Eğitim, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği… Okul, çocuklarımızın kendilerini keşfettikleri, soru sordukları, sanatla, kültürle buluştukları, doğanın gizemini akıl ve bilimle sorguladıkları, toplumsallaşmanın, aydınlanmanın kurumu. Günümüzde okul ve eğitim, ülkenin en önemli temel sorunlardan olmaya devam ediyor. Nasıl bir okul ve nasıl bir eğitim tartışması hayatın her alanında tüm canlılığı ile sürüyor.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED), 15 Temmuz gerici darbe girişiminden sonra tüm şubelerinde “Laik, demokratik, bilimsel eğitim” neden önemlidir tartışmasını geniş kitlelerle buluşarak yapıyor. 24 Ağustos’ta Datça Belediyesi ve Haziran Hareketiyle birlikte Datça amfi tiyatroda, 8 Ekim 2016’da Seferihisar Belediyesi ile birlikte laik, demokratik, bilimsel eğitim panel-forumunu gerçekleştirdi. 12 Kasım 2016’da Seyhan Belediyesi ve 27 Kasım 2016’da Bodrum ÇYDD ile laik, demokratik, bilimsel eğitimi konuşmaya ve tartışmaya devam edecek.
Seferihisar’daki etkinlik belediye düğün salonunda yaklaşık 300 izleyici ile sorularla, tartışmalarla gerçekleştirildi. Açış konuşmasını yapan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer “Ülkenin kaotik bir süreçten geçtiğini, bu dönemde eğitimde yapılanları kabul etmenin mümkün olmadığını, bu yaklaşımlarla Cumhuriyetin çağdaşlaşma çizgisine ulaşılamayacağı” vurgusunu önemle yaparak katılımcılara ve konuşmacılara hoş geldiniz dedi. Panelin yönlendiriciliğini yapan CHP Parti Meclisi üyesi sosyolog Prof. Dr. Özkan Yıldız “Eğitim, ülkenin en önemli sorunlarından. CHP olarak Burdur’da bir eğitim çalıştayı gerçekleştirdik. Burdur’daki çalıştayda, ülkenin eğitim felsefesi ve eğitimde dinselleşme ve piyasalaşma öne çıkan tartışmalardı. Önümüzdeki süreçlerde parti olarak bu çalışmaları daha da geliştireceğiz, siyasal iktidarın eğitim politikaları ülkenin önünü tıkıyor, bizim geliştirdiğimiz eğitim politikalarını sahip çıkmaya çabalıyorlar” diyerek paneli açtı ve ilk sözü Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nejla Kurul’a verdi. Nejla Kurul, kendisini tanıttıktan sonra “Türkiye bir darboğaz yaşıyor ve tıkandı. Türkiye solu, yaşamı yeniden sorgulamalıdır, ülkedeki iklim kutuplaşma üretiyor, bu kutuplaşmadan yararlanarak siyasal iktidar kamusal eğitimi dinselleştirerek ülkenin geleceğini karartıyor. Laik ve bilimsel eğitim olmayınca ülkenin geldiği nokta açıktır. Yeni düşünsel açılımlara gereksinmemiz vardır, bu böyle gitmez, tek tip insan yetiştirme projesinden sıyrılmalıyız, karşılıklı konuşabilmeliyiz. Tam gün olmasına karar verilen okulların içlerini doldurabilecek miyiz? Kamusal alanda ayrımcı politikalara son verilmesi gerekliliğini” belirterek önerilerini sıraladı.
Daha sonra söz alan Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı konuşmasını “Proje Okul”larıyla ilgili yaşanılanlar üzerinden yaptı. Bursalı konuşmasında “Siyasal iktidar, iyi olan her şeyi vasata dönüştürmek adına işler yapıyor. Ülkenin başarı ortalaması en yüksek olan 155 proje okulundaki öğretmenlerin başka okullara gönderilerek bu okulların içi boşaltılıyor. Bu okulları imam hatiplere dönüştürme gayreti var. Siyasal iktidar başarısız okulları yukarı çıkarmak gerekirken tersine yapıyor. Eğitimi dinselleştirmek adına, tüm kurumları, okulları yok ediyor. Bu okullar bizim, okullarımızı öğrencilerle, velilerle birlikte korumalıyız. Eğitimin dinselleştirme gayretlerine karşılık CHP daha aktif olmalıdır. Tabandaki bu konudaki heyecan ve tepki ile tavandaki durgunluk arasındaki iletişimsizlik mutlaka giderilmelidir” diyerek konuşmasını bağladı.
Panelin son konuşmacısı YKKED Genel Başkanı Prof.Dr. Kemal Kocabaş, salonda asılı duran “Türkiye’nin Geçmişindeki Yarın: Köy Enstitüleri” fotoğraf sergisini işarete ederek ülkenin özgün, laik, demokratik, bilimsel eğitim kurumları olan Köy Enstitüleri ve kurucuları Yücel ile Tonguç’u selamlayarak söze başladı. Kemal Kocabaş konuşmasında Mustafa Kemal’in 1920’li yıllardaki “Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.” ifadesinin değerini ve önemini belirterek eğitim sisteminin sorunlarını özetledi. Kocabaş “Eğitim sistemi tümüyle niteliğini kaybetmiştir, eğitimdeki dinselleşme ve piyasalaşma ile birlikte nitelik kaybı hızla artmaktadır. YGS ve PISA sonuçları bu nitelik kaybını açıkça göstermektedir. Günümüzde okul ve caminin işlevi karıştırılarak eğitim evrensel doğasından koparılmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi, küçük yaşlarda tarikat-cemaat yurtlarında okuyan, robotlaştırılan, siyasi İslamcı ideolojiyle şekillendirilen kesimlerin girişimidir. O nedenle önümüzdeki süreçlerde tarikat ve cemaatların kamuda kurumsal olarak yer almaları mutlaka önlenmelidir, kamuda liyakat öne çıkmalıdır. Laik, demokratik, bilimsel eğitimden vazgeçilirse Türkiye’nin bu tür kalkışmaları sonraki dönemlerde yaşama potansiyeli vardır. Laikliğin olmadığı yerde demokrasi de olmaz, toplumsal barış da olmaz. Laiklik, özgürlükleri koruyan evrensel bir şemsiyedir. İlericiler, bir eğitim reformu projesi üzerinde ortaklaşarak ülkenin aydınlık geleceğine emek vermelidirler” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Panel sonrası salondaki çok sayıda katılımcı sorular sorarak, katkı yaparak panel-forum etkinliğini zenginleştirdiler. Panelden ve tartışmalardan; laik, demokratik, bilimsel eğitimin öneminin yurttaşlar tarafından daha fazla önemsendiği ortaya çıkıyordu. Laikliğin ancak kitlelerin talebi ve mücadelesiyle korunup geliştirilebileceği, asla başka kurumlara ihale edilemeyeceği, laikliğin çağdaş yaşam biçimi olduğu gerçeği vurgulanırken bir başka sonuç da yurttaşların okullara sahip çıkması gerekliliği, bunun ülkenin aydınlık geleceğini arama mücadelesi olduğu ve CHP’nin bu konularda daha etkin, çalışkan çabalar içinde olması gerektiğinin de altı önemle çizildi.