Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED), altı yıldan beri her Kasım ayında şubelerinin bulunduğu yerlerde “Akdeniz Buluşmaları” adı altında etkinlikler düzenliyor. Sırasıyla 2010 yılından beri Fethiye, Antalya, Mersin, Denizli, Isparta şubelerimizin düzenlediği bu eğitsel-kültürel buluşmaların sonuncusu 11-13 Kasım tarihleri arasında Adana’da yapıldı. Ev sahipliğini başarıyla, sevgiyle, dostlukla gerçekleştiren YKKED-Adana Şube Başkanımız Bayramali Taparlı ve Düziçi Şube Başkanımız Selahattin Beyaz ve çalışma arkadaşlarına en içten teşekkürlerimizle…
Adana denince; Toroslar, Çukurova, Yaşar Kemal, Abidin Dino, Yılmaz Güney, Orhan Kemal ve pek çok güzel insanın adı geliyor usumuza. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda beynimizde oluşan adalet ve eşitlik duygusunun “İnce Memed”lerini hatırlıyoruz hemen. Uçak Adana Havaalanı’na inerken Toroslar’a, Çukurova’ya bakıp bunları düşünüyordum. Adana’da hava açık ve İzmir’e göre sıcaktı. İlk gün otele yerleşme Adana’nın yerel tatlarıyla buluşma günüydü. Hayatım boyunca sabah kahvaltısında farklı garnitürler eşliğinde ciğer yememiştim, ilk kez onu başardık. 20-30 kişilik arkadaş grubuyla Adana Kazancılar Caddesi’ndeki akşam yemeğinde yerel kültürün ve mutfağın tüm örnekleriyle müzik eşliğinde tanışma olağanımız oldu ve gruptaki herkes mutluydu.
Etkinlikler öncesi Adana’da “Sinema Müzesi” ni dolaştık. Adana’nın Türk Sinemasına ve kültür dünyasına kazandırdığı tüm isimler oradaydı. Yılmaz Güney mumyası ve odası, Abidin Dino-Orhan Kemal odası, Şener Şen, Adile Naşit, Muzaffer İzgi ve pek çok sanatçının mumyası ve oynadıkları film afişleriyle müze “Türk Sinema Tarihi”nin görsel sunumuydu sanki. YKKED-6. Akdeniz buluşmasının gerçekleşmesinde imecemize paydaş olan Seyhan Belediyesi2ne YKKED ailesi olarak teşekkürlerimizi iletiyoruz. 12 Kasım Cumartesi günü Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nin duvarlarında “Köy Enstitüleri” fotoğraf sergimiz geçmişten gelen ve günümüzü aydınlatan bir ışık gibiydi. 400 kişinin doldurduğu salonda önce YKKED-Mersin Şubemizin mandolin topluluğu konseri ve açılış konuşmalarıyla etkinlik başladı. Üç oturumluk paneller zincirinde temalar; “Düziçi Köy Enstitüsü ve Yarattığı Toplumsal Algı”, “Laik, Demokratik, Bilimsel Eğitim” ve “YKKED-Eğitim Reformu Projesi” başlıklarını taşıyordu. Saat 19.00’da paneller bittiğinde salon hala doluydu ve katılımcılar panellerden zenginleşerek, çoğalarak salondan ayrılıyordu. 12 Kasım 2016 akşamı Seyhan Otel’indeki gala yemeğinde halk türküleri, halk oyunları, halaylar ve şiirler vardı. Her zamanki gibi Aksu Köy Enstitülü sınıf arkadaşı Ali Uysal ve Sami Gökmen öğretmenlerimiz şiir yorumlarıyla geceye renk kattılar.
13 Kasım Pazar sabahı ulaşım araçları hazırdı. Beş arabayla Düziçi Köy Enstitüsü ziyaret edilecekti. Bu etkinliklerde ilk kez karşılaştığımız 2003-2006 yılları arası Osmaniye Valiliği yapan İsa Küçük bize rehberlik yapıyor, açıklamalarda bulunuyordu. İlk durak yerimiz Osmaniye’ye bağlı Yaşar Kemal’in doğduğu eski adı Hemite, yeni adı Gökçedam köyüydü. Burada Şişli Belediyesinin katkısıyla yapılan Yaşar Kemal Kültürevi’nde Yaşar Kemal’in yaşam çizgisinden görsel kesitler ve kitapları vardı. Kültürevi’ne çok yakın bir yerde de “İnce Memed” anıtı vardı. Orada grup fotoğrafları çekilirken arkadaşlarımız yaşamlarında bıraktığı kültürel, politik izlerle Yaşar Kemal’i konuşuyorlardı.
Yolculuk devam ediyordu ve hedef Düziçi idi. Yaklaşık bir yıl önce “Düziçi Köy Enstitülü Yıllar” kitabına bir bölüm yazmış ve düzeltilerini yapmıştım ve “Yarbaşı İstasyonu, Lütfi Dağlar, Sefa Güner, Ali Yüce, Behzat Ay” adları usumdaydı. 1940’lı yıllarda öğrencilerin trenden indikleri Yarbaşı İstasyonu gözüktü ve biraz sonra Düziçi Köy Enstitüsü yerleşkesindeydik. Öğretmen yetiştirmenin özgün deneyimi olan Köy Enstitüleri’nden, İlköğretmen Okulu’ndan, Anadolu Öğretmen Lisesi’nden hiçbir iz kalmamıştı, Düziçi Fen Lisesi tabelası vardı girişte. Çok yakındaki Düziçi Öğretmen Evi’nde hep beraber yenilen öğle yemeği sonrası “Düziçi Köy Enstitüsünden Geriye Kalanlar” ı dolaştık, hüzünlendik. Ama orada bizim rehberliğimizi yapan Sayın İsa Küçük’ün Osmaniye Valiliği sırasında 2004 yılında yaptırdığı “Düziçi Köy Enstitüsü Müzesi” tüm canlılığıyla Tonguç’u, Yücel’i, Lütfi Dağlar’ı ve Torosların yoksul çocuklarının akıl ve bilimle, sanatla yoğurdukları emeği günümüze taşıyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 6.10.1943 tarihinde Düziçi Köy Enstitüsünü ziyaret eder. Anı defterinde İnönü’nün, “Düziçi Köy Enstitüsünü ziyaret, eyi gün, eyi hatıra. Teşekkürler” ifadeleri, 1940’larda Düziçi’nde başarılanları selamlıyordu adeta… Müzede özel bir bölümde dolaplardaki tutuklu mandolinler, akordiyonlar, plaklar, notalar, sazlar, müzik kitapları evrensel uygarlığın hapsini gösteriyordu. O salondakiler hep birlikte “Dostluk, Öğretmen Marşı ve Ziraat Marşı”nı söyleyerek bu kültürel vandallığa itirazlarını ifade ettiler. Düziçi’nde şimdi YKKED-Düziçi şubemiz vardı ve öğrenci emekleriyle üretilen bu mekânların, bu kültürel mirasın korunmasını, gelecek adına iş edinmişlerdi.
Düziçi’nden hüzünle ayrıldık. Dönüş başlamıştı ama Osmaniye’de bir başka güzellik üreten Halet Çambel’in, köylülerin “Halet Ablası” nın emeğini selamlamadan geçemezdik, hedef Karatepe idi. Halet Çambel, ülkemizin yüz akı arkeolog ve Nail Çakırhan’ın sevgili eşiydi, aramızdan 2014 yılında ayrılmıştı. Çambel Hoca, 1946 yılında MÖ. 8.yüzyıldan, Hititler’den kalan bir arslan başının bulunduğuna ilişkin bir izi sürerek Karatepe’de kazılar ve çalışmalara başlar. Yaşamının altmış yılını Karatepe Açık Hava Arkeoloji Müzesi’ne verir. Halet Çambel, bilim dünyası tarafından “Hitit hiyerogliflerinin çözüldüğü yer” olarak tanınan Karatepe-Aslantaş Höyüğü'nde, Türkiye’nin ilk açık hava müzesini hayata geçirmiştir. Karatepe kalıntılarının ortaya çıkarılmasına ve Hitit dilinin çözülmesine katkısı büyüktür. Sayın İsa Küçük’ün rehberliğinde ormanların arasından “Selvi Boylum, Al Yazmalım” filminin çekildiği Aslantaş barajının yokuşlarına tırmanarak Karatepe’ye vardık. Gördüklerimiz, bir bilim kadınının bu topraklardaki Hitit uygarlığın ortaya çıkarılmasındaki yoğun emeğinin adıydı. Halet Çambel ve çalışma arkadaşlarını saygıyla-sevgiyle selamlayarak Karatepe’ye veda ettik.
“YKKED-Akdeniz Buluşmaları” bir aydınlanma okuluydu. Eğitsel, kültürel bir çoğalma, zenginleşme ve dayanışmanın adıydı. Adana-Düziçi buluşması da böyle oldu. YKKED, bundan böyle bu buluşmaları “Aydınlanma Buluşmaları” adıyla ve çoğalarak gerçekleştirecek… Işığın sönmediği bir Türkiye umuduyla…