İKİ SENDİKA, BİR SENDİKACI

Kemal Özcan 22/11/2018 - 07:27:20

Bugün sizlere iki sendika, bir de sendikacı hikayesi anlatmak istiyorum.
Hikaye dediysek gerçek ve yaşanmış.
Sanırım 2000' li yıllarda yaşanmıştı.
 
KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen diye bir memur sendikası var.Belediyelerde çalışan memurların emek örgütü.Sendikanın Genel merkezi ekonomik gerekçelerle şubelerde çalışan işçileri işten atıyor.
 
İşten atılan işçiler Tez-Koop-İş sendikasına üye.
Tez-Koop-İş sendikası kendilerine haber verilmeden üyelerinin işten atılmasını protesto ediyor.Başkanlar kurulu hemen toplanıyor ve bir bildiri yayınlıyorlar. Bildirinin başlığı aynen şöyle,
‘Tüm-bel-sen yönetimi barış değil, çatışma istiyor’Çatıştılar mı? Hayır!Neden?Çünkü Tez-Koop-İş sendikası da daha önce kendi sendikasında çalışanların işine son vermişti.
 
Bu örnek sendikaların içinde bulunduğu durumu görmek açısından önemli.Düşünün bir sendika herhangi bir şirket gibi işçi çalıştırıyor.Ekonomik sıkıntıyı, krizi bahane ederek yıllardır çalışan işçiyi kapının önüne bırakıyor.Bir emek örgütü olan sendikaların para sıkıntısını öne sürerek çalışanlarını kapının önüne koyması kabul edilemez!
Sendikanın kendi varlık nedenini inkar etmektir. 
Kapitalist bir işletme için olağan olan böyle bir durum, bir sendika söz konusu olduğunda doğru değildir.Sendikalar işçi sınıfının çıkarları için mücadele eden örgütlerdir.Günümüzde sendikalarla temsil edilen işçi sınıfı arasında ters yönde bir ilişki var.Aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya bir ilişki.
Bu ilişki temsil ettiği sınıf ile yabancılaşmayı getiriyor..
Şimdi de size bir sendikacıyı anlatmak istiyorum.Adı İsmet Acar…İsmini hiç duydunuz mu bilmiyorum?1 Nisan 1946 tarihinde Artvin’in Borçka ilçesi Aralık köyünde dünyaya gelmiş.60’lı yılların başında İstanbul’a gelmişler.1 Mayıs 1965 tarihinde YSE Bölge Müdürlüğünde çalışmaya başlamış.Aynı zamanda amatör olarak sendikal faaliyetin içine girmiş.Bir ayağı topal olduğu için arkadaşları ona Topal İsmet lakabını takmışlar.
 
Çocuk felci geçirdiğinden ayağının biri inceymiş.
Amatör olarak başladığı sendikal hayatına 1972 yılından itibaren profesyonel olarak devam etmiş.
YSE, Türk-İş bünyesindeki Yol-İş federasyonuna bağlıydı.O günlerde YSE içinde birkaç sendika vardı, onları bir araya toplamayı başardı.20-30 delege ile katılacağı kongreye üye sayısını arttırmış gibi göstererek,150 delegeyle katılınca Yol-İş sendikası genel sekreteri oldu.Aynı zamanda Türk-İş yönetim kurulu üyesiydi. 
1968 yılından, 1983 yılına kadar yaklaşık 16 yıl sendikacılık yaptı.
 
Bunun 11 yılını profesyonel olarak yaptı.
1983 yılında görevinden istifa etti.ANAP iktidardaydı ve İstanbul Belediye başkanı da Bedreddin Dalan’dı.İnşaat sektörüne giriş yaptı.Dalan’ın danışmanı Recai Delibaşoğlu’da kendisi gibi Artvin’liydi.İsmet Acar'ın bir başka hemşerisi Hasan Ekinci ise politikaya atılarak Orman Bakanı olmuştu. 
Hemşerileriyle birlikte İsmet Acar’ın bahtı birden değişti.Uyum villaları ve Acaristanbul projeleri ile milyar dolarlık bir servetin sahibi oldu.
 
İsmet Acar denince kimse tanımıyor ama Erdal Acar’ın babası dediğimizde tanımayan yok.
İşçi kökenli, sendikacı bir baba İsmet Acar ve oğlu gece hayatının en hızlı zamparası Erdal Acar..Erdal Acar evli ve çoluk çocuk sahibiyken Türkiye güzeli manken Emel Yıldırım’la birlikte oldu ve ondan da bir çocuk sahibi oldu.
 
Evli olduğu eşi ve manken metresi onu beklerken,o piyasada ne kadar güzel kadın varsa her gün biriyle beraber oluyordu.Hem öyle gizli saklı da değil, açık açık yapıyordu.Herkes kendi yerinde mutluydu.Magazin sayfaları onun haberleriyle dolup taşıyordu.Baba parasıyla fındık kıranlardandı.
 
Bir ara Beşiktaş yönetimine girdi, sonra başkan adayı oldu.Baba İsmet Acar‘Ben 38 yaşında zengin oldum’ demiş.Sendikadaki görevinden istifa ettiğinde 38 yaşındaydı.İsmet Acar bir sendikacı.
Sendikacı demek işçi demek!İşçi demek aldığı ücretin ertesi gün tekrar işe gelmesine,ve kendinden sonra yerini alacak işçiler yetiştirmeye yetecek kadar olması demek.
 
Türkiye’nin en zengin adamı olup çıkıyor.Bir işçi İstanbul’da Beykoz’un yarısını parselleyecek servete nasıl sahip olur?Bir işçi uçsuz bucaksız arsaların üstüne milyon dolarlık villaları nasıl diker?
Bir işçi bunları kesinlikle yapamaz ama belki bir sendikacının yapma ihtimali olabilir. 
 
İsmet Acar şu an bünyesinde 15 şirketi bulunan,
Acarlar şirketler topluluğu Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı sürdürmektedir.Demek ki Karayollarında çalışan bir işçi milyarlarca dolarlık bir servetin sahibi olabiliyormuş.
 
Tabi çalıştırdığı işçilerin artı değerleri ve halkın malı olan arazilerin üstüne çökerek.Bunları yapabilmek için verilen sendikal tavizler ve hemşerilik ayarları.
Neyse dostlar bu konuda yazılacak o kadar çok örneklerimiz var ki, 
 
fırsat bulduğumda zaman zaman paylaşmak istiyorum.Şimdilik Hoş kalın, İnançla ve Dirençle kalın!