Öylesine düşünceler

CENGİZ BAYSU 07/11/2024 - 08:16:18

Eski sadrazamlardan biri, oğlunun tahsil ve terbiyesi işiyle meşgul olmayı lalasına bırakmıştı. Bir gün aklına geldi de lalaya sordu:
 
    ---Oğlumun en iyi öğrendiği ders hangisi? Lala hiç tereddüt etmeden:
    ---Binicilik, deyince sadrazam sebebini sordu. Lala da izahat verdi:
    ---Efendim, öteki derslerde mahdum-u aliniz dersini bilmeyince hocaları cesaret edip seslerini çıkaramıyor, hatasını yüzüne vuramıyorlar. Ama binicilikte bir hata etti mi, bindiği at derhal kendisini yere vuruyor.
 
***                                  ***                            ***
    
Ülkemizde meczup, mehdi, soysuz ne kadar çok yetişmiş değerimiz (!) varmış da haberimiz yokmuş. Hadi ilini vermeyeyim de hafta içinde Atatürk heykeline balyozla saldıran kişi vatandaşların tepkisi ve darbeleriyle icraatını yapamaz hale geldi. İnanıyorum ifadesini verirken
“Nasıl oldu anlayamadım veya içimden bir ses geldi, yık dedi. Ya da puta tapmanın günah olduğu rüyamda kulağıma fısıldandı…” gibi aptalca sözler sarf etmiştir. 
Kesinlikle inanıyorum, hata bizdedir, hepimizdedir. Yetiştirememişiz demektir. Bu dünkü eğitim zafiyetinin faturasıdır. Bugünkü eğitimsizliğin faturasını da gelecekte daha ağır biçimde ödeyeceğiz. Okullarda milli esaslara dayanan bir eğitim programı tatbik edilmiyor.
    Doğruyu söylemek gerekirse bugünkü eğitim müfredatıyla yetiştirildiği sanılan çocuklar, yarın daha çok muhalif fikirlere sahip olacak, Atatürk karşıtlarının sayısı artacaktır. 
 
    * Siyaset sıkışmış, halk bunalmış, ekonomi daralmış durumda,
    * Yabancı örgüt liderleri ve ideologlar, Kurtuluş ve Kuruluş yıllarının lider ve milli şahsiyetlerinin önüne çıkarmaya özen gösteriliyor.
 
***                                  ***                            ***
 
Bir de siyasi meczuplarımız var. Cumhuriyet, Atatürk, Anayasa, Türk, Türkçülük ile ilgili kavramları rastgele ağzına alıp bölünmenin eşiğine taşıyanlar, hangi yemini etmiş kişilerdir? Eksik tarih bilgileriyle halkı irşad ettiğini zannedenler ikilik yarattığının farkında mıdır? 
İsrail’e mi sataşacağız, Netanyahu’ya mı? Netanyahu’ya karşı çıkan 100’ün üzerindeki askere ne diyeceğiz? Ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımızı incitmenin âlemi var mı? Bu insanlar yine meczuplar tarafından hedef haline getirilirse hesabını kim verecek? 
750 TL. milli savunma desteği sağlamaya karşı çıkanları Yunan gibi görmek kime ne kazandırır? Kaldı ki, askerliğini yapmamış ya da bedelli olarak kısa sürede vatan görevini ifa etmiş kişilere karşılık Çanakkale muharebelerinde Rum asıllı yedek subayımız bu topraklarda yatmakta, çok sayıda Rum vatandaşımız İstanbul’da ikâmet etmektedir. Bu vatandaşlarımızın alınmadıklarını düşünmek mümkün mü?
 
***                                  ***                            ***
 
Bir zamanlar İstiklâl Marşımız “ulusal düttürü” diye alaya alınmaya çalışıldı. Bayrağımız başka ülkelerde yakıldı, Anayasa‘nın ilk dört maddesi üzerinde oynanarak Başkent’in değiştirilebileceği ima edildi. Son olarak devleti devlet yapan niteliklerden birisi olan pasaportumuz üzerinde oynandı. 
Almanya Schengen vizesine de kısıtlama getirdi. Yeşil pasaport sayısındaki artış, belki bir süre sonra aynı kapıya çıkacaktır. Türk parasının, Türk pasaportunun, AİHM’nin Türkiye’ye yönelttiği incitici sorular ve Türk adaletinin düştüğü durumlara bakın!
 
***                                  ***                            ***
 
    Devletin büyüklüğünü anlayamayan kişiler Osmanlı döneminde de çok görülmüştür. Dizdar veya kale komutanı konumundaki kişileri ele alırsak, bazıları soygun ve talana yönelirken liyakatsiz bazı kişilerin de sadrazamlıklardan paşalıklara, nazırlıklardan mutasarrıflıklara kadar devletin çeşitli kademelerini ve makamlarını işgal ettiklerini söyleyebiliriz. Bu durumda işin cılkının çıktığını eklememiz de uygun olacaktır…
 
“Padişah hizmetinde olalum deyü çok kişiler kadıya rüşvetler virüb yalvardılar: ‘Beni yaz’ didiler”  
 
    I.Dünya Savaşı’nın Sarıkamış hadisesi, öngörüsü olmayan tedbirsiz komutanların ve damat olarak Hanedan’a katılmış 33 yaşında genelkurmay başkanı yapılmış tecrübesiz bir kişinin millete yaşattığı hüzün ve hezimetle hatırlanmaktadır.
 
    Günümüzde gelinen nokta ise biraz daha farklıdır. Liyakat esas alınmış olsa da gözlem ve tahlilde kusurlar vardır. Liyakat erozyonu yaşanan ülkemizde birçok kişinin hakkı gasp edilmiştir. Görsel ve yazılı basının organları, mağdur edilen birçok kurumun emekli mensuplarına kendi programlarında daha fazla yer verseler içinde bulunduğumuz kaosun çözümüne katkı olacak nice fikirlerin ortaya çıkmasını sağlayabilirler.