Karanlık bir tünele giren insanlar, el yordamıyla yürürken birden bir kadın çığlığı duyarlar. "Nasılsa bizimle ilgili değil" diyerek yürümeye devam ederler. Ama çığlık dayanılacak gibi değildir ve sonra ses yok olur.
Duvarlara tutunarak yürümeye çalışan insanların ayağına takılan taşlar ve ağaç dalları yüzünden yere düşenler birbirlerine tıtunarak ayağa kalktılar ve yine zorla yürümeye devam ettiler.
Karanlık tünelde korku içinde yürüyenler gittikçe çoğalan çocuk çığlığını duydular ama bir şey yapamadılar ve bir süre sonra ses kesildi.
İnsanların tepesinden geçen yarasaların çığlıkları ve lağım farelerinin sesleri sinirleri iyice germişti.
Bilinmezliğe doğru giden ama umudunu yitirmeyen bu insanlar birbirlerini tanımasalar da korku tünelinden çıkmak istiyordu. Çünkü her gün yaşadıkları zulüm, doğal afetler ve sefalet yüzünden insanlıklarını kaybetmek üzereydiler. Kaybedecek hiç bir şeyleri kalmayan ama insanca yaşamak isteyen bu insanlar zorla yürümeye devam ettiler.
Karanlık tünel yılan gibi kıvrıldıkça insanların içindeki korku da yılan gibi uzuyordu.
Önce dağınık yürüyen insanlar, önlerine çıkan engelleri aşmak için ellerini birleştirdiler. Böylece kendilerini daha güçlü hissettiler. Tünelin duvarlarından sızan yağmur suları içinde boğulmaktan kurtuldular.
Kuş seslerini duyan insanlar tünelin ucuna doğru geldiklerini düşünerek çok mutlu oldular. Artık karanlık, korku, soğuk, açlık, sefalet ve beyni kemiren kötü düşünceler geride kalacaktı.
Ve.. Sonunda tünelin ucunda ışık göründü. Herkes sevinç çığlıkları atıyordu. Gördükleri manzara duygularını coşturmuştu; yemyeşil bir doğa, uçuşan kelebekler, oynaşan kuzular ve oğlaklar, mutluluk şarkıları söyleyen çocuklar, süt sağan kadınlar ve çift süren erkekler.
"Mutlu insanlar ülkesine geldik" diye sevinçten ağladılar. Tünelden çıkan bu insanların kimisi zenci, kimisi beyaz, kimisi kızılderili, kimisi sarı benizliydi ama hepsi yoksuldu ve ortak paydası insandı.
Engeller karşısında pes etmeyen, birlik olan bu insanlar, sonunda insanlık onurlarını kurtardılar...
Mutlu insanların arasına karışarak, tarlaları birlikte sürdüler, ektiler, biçtiler ve ürünleri birlikte paylaştılar...
Çocuklar hep birlikte korkusuzca oyunlar oynadılar, şarkılar söylediler...
Genç kadınlar ve erkekler birlikte mutluluk şarkıları söylediler.
Gökyüzündeki kuşlar da yeryüzündeki insanların mutluluğuna ortak oldular ve en güzel melodilerle şakıdılar...
Korku tüneli gibi geçen yılların ardından ışığı ve güneşi gören insanlar mutluluğa kavuştular.
Ve... Sonunda, Ütopya(Hayali ülke) gerçek oldu.