“4272 sayılı yasanın 62. maddesine göre Köy Enstitülerinde ve köy okullarındaki öğretmen, eğitmen ve öğrencilerin ve köy halkının gereksinmelerini göz önünde tutarak, ana statüsü Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan ve bakanlığın gözetimi altında işletilen birer Köy Enstitüsü ya da Köy Okulu “Tüketim” ya da “Üretim” Kooperatifi kurulabilir.”
İsmail Hakkı Tonguç’un hazırladığı “Öğretmen Ansiklopedisi ve Pedagoji Sözlüğü” yapıtında enstitülerde kooperatif kurulması bu şekilde yer alıyor. Son aylarda tarım ürünlerinin market ve pazarlarda olağanüstü yükselmesi, üreticinin desteklenmemesi, komisyoncuların ve marketlerin üreticinin emeği üzerinden yarattığı sömürü toplumda büyük rahatsızlıklar üretmiştir. Ülkede tarım alanların boş kalması gerçeği, tarım ve hayvancılığa kamusal desteklerin azalması, modern tarım ve hayvancılığı, kooperatifçiliği bu topraklarla tanıştıran enstitü kazanımlarını tekrar gündeme getirmeyi bir görev haline getirmiştir.
Köy Enstitüleri eğitim tarihinde ilkleri yaratan eğitim kurumlarıydı. Kooperatifçilik dersi ilk kez enstitülerde eğitim dizgesine girmişti ve her enstitüde koşullara uygun kooperatif kurulmuştur. Temel amaç, kooperatifçilik kültürünün, öğrenciler tarafından içselleştirilmesi, köylünün ürettiği ürünlerin gerçek değerinde piyasaya sürülmesi, üreticilerin örgütlenmesini sağlamak ve böylece demokratik kültürün yeşermesine yönelik beklenti ve umutlardı. Birçok enstitüde kooperatiflere köylüler de ortak edilmiş, enstitüde üretilen ürünlerin köylüye ulaşması da sağlanmıştır. Bu sayede enstitülerin yakın çevresiyle ilişkilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Bazı enstitülerde farklı uygulamalar olmasına karşın Köy Enstitüleri eğitim dizgesinde haftada 1 saat kooperatifçilik dersi yer alıyordu. Son sınıfta ise “Ziraat İşletme Ekonomisi” dersi veriliyordu. Bu dersi daha çok Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü “Ziraat İşletme Ekonomisi” kolu çıkışlı öğretmenlerin vermesi amaçlanmıştı. Bu dersin içeriğinde genel ekonomi, uygulamalı ekonomi, tarım işletmesi ekonomisi, kooperatif ekonomisi, tarım ekonomisi gibi konular vardı. Tüm enstitülerde kooperatifler kurulmuştu. Buralarda öğrenciler uygulama yapabiliyor ve sonuçta öğrencilerde imece kültürü, karşılıklı görev ve dayanışma ruhunun gelişmesi sağlanıyordu. Kooperatif yönetiminde öğretmen, öğrenci ve halk üçlüsünün temsil edildiği bu kooperatifler öğrencilere, çevre halkına ve öğretmenlere hizmette bulunuyordu. Kooperatifler, bir yandan enstitü bölgesindeki okulların araç gereç gereksinimlerini, öte yandan, köylünün tek başına edinemeyeceği kimi temel maddeleri ve tarım araçlarını ucuza sağlıyor ve köylünün ürünlerini pazarlamada da katkı sağlıyorlardı.
Pazarören ve Akçadağ Köy Enstitülerinde kurulan kooperatifler çok özgün ve yaratıcı çalışmalar üretmişlerdir. Pazarören Köy Enstitüsü Müdürü Şevket Gedikoğlu öğrencinin, öğretmenlerin ve hatta köylünün ihtiyaçlarını karşılamak ve öğrenciye kooperatif ruh ve fikrini verebilmek maksadıyla bir istihlak ve satış kooperatifi kurulduğunu ve bu kooperatifin öğrenciler tarafından idare edildiğini ifade eder. Pazarören’deki kooperatif ilk etapta Pazarören, Araplar, Gülabi ve Yeregeçen köylerinden üye alır. Gedikoğlu’nun açıklamalarından bir kooperatif binasının da yapılması amaçlandığını görebilmekteyiz. Gedikoğlu süreci “ 1943 yılında Pazarören Köy Enstitüsünde 850 öğrencisi, 25-30 öğretmen, usta öğretici ve görevlisi, 8-10 işçisi ve çevresinde 31 köy bulunuyordu. 600 nüfuslu merkez köy ile çevre köyler halkının kooperatifçiliğe ilişkin hiçbir bilgisi yoktu. Tuz, sabun, şeker, kahve, üzüm gibi günlük gereksinmeler bakkallardan sağlanıyordu. Bakkal sayısı ikiden üçe çıkmıştı. İstediği fiyatla ve istediği gibi satış yapıyordu. En kirlisini, çürüğünü satıyorlardı öğrenciler İle parası yetmeyenler, gelmeyenler borca alış veriş yaparlardı. Başlangıçta kooperatifin 200-250 üyesi, 850 lira ana parası vardı. 1944'te bir kooperatif evi yapıldı. Anamal 5500 TL.'ye, üye sayısı 925’e çıktı. Enstitünün karşısındaki bakkallar eldekini satıp bir köşeye çekilmeğe başladı. Üç dükkân kapandı. Yerlerini enstitü satın aldı. İlk yıl sonunda 54 bin liralık alış veriş yapılmış, % 4-5 oranında bir gelir artışı sağlanmıştı.” açıklamalarını yapar.
Akçadağ Köy Enstitüsünde kooperatifçilik, müdür Şerif Tekben’in öngörüleriyle şekillenir. Akçadağ Köy Enstitüsünde kooperatif zamanla büyük bir satış mağazası durumuna gelir. Yulardan pulluğa, tuzdan konserveye, kitaptan okul eşyasına değin her şey satılır hale gelmişti. Eksiltmelere girerek, enstitüye yiyecek ve yapı araç gereçlerini sağlıyordu. Böylece müteahhitlere yol görülmüştü. 1946’da 733 üyesi, 10.550 TL anamalı vardı. Üyelerden 136’sı köylü idi. Tarım ilaçları ve araçları uzak köylerden sipariş almaktaydı. Enstitü basımevini kooperatif işletirdi, işliklerde yapılan ders araç gereçleri köy okullarının gereksinmelerini karşılamakta yararlı oluyordu. Okul uygulama bahçelerine tohum, fidan ve tarım araçlarını kooperatif sağlıyordu. Urfa, Mardin, Diyarbakır köylerinden siparişler kooperatife geliyordu. Böylece enstitüler, toplum kalkınmasının örgütsel boyutunu oluşturan kooperatifleşmenin gelişmesine önemli bir katkıda bulunmuşlardır. Şerif Tekben’in torunu arkadaşımız Çağla Ormanlar Ok’un bize gönderdiği belgelerden Akçadağ Köy Enstitüsü kooperatifi için hazırlanan afişte köylünün, okulun, öğretmenin ve öğrencinin kooperatifi tanımı yapılarak “Her İhtiyacını Karşılar, Kazanç Almaz, Çabuk Ulaştırır” sloganları yer aldığını görüyoruz.
Araştırmalarımızda İzmir’in enstitüsü Kızılçullu Köy Enstitüsünde ise sadece öğrencilerin ve öğretmenlerin gereksinimleri karşılayabilmek için tüketim kooperatifi kurulduğunu görmekteyiz. 1941 yılında yayımlanan İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü İstihlak Kooperatifi Ana Mukavelename ve İdare Talimatnamesinde amaç olarak “Öğrenciye karşılıklı güven ve elbirliği ile çalışmaya alıştırmak, öğrencilerin birbirlerine ve okulun sosyal hayatına yardım etmelerine temin etmek, öğrencilere şahsi ve müşterek teşebbüse alıştırmak, öğrencilere köylerin iktisadi durumu ve kalkınması yönünden kooperatiflerle neler yapılabileceğine dair fikir ve bilgi vermek, öğrenciyi okulun binası, eşyası, köy ve okul hayatını ilgilendirerek hayat işlerine alıştırmak ve milli ekonomi fikri vermek, öğrenciye yerli malı satın almaya alıştırmak” ibarelerini görebilmekteyiz. Kızılçullu çıkışlıların anılarını incelediğimizde Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencilerinin son sınıfta iki gün Menderes’in Değirmendere köyüne giderek ve orada sınıflardaki sıraların üzerinde geceleyerek Tarım Kredi Kooperatifinde tüm uygulamaları yerinde görerek ve yaparak kooperatifçilikle ilgili bilgilerini uygulamaları görerek içselleştirdiklerini görebilmekteyiz.
SONUÇ:
Köy Enstitüleri eğitim sistemi ülkenin gereksinmelerini temel alan işlevsel bir eğitimin adıdır. Köy Enstitülüler nasıl demokratik öğretmen hareketinin öncüleri olduysa, ülkedeki kooperatifçilik örgütlenmesinin de öncüleri olmuştur. Yurdun her köşesinde özellikle 1960 sonrası kurulan kooperatiflerin arkasındaki enstitülü öğretmenler ve sağlıkçılar vardır. Canlandırılacak köyün kahramanları köylülerin ürettiği ürünlerin aracı ve tefecilerin eline düşmemesi için kooperatifler kurarak demokratik kültüre çok değerli katkılar sağlamıştır. Prof. Dr. Cevat Geray Hocanın yaptığı ve yayımladığı bir çalışmada enstitülü öğretmenlerin, diğer öğretmenlere göre “halk eğitimi ve toplum kalkınması” açısından daha etkin, daha başarılı çalışmalar yaptıklarını ifade etmiştir. Günümüzdeki üretici sorunlarının çözümünde enstitülerin ürettiği bu kazanımlar hala günceldir, yol göstericidir. Ne dersiniz?