sırada Rumlar ‘bekledim de gelmedin, beni hiç mi sevmedin?’ şarkısıyla tavernalarda eğleniyorlardı.

Türkiye’de her yerde çalınan şarkının sözleri de şöyleydi.

‘Bu kadar yürekten çağırma beni, bir gece ansızın gelebilirim’

‘Beni bekliyorsan, uyumamışsan, sevinçten kapında ölebilirim’

Türk askerlerinin de adaya çıkarken bu şarkıyı mırıldandıkları söylenir.

Reis’de Sümeyye’yi tatile çıkarabilirdi mesela.

Neyse dostlar işimiz şaka,maka da, bundan sonra Türkiye’nin Doğusu ve Güneydoğusu çok ısınacak.

Asla savaş borazanlığı yapmıyorum, yapmam da!

Savaşın ne demek olduğunu, kime yaradığını, kimin canını yaktığını çok iyi biliyorum?

Ne yazık ki AKP iktidarının yanlı ve yanlış dış politikaları yüzünden oraya doğru sürükleniyoruz.

AKP iktidarının söyledikleriyle, yapmak istedikleri arasında dağlar kadar fark var.

Hem BOP eş başkanı olacaksın, hem de o projenin en büyük amaçlarından birine karşı çıkacaksın.

Eminim şuan İsrail Başbakanı Netanyahu gülüyordur ama ağzıyla değil tabi.

Sadece algılı,algılı bir sinerji yaratılmak isteniyor, o kadar.

Davutoğlu’da geldiğinde, gidene kadar ‘kimse sabrımızı sınamasın’ dedi durdu ya, işte o hesap.

Her sıkıştığımızda bir gece ansızın gelebiliriz demek, yayılmacı bir Osmanlıcılık hastalığıdır.

Ancak daha önce ‘tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun Suriye'nin kuzeyinde,

Türkiye'nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz.’demişti.

Müsaade edilip, edilmeyeceğini zaman gösterecek!

Ahmet Kaya’nın çok güzel yorumladığı ve çok sevdiğim bir şarkısı var.

‘Saza niye gelmedin’

Bu şarkının nakaratı aynen şöyleydi.

‘Üç gün dedin, beş gün dedin,

Aylar oldu gelmedin.

Geçen cuma gelecektin,

Haftalardır gelmedin.’

Benimde bu yazıya naçizane bir şarkı sözüyle katkım olsun istedim.

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!