Meme ve yüz estetiğine para harcandığı kadar Alzheimer ve Parkinson hastalığına para harcanmamış olsa da, teknolojik gelişme sağlık sektörü ve uzay araştırmasında büyük gelişme kaydetti. Amcam, sağlığı bozulduktan sonra tıp teknolojisinin gelişmesi ile fazla yaşadı. Konu, teknolojik gelişmenin iyi tarafı ile ilgili değil, kötü tarafı ile ilgili.
Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler ve globalleşme özellikle gelişmekte ülkelerde işsizliğe yol açtı ve yanlış ellerde kullanılır oldu. 60 sene önce bilgisayar yoktu. 1965 de geç vakte kadar elimde “Facit” marka kollu hesap makinesi, çevir babam çevir çıkan sayıyı deftere kaydet el emek çalış ve yaş haddinden 37 sene sonra emekli ol. “Şimdi, saatlerce uğraştığım işi bilgisayar 5 dakikada döküp veriyor. Banka çalışanları şimdi 20 senesi dolmadan emekli ediliyor yerine “computer” i işe alıyorlar. Elektrik su ve kredi kart borcunu “on line” bilgisayar aracı ile ödenmesinden şikayetçiyim. “Bacaklarım hareketsizlikten mafsal romatizması sahibi oldu. İzin verse bankaya kadar gidip ödemelerimi bizzat yapacağım. Yürümek bacaklarıma atalet verecek ama nerede. Bilgisayar çıkmadan önce sporu yürümeyi becerseydim kalbimde “sten” takılı olmayacaktı ve işlerimi yürüyerek yapacaktım.
Bilgisayar, el emek işlerin sürekli ayakta kalmasına yaşamasına sekte vurdu. Teknoloji işsizliği azaltacağına arttırdı. Köşedeki ayakkabı boyacısı gömlek dikicisi, kumaş satıcısı işsiz. Renkarenk ayakkabılar çıktı. Boyası bulunmuyor. Ayakkabı tamircisine vereceğin paraya piyasa malı yeni ayakkabı alıyorsun. Walkmen kaset çalar aldım kullanmadan CD çalar çıktı. Bir kelebeğin 24saat yaşama hakkı var. Teknoloji zaman tanımıyor. Iphone 5 akıllı telefonumla şaktanak resim çekerken hemen Iphone 6 piyasaya sürüldü. Iphone 5 in fiyatından daha ucuza satılmaya başladı. Neymiş, Iphone 6 nın kahve falına bile bakma özelliği varmış. Çarşı girişinde 4 adet vesikalık fotoyu “bak aynaya al alttan fotonu “ şıp şak makinesi anında basıp veriyor. Yeter ki yandaki delikten atacak bozuk paran olsun. Nerede o arka fonda “Bodrum Hatırası” yazılı başına örtü geçirip sokak köşesinde “ makinenin gözüne bakın çekiyoruum. Hoop tamam.“diyen muhterem şıp şakcı fotocu. Aile albümüne koyup saklayacağın 18x20 ve 20x30 ebadında fotoyu büyük Kodak marka makinada tab eden dükkan artık çarşıda yok. Varsa da can çekişiyor. Evimizde ahşap kutusu içerisinde iki yanından zincir ucunda çam kozalağı sarkan kadranı romen rakamlı akrep ve yelkovanı işlemeli çalar duvar saati de artık yok. Bozulduğunda parçası bulunmuyor. Akrep saat göstergesinin adı. Şekli akrebe benzemesinden dolayı akrep adı verilmiş. Yelkovan kelimesinin (aceleci, hızlı giden ) anlamından geldiği sanılıyor. Biri olmazsa diğerinin hiçbir anlam taşımayacağı gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Bence akrep geçen zamanın acımasız tarafını, yelkovan da bunu çabuklaştıran tarafı. Akrep ölürse yelkovan da ölecek, yelkovan ölürse akrep de can verecek… Akreple yelkovanın ilişkisi, “varlığı yakan, yokluğu yok eden” bir bağlılık…
Şimdi duvarda simit şeklinde digital saat asılı ve 12.45 i gösteriyor. Ne ağır aksak yürüyen akrebi ne de onu hadisene diye hızlandıracak zembereği ne de yelkovanı var. İnsan babadan kalma cevizden muhafazalı ahşap saatin otantik kalmasını istiyor. Evler şimdi küçük ve duvarda yer yok. İş yerlerinde kapıyı tıklatıp, “gir sesi al veya alma” kolunu aşağıya bastırıp açmanın bir özelliği vardı. Şimdi kapı beni 2 metreden görüp buyur ediyor. Elektrik kesilince elle tutup açacağın geliyor. Kız arkadaşa mektup yazmayı unut. E-mailleşme var. Kahvede karşı karşıya oturup birbirine SMS atıyorlar. Biz kız erkek kahvede birbirimizle göz göze gelerek konuşurduk.
Teknolojinin gelişmesinin, otantik alışkanlığımızı, el emek işlerimize bağlığımızı, romantizmimizi, zihnimizi ve ruhumuzu atelete iten tarafı faydasından çok. Hele teknolojini uzaktan bomba patlatma ve silah sanayiinde kullanır olması teknolojinin faydasını baltalar oldu.
Ben muhtrm değerli çiftçi vatandaşlarımızı köylülerimizi bugün İmece usulü, sevgiyle ve temiz yüreklilikle hayatlarını sürdüren, yılların çileleri ve tabiatıyla içli dışlı çoğu bayan olan eli öpülesi, güler yüzlü doğal insanlar olarak bilirim. Pazarımıza organik meyve, sebze ve yumurta getirmekte el emek yoğun tarla çapalamakta ve dağ bayır yürümekte ve ürettiklerini yüklenip getirmekte ve bizleri sevindirmektedirler. İthal tohum ve GDO lu ürünler, yapay gübreleme ve tarımda aşırı teknolojik gelişme köylümüzün organik ürettiğini baltalayacak gibi. Gıda pazarlarımızda organik ürünü bırakın, köylü yüzü göremeyecek duruma gelmeyelim. Sahtekarlık ve yalan dolan illeti olan kapitalizm ve g.doğudaki savaş köylümüzü etkilemekteyse de gene dimdik tırnakları ve emekleri ile çalışmalarına devam etmektedirler. Sağ olsunlar var olsunlar.!