ABİDİK GUBİDİK..

Kemal Özcan 13/03/2017 - 14:21:09

 

Çok esprili bir başbakanımız var.

Geç bulduk ama referandumda evet çıkarsa kaybedeceğiz.

Çünkü başbakanlığın gereksiz olduğunu söyleyerek bizzat kendisi referandumda evet oyu istiyor...

Kendi gereksizliğini anlatmaya çalışıyor.

Başbakan başka birinin keyfi istedi diye kapı kapı dolaşıp ne kadar gereksiz olduğunu  anlatıyor.

Demokrasi, seçim, sandık, parlamento, hukuk hepsi hikaye.

Nasıl bir oyunun içindeyiz bilmiyorum?

Esprili başbakanımız geçen gün Sinop mitinginde..

O çok sevdiğim sözü ‘’helal-i hoş olsun..’’ dedikten sonra, parlamenter sistem hakkında bir yorum yaptı.

“Abidik gubidik bir takım işler oluyor. Bir bakıyorsunuz hiç aklımıza gelmeyen biri Başbakan olmuş.”

Bak bu söylediği çok doğruydu.

Ülkenin içinde bulunduğu durumu özetlemiş sanki..

Milli iradenin seçtiği başbakan bir saray darbesiyle azledildikten sonra, Binali Yıldırım başbakan oldu...

Gördük milli iradeyi,ileri demokrasiyi, yeni Türkiye’nin anyasını konyasını..

Maalesef Abidik gubidik bir takım  işlerle başbakan olunuyor bu ülkede.

Hiç aklımıza gelir miydi Erzincanlı Topal Dursun’un oğlu Binali Yıldırım’ın başbakan olacağı..?

Ama şunu tüm samimiyetimle belirteyim çok eğlenceli bir başbakanımız var.

Vatandaşı olmasak, ülkemiz bile baya eğlenceli aslında..

Japon mühendislere  "gidin Sarayburnu'ndan atlayın, siz alışıksınız zaten" demişti.

Geçenlerde "Çanakkale geçilmez diyorlardı, köprü yaptık artık geçiliyor"dedi.

AKP’ nin icraatlarını övmek için  gençlerin acil servislere kız bakmaya gittiğini söylemişti.

Bende ‘’bu acil servisler neden bu  kadar kalabalık ’’ diye düşünüyordum.

Başbakanımızın siyasi mizahı gayet organik.

İçinden geldiği gibi konuşuyor, doğaçlama yapıyor..

Kendisiyle bu denli barışık bir başbakan daha yoktur herhalde.

Yıllar önce 1990 yılında Yıldırım Akbulut adında bir başbakanımız vardı.

Özal Cumhurbaşkanı olunca iki yıl başbakanlık yapmıştı.

Başbakanken kurultayda aday olup kaybeden ilk başbakandır.

O da Türk siyasi tarihinin en renkli simalarındandı.

İlk zamanlar biraz tutuktu.

Biz onu ne zaman konuşacak diye bakarken, ağzını açar gibi yapar, esneyip kapatırdı.

Komik bir adamdı , hem güler, hem de güldürürdü.

Ona atfen yazılmış fıkra kitapları o dönem yok satıyordu..

Size bu vesileyle bir Yıldırım Akbulut fıkrası anlatayım biraz neşemiz yerine gelsin..

Fıkra değil aslında gerçek bir hikaye bu..

Yer maksim gazinosu Muazzez Abacı sahne almaktadır, o akşam Akbulut da gazinonun onur konuğudur.

Bir ara Muazzez Abacı sayın başbakanımızın masasına gelir ve istek şarkısı olup olmadığını sorar.

-Muazzez Hanım sizin “sabile” isimli şarkınıza bayılıyorum. Benim için terennüm eder misiniz rica etsem? der.

-Ama sayın başbakanım, benim “sabile” isimli bir şarkım yok ki, hatta öyle bir şarkı hiç duymadım ben biraz mırıldanmanızı rica etsem?

-Yıllar ayır-sabileeeeee, yollar ayır-sabileeee biz ayrılamayız.

Gelde buna gülme..

Büyük madenci yürüyüşünde başbakandı.

İki yıl süren başbakanlığı döneminde ülkenin büyüme hızı tavan yapmıştı.

Özal’a karşı direnmiş, ülkeyi 1.nci körfez savaşına sokmamıştır.

Binali Yıldırım’ın kendisi zaten fıkra gibi bir adam..

Ben onu daha önceki yazımda‘’mahallemizin bakkal amcasına’’benzetmiştim..

Açılış törenlerinde parayı sanki kendi cebinden harcamış, bağış yapmış gibi inatla,

‘’helal-i hoş olsun’’ diyor ya işte ona bitiyorum.

Bizim gençliğimizde ‘’Abidik gubidik twiste gel’’ diye bir dans şarkısı vardı.

Hani yerde yanan bir sigara izmaritini, ayağınızla söndürüyormuş gibi yaparsınız ya, işte dansın figürü de öyle bir şeydi.

Sürekli ayakla yapılan izmarit söndürme hareketi..

İlk olarak Öztük Serengil’in sesinden dinlediğim şahane ve komik ötesi bir şarkıydı.

Abidik gubidik twiste gel

lap lap lubalaba twiste gel

abidik gubidik twiste gel

lap lap lubalaba twiste gel

Sözleri anlamsızdı ama temposu güzeldi.

Başbakan evvelki gün gene  bir gaf yaptı..

Bolu mitinginde Bolululara ‘’Bolu Beyinin torunlarıyız..!’’ diye seslendi.

Hiç kimse kendini bu kadar güzel ifade edemezdi diye düşündüm.

Demek ki abidik gubidik yöntemlerle başbakan olmamak lazım..

Kendisi meclis kürsüsünden başbakanlık makamının gereksiz olduğunun haykıran,

ilk ve son başbakan olarak tarihe geçecektir.

İki aydır her gittiği yerde kendi gereksizliğini anlatarak evet oyu istiyor..

Hadi evet çıktı o da makamını ve kendini feda etti diyelim..

Peki referandum sonucu hayır çıkarsa o zaman ne yapacak?

İşte işler asıl o zaman  abidik gubidik olacak..

Yazımı gene yaşanmış iki Yıldırım Akbulut hikayesiyle bitirmek istiyorum.

Erzincan hal müdürüyken arşivde yer kalmadığı için bazı evrakların imha edilmesi gerektiğini söylemişler.

 O da "imha edin ama önce birer fotokopisini alın" demiş.

İstanbul Capitol alışveriş merkezinin açılışını yapmıştır..

Türkiye'nin ilk yürüyen merdiveni de buradadır.

Açılışı yaptıktan sonra yürüyen merdivene biner ve tam yolu yarılamışken merdiven  durur.

Akbulut endişelenir ve yanındaki korumalarından birine telaşla sorar,

-"Aha, napacaz şimdi?"

Hani Ahmet Kaya bir şarkısında şöyle diyordu ya…

’Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmaklık..’’

Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın...